SON DAKİKA
Hava Durumu

İMAN VE AKIL KONULARI

Haber Giriş Tarihi: 11.05.2021 00:13
Haber Güncellenme Tarihi: 11.05.2021 00:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.haberindogrusu.com
İMAN VE AKIL KONULARI

İslâm’da inanç konusu olan hususlar imanla ka­bul edilir, bu konuda esas olan itikaddır. Fakat ina­nılan konular ve meseleler üzerinde düşünmek ta­şınmak da lazımdır. Ancak bu türlü konularda düşüncenin inanca tâbi olması, inanç yönünde dü­şünülmesi lazımdır. Aksi halde inançla düşünce ça­tışır ve bundan da itikadî ve fikrî bunalımlar doğar. İnanç konusu olan hususlar esasen aklın tek başı­na halledeceği ve doğru bir sonuca ulaşacağı şey­ler değildir. Meselâ ahiret ahvaliyle ilgili hususlar böyledir.

Dünya işleriyle ilgili hususlar böyle değildir. Dün­ya işleri akıl, deney ve gözlem alanına girdiğinden bu işler ekseriya inanç konusu değildir. Ziraat, sa­nat ve ticaretle ilgili konuların tamamına yakın kıs­mı böyledir. Bu alanda akıl ve fikir tam olarak yet­kilidir.

İnanç konusu olan hususları, bilgi edinmek ve edinilen bilgileri derinleştirmek için konuşmak ve müzakere etmek faydalı, ama bu hususları cedelleşme, tartışma, tenkit ve red konusu yapmak ol­dukça zararlıdır.

İnsanlar arasında birtakım inanç farklarının bu­lunması pek tabiîdir. Dinleri, mezhepleri ve tarikat­ları farklı olanlar arasında birtakım inanç farkları bulunacağı aşikârdır. Hatta her ikisi de sünnî mez­hep olmakla beraber Eş'arîler'le Mâtüridiler ara­sında ufak tefek inanç farkları vardır. Bunların hoş­görüyle karşılanması ve farklı inançlara saygı du­yulması İslâm'ın istediği bir şeydir. Bunun için "din­de zorlama yoktur", denilmiştir. Bazı dinleri ve inançları batıl diye nitelememiz onlara karşı zor kul­lanmamız, bu inanç sahiplerini lanetlememizi ve kınamamızı icap ettirmez. Farklı inançlar konusun­da: "Senin dinin senin, benimki benim" demek gerekir.

Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Bid'at:

Hz. Peygamber ve ilk üç halifesi zamanında mezhep diye bir şey yoktur. Mezhep ilk defa Hz. Ali zamanında ortaya çıktı ve çıkan mezheplerin sayıları zamanla daha da arttı. Sonradan çıkan bu türlü mezheplere bid'at mezhepleri adı verilmek­tedir. Bu mezhepler ortaya çıkınca Müslümanlar­ın çoğu Hz. Peygamber'in ve sahabesinin din anlayışını, İslâm'ı yaşama ve uygulama tarzını harfi­yen devam ettirdiler.

Hz. Peygamber ve sahabesinin yolundan giden Müslümanlar'a Ehl-i Sünnet denilmiştir. Ehl-i Sün­net İslâmî yaşayışı ve dinî geleneği bozmadan, de­ğiştirmeden ve ona yeni şeyler katmadan aynen de­vam ettirmiştir. Ehl-i Sünnet'e göre dinin kaynağı Kur'ân, hadis, icma ve kıyas'tır. Bunun dışında ki­şilerin şahsî ve indî görüşlerinin dinî değeri yok­tur. Dinden olmak üzere sonradan ortaya konulan hükümler ve uygulamalar bid'at olup bunların ha­kikatte dinle, İslâm'la bir ilgileri yoktur.

Bugün dünya Müslümanlarının büyük bir kısmı ehl-i sünnet ve ve'l-cemaat mezhebine mensuptur. Ehl-i Sünnet de kendi aralarında birtakım mezhep­lere ayrılmıştır.

İtikadda ve inanç alanında Sünnî mezhepleri üç­tür: 1-Selefiye. 2-Eş'ariye, 3-Mâtüridiye.

Amel ve uygulama alanındaki Sünnî mezhepler de dörttür: 1-Hanefî Mezhebi. 2-Mâlikî Mezhebi, 3-Şâfiî Mezhebi, 4-Hanbelî Mezhebi. Bu mezhep­ler arasında esas itibariyle büyük ve önemli fark­lar bulunmadığından hepsi de hak mezheptir.

Hâricilik, Mutezile ve Şia başlıca bid'at mez­hepleridir. Bidat mezhepleri ya Şia'da olduğu gibi dinî kanaatlerini siyasî etkiler altında oluşturmuş­lar veya Mutezile'de olduğu gibi felsefî etkiler al­tında oluşturmuşlar veya Haricîlik'te olduğu gibi ibtidaî bedevi görüşlerin etkisi altında oluşturmuş­lardır.

Bidat mezhepleri halis ve saf İslâm değildir. İs­lâm'a yabancı olan birtakım görüşler ihtiva eder. Bidat mezheplerine bağlı olanlar, birtakım şahsî ve indî, hatta keyfî yorum ve açıklamalarla bu mez­hepleri oluşturmuşlardır. Bozuk ve batıl inançlar ih­tiva etmekle beraber bidat mezheplerine bağlı olan­lar da Müslüman sayılırlar. Çünkü imanın ve İslâm’ın şartlarını kabul etmekte ve Kabe'ye yönetip na­maz kılmaktadırlar. Kalbi ve bedeni ile Kabe'ye yö­netip namaz kılanlar yani "ehl-i kıble" hep Müs­lümandır, asla kâfir değillerdir.

Dili, ırkı, ülkesi ve rengi ne olursa olsun bütün Müslümanlar kardeştir, birbirinin dostudur.

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.