SON DAKİKA
Hava Durumu

ALLAH’IN ELÇİSİNE ÖVGÜ

Haber Giriş Tarihi: 28.04.2021 01:30
Haber Güncellenme Tarihi: 28.04.2021 01:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.haberindogrusu.com
ALLAH’IN ELÇİSİNE ÖVGÜ

Muhammed Mustafa –evrendeki zerrecikler sayısınca selam olsun ona- bir insandır, ama diğer insanlardan farklıdır. O, Allah’ın emir ve yasaklarını bildiren, tüm insanlığı hayra ve iyiliğe yönlendiren bir Peygamberdir.

Ne var ki o, diğer peygamberler arasında da kendine özgü bazı sıfatlarıyla biriciktir.

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) son peygamberdir; kendisinden önceki tüm elçiler onu müjdelemiş, onun geleceğini haber vermişlerdir. Sanki bir nehir gibi akan insanlık tarihinin tâcı odur; insanları uyaran ve kötülükten iyiliğe yönlendiren peygamberler sisilesinin altın halkası odur.

“Meryem oğlu İsa: ‘Ey İsrailoğulları, ben size, benden önceki Tevrat’ı doğrulayarak ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyerek gelen Allah’ın elçisiyim!’ demişti”. (Saf 6)

Saf ve mutlak anlamda hakikati, nice peygamberin mesajını unutan, tahrif eden insanlığa son olarak getiren Hz. Muhammed Mustafa’dır. Bunun anlamı şudur: Nasıl ki bir kötülük kapısını açan, kıyamete kadar o kötülüğü işleyenlerin vebalini alıyorsa, iyilik kapısını açan da bu yoldan gidenlerin sevaplarına ortaktır. Öyleyse yeryüzünde hayır adına yapılan işlerden Allah’ın son elçisinin de hissesi vardır.

İnsanlık yetimin başını okşamayı unutmuştu; Muhammed Mustafa –ona selam olsun- merhameti tekrar öğretti. “Gördün mü o dini inkâr edeni; işte odur o, yetimi kabalıkla iten, yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen” (Maun 1-3)

Dünya’da sonsuza dek yaşayacağını sanan insanlığa, ölümün bir hesap verme ânı olduğunu o hatırlattı. Malları mülkleri ile gururlanan insanlığa ayna tuttu ve çirkinleşmiş yüzlerini gösterek tövbeye çağırdı: “Vay onun haline ki malını biriktirip sayar, malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır!” (Hümeze 2-3)

Günümüzde bambaşka bir hal almış kölelik vardı onun geldiği devirlerde; insanlar birbirlerinin özgürlüğünü çalıyorlardı. Allah’ın Elçisi ilk önce insanın şerefine, izzetine dikkat çekti. Allah’ın şu sözlerini iletti insanlara: “Biz, gerçekten Âdemoğullarını üstün bir şerefe ulaştırdık, onları karada ve denizde çeşitli vasıtalarla taşıdık, tertemiz, güzel güzel nimetlerle rızıklandırdık ve yarattıklarımızın çoğundan, tam anlamıyla üstün kıldık onları” (İsra 70).

Soyları sopları ile övünürdü insanlar onun zamanında; kendilerini yasladıkları atalarının mezarlarını bile sayarlar, çoklukları ile kibirlenirlerdi. Güçsüz birini geçirdiler mi ellerine, soylarının ve çokluklarının onlara her türlü kötülüğü yapma hakkını verdiğini sanırlardı. Allah’ın Elçisi onları uyardı, zulmün ve haksızlığın cezasız kalmayacağını, ilahi adaletten sakınmaları gerektiğini anlattı onlara: “Çoklukla böbürlenmek sizi o kadar oyaladı ki, sonunda gidip kabirlerinizdekileri de hesapladınız. Hayır! Doğru değil! Yakında öğreneceksiniz; bir kez daha hayır! Mutlaka göreceksiniz! Öyle değil, kesin olarak bilseydiniz...! and olsun o alevli ateşi açık olarak göreceksiniz; bir daha onu onu açık gözle göreceksiniz. Ve sonunda, o gün, dünyadaki zevkli hayatınızdan muhakkak surette sorguya çekileceksiniz!”

İnsanlar, doğruluğun kandili olan peygamberlerin ışığını söndürmüşlerdi; O geldi ve bir güneş gibi aydınlattı hakikatin nuruyla. Güçlünün zayıfı ezmesi, yetimin ve yoksulun itilip kakılması, mal ve mülk için her türlü ahlaksızlığın işlenebileceği, kimse tarafından sorgulanmayan yasalara dönüşmüşken, O gönderildi. İnsanın başıboş yaratılmadığını, sorumlu olduğunu hatırlattı; akla hayale gelmez eziyetler gördü. Zenginleri, zenginliklerin değil iyiliklerin kurtuluşa ileteceği konusunda uyardı. Merhamet etmeyenin, Allah’ın merhametine layık olmadığını, gerçek müminin, insanların elinden ve dilinden güven duyduğu kişi olduğunu öğretti.

Muhammed Mustafa’nın göderilmesi üzerinden ondört asır geçti; insanlık yine ne kadar muhtaç onun getirdiği mesaja…

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.