Amerika’nın arka sokaklarında gece devriyesindeki dört polis memuru Diallo’ya yaklaşırlar. Polisleri karşısında gören Diallo, korkar ve kaçmaya başlar. Evine vardığında elini cebine atar. O anda polislerden biri "Silahı var!" diye bağırır ve dört polis memuru yarı otomatik tabancalarıyla 2.5 saniyede 41 el ateş ederler. Polisler, Diallo'nun bedenini yoklarken, cebinden çıkarmaya çalıştığı şeyin kimliği olduğunu anlarlar. Diallo, son telefon konuşmasında annesine "Nihayet para biriktirdim. Artık hayallerimi gerçekleştirebileceğim!" demiştir.
Peki, o anda o polislere ne olmuştur ki Diallo'nun hayallerini yarım bırakmışlardır?
Cevabını araştırmacılar şöyle verir: "Koşulların son derece stresli, veri akışının yoğun olduğu durumlarda akıl körlüğü gelişir ve otizm benzeri davranışlar sergilenir. Polisler o anda otistiktir."
“Aşırı yalnızlık” olarak tarif edilen ve başkalarının duygularını yorumlamakta zorlanan otizmli bireyler zihnen kördür.
Bilinçli beynin aynı anda sadece yedi farklı veriyle başa çıkabildiğini gösteren Sihirli Sayı Yedi deneyinin ve yinelenen şiddet eylemlerine karşı duyarsızlaşma durumu olan E Sendromu’nun gösterdiği gibi sosyal medyadan akan yoğun ve şiddet içerikli veri akışı zihin körlüğüne giden süreçleri tetikler.
İlaveten, annelerinden ayrılan bebek maymunlarda ve Romanya’da yetimhanelere bırakılan çocuklarda gelişen şiddet davranışları arasındaki benzerlik tecridin yıkıcı etkilerinin tüm canlılık için benzer sonuçlar doğurduğunun göstergesidir.
Sosyal medya bağımlılığı, bireyleri ailesinden izole ederek adeta tecrit altında tutmaktadır.
Özellikle 18 yaşın altındaki çocukların işledikleri ağır suçlar ile sosyal otizmi tetikleyen unsurları; Covid pandemisinde -bulaş korkusuyla- şefkate en çok ihtiyaç duydukları hastalık dönemlerinde tecrit altında tutulmaları ve bu süreçte sosyal medya bağımlılığının artmasının yıkıcı etkileri bağlamında düşünelim derim.
Oxford’un 2024 yılının sözcüğü olan “Beyin Çürümesi”, TDK’nin “Kalabalık Yalnızlık” ve “Sosyal Otizm” arasındaki bağlantıya odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.
Çözüme dair önerileri Nöromimari serisinde insan ve mekân arasındaki bağlantıda ele aldım. Umarım hayata katkısı olur.
Yorumlar