Suçlandığınız şey size ait değilse kalpte yüceltilen bir anda düşer yerinden.
Sıdk cürümse eğer, i’tizârın dili tutulur.
Kelâm ustalığına yenik düşer gönül; aldatır anlık sevmeler, kahreder anlamsız sırt dönmeler.
Kaf Dağına bayrak dikmiş benliğin dikenli tellerinde asılı kalır koşulsuz sevenin ruhu.
Bencillik körelmiş bıçak kesiğine tuz basar.
Göğüs kafesinde alevlenen yangını bir sitemlik hatırsızlık ateşlemiştir de vicdan denilen pınardan bir damla su verilmez çatlayan yüreklere.
Kesbden kaçan meded eyler mi? İnceden dökülen yağmura inat çağlar kalbe akıtılan seller.
Zâhirde hasıl olana göre verilen hüküm, bâtında var olana kör ve sağır kalır. Oysa bilinmez ki; “inanılası gibi değil” olan kendinin eksikliğidir.
Hayal kırıklarına basa basa kanar ardında bırakılan gölge ve darağacındaki urgana asılır sevda, bir seher vaktinde.
“Bir zamanlar” diye başlayan öyküler, nice zamanlarda tükenen ümitlere dönüşür.
Selâmın ulakları bedevilere yoldaştır artık; yol biter, söz biter, nefes biter ve yükselir bir masum ah ile avucundan öpülesi dilekler.
Yorumlar