Resm-i Mekan adını verdiği projenin Türkiye’De bir ilk olduğunu ve 3 yıl sürdüğünü belirten Çetin, fotoğrafların gerçek mekanlarında çekildiğini, aslına uygun eserler için kostüm ve diğer materyaller kullanıldığını vurguladı. Çetin, “Osmanlı Dönemi’nin en tanınmış yerli ve yabancı ressamlarına ait tabloların resmedildiği mekanları araştırıp buldum ve eserlerin mekanlarında tabloların aynısı kostümlü, modelli canlandırma yapılarak birebir fotoğrafları çekildi. Resm-i Mekân dönem tablolarının mekanlarının gerçek olduğunu ve bu mekanların Bursa’da hala var olduğunu ortaya çıkarmak amaçlı hazırlanmış bir fotoğraf projesidir” dedi.
İlk fotoğrafı 2017 yılında çekti
Çetin, Projede Osman Hamdi Bey başta olmak üzere Jean-Léon Gérôme (Fransız Ressam), John Frederick Lewis (İngiliz Ressam), Rudolf Ernst (Avusturyalı Ressam), Stanislaus Chelebowski (Polonyalı Ressam), Sir Frederic Leighton (İngiliz Ressam), İbrahim Çallı, Şefik Bursalı, Ali Avni Çelebi, Namık İsmail, Mehmet Ali Laga‘ya ait olan birçok ünlü tablonun canlandırılması profesyonel tiyatro sanatçılarının modellik yapması ile gerçekleştirildiğini aktardı. 2016 aralık ayında bu fikrin kendisinde oluştuğunu ve heyecanla araştırmalara başladığını aktaran Çekin, “Ilk fotoğrafı 2017 Ocak ayında Kaplumbağa Terbiyecisi‘ni mekanında fotoğraflayarak çekimlere başladık” yorumunda bulundu.
Hazırlık dönemi 3 yıl sürdü
Resmi bulmak, resmin doğru mekanını tespit etmek, sanat tarihçisi bulup ona yorumlatmak, kumaş almak, modeli seçmek, modelin ölçülerini almak, kostüm tasarlamak, diktirmek, resmin içindeki objeleri (Buhurdan, keşkül, teber, şamdan hali, silah, sadak vs...) antikacılardan bulmak, marangozdan rahle masa gibi materyalleri yaptırmanın her resim için 1-2 ayını aldığını anlatan Çetin, toplam hazırlık döneminin 3 yıl civarı zamanını aldığını dile getirdi. Dış mekan çekimlerinde resimler ile fotoğrafların aynı olması için bazen ışığın saatini bazende mevsimini beklediğini anlatan Çetin, “Örneğin; Karlı Irgandı Köprüsü‘nü çekmek için 2 yıl kar yağsın diye bekledim ve sonunda onuda çektim. 2019 da Projeyi 40 eser ile sonlandırdım. Ve sergilere başladım” diye konuştu.
Organizasyonu kendisi yaptı
Ressam Neslihan Sağır Çetin, hazırlık sürecini tek başına yürüttüğünü, hiçbir yerden maddi destek almadığını, modellerin gönüllü olarak poz verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Çekim öncesi sanat tarihçisi, ressam vb.kişiler bulundu ve resimler analiz edildi. Her resme uygun model seçimi yapıldıktan sonra onların ölçülerinde kostümler hazırlandı. Kostümler sarıklar vs.. bazen diktirildi bazen de kiralandı. Resmin içinde yer alan kilim, silah, teber, buhurdan keşkül-ü fukara gibi objeler antikacılardan sağlandı. Rahle, Kur’an muhafazası, sehpa gibi parçalar da marangozda yaptırıldı. Hepsinin organizasyonu benim elimdeydi.”
Türkiye’de bir ilk
Proje için çektiği fotoğraflarla ilgili ilk sergisini 2019 yılında 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde açtığını, Türkiye’de bir ilk olan bu projenin sergisinin çok büyük ilgi gördünü ve tüm basında yer aldığını dile getiren Çetin, “Ikinci sergi 2024 Eylül ayında Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapıldı. Sıradaki sergilerimi Türkiye genelinde yapmayı düşünüyorum. Yabancı ressamların da eserleri olduğu için onların ülkelerinde de bu sergiyi yapmak isterim. İngiltere, Fransa, Polonya, Avusturya. Hatta eserlerin orijinallerinin sergilendiği müzelerin olduğu ülkelere de sergimi taşımak isterim. Kısacası Türkiye ve dünya çapında diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Belgeselini çekmek istiyor
Bir Bursa aşığı olarak, bu projenin belgeselini çekmeyi çok istediğinin altını çizen Çetin, şöyle devam etti: “Hatta iyi bir sponsor bulabilirsem bir sinema filmine dönüştürmek isterim. Bununla ilgili çok kitap okudum ve senaryo yazılarım var sırası ile hepsi olacak. İlgililere duyurulur. Van Gogh’un resimlerinden sinema filmi yapıldı, bunun Türkiye versiyonu neden olmasın? Bursa’da bu projenin müzesi bile olmalı. Yerli ve yabancı turistler bu yapıları gezdiğinde sadece cami ve türbeden ibaret olmadığını birçok ressamın tablosundaki mekanlar olduğunu bilerek gezmeliler. Lise ve üniversitelerde konferanslar vererek ve TV programlarına çıkarak Bursa’mızın bu yönünüde insanlara aktarmaya çalışıyorum.”
Maceristan’dan davet
Çetin, proje için Macaristan’dan davet aldığını, sözlerini şöyle tamamladı: “Budapeşte’nin de Resm-i Mekan’ını yapalım” önerisinin geldiğini anlatarak, “Ve oraya gidip resmedilen tablo ve gravürlerin aynı açılarından fotoğrafladım. Önümüzdeki günlerde Budapeşte’nin ve Bursa’nın Resm-i Mekân’ının sergisini hem orada hem Türkiye’de açarak bir kültür bağı oluşturmayı hedefliyorum. Dolayısıyla her ülke ve her şehir için böyle bir çalışma yapmak isterim. Şimdilik yapılacak projeler dosyasında “Resm-i Mekân – İstanbul” versiyonu sırada bekliyor. Birçok resmin mekanı tespit edildi. Sanırım Resm-i Mekân bende mesleğe dönüşecek. Geleceği sağlam temeller üzerine inşa etmenin yolu tarihi doğru okumaktan geçer ve geçmişine yabancı kalan milletlerin ilerleme kaydetmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple tarihimizin ve Bursa’mızın bu güzel yönünü de ortaya çıkarmış olmanın sevincini yaşıyorum. Umarım Resm-i Mekân tüm sanatsever ve Bursa hayranlarına iyi bir rehber olur.”
Yorumlar