Osmanlılar ilk dönem alevi miydi (şii miydi? sunni değil miydi? içkileri var mıydı?) sorusu tarihçileri bezdirmiş klişelerin herhalde başında gelir. Klişeye konu olan/kaynaklık eden baş karakter ise Orhan Gazi dönemi velilerinden Geyikli Baba’dır. Peki, neden? Neden Geyikli Baba kendisini kısır mezhep çekişmelerinin merkezinde buluyor? Bakacağız… Ama evvel Bursa’nın ulularından olan Geyikli Baba’nın kim olduğu sorusunun cevabından başlayalım.
İlk dönem Osmanlı rivayetlerine göre Geyikli Baba, Orhan Bey zamanında Anadolu’ya Azerbaycan Hoy’dan gelmiş bir derviş olup, müridleriyle beraber Bursa İnegöl yakınlarına yerleşmiştir (Âşıkpaşazâde) [1]. Yunus Emre’nin “Geyiklü'nüñ ol Hasân söz eyitmiş kendüden / Kudret dilidür söyler, kendünüñ söz nesidür?” şeklindeki beyitinden (Yunus Emre Divanı - Gölpınarlı) asıl adının Hasan olduğu anlaşılmaktadır [2]. İsmâil Belîğ’e göre ise Geyikli Baba’nın asıl adı Ulvi Baba’dır [3]. Peki, kimin dervişi Geyikli Baba? Yani tarikatı…
Orhan Gazi İznik fethi sonrasında Uludağ eteklerinde yaşayan -çoğu Bursa fethine de katılmış- Abdalan-ı Rum zümresi hakkında tahkikat başlatmıştı. Tahkikattan nasibi alacak olanlardan biri de İnegöl çevresinde dağ eteklerinde yaşayan Geyikli Baba idi. Geyikli Baba’nın bu sürede Keşiş Dağı (Uludağ) derinlerinde/manastırlarda Bizans’ın ruhban statükosundan gizlenen keşişleri İslamlaştırmaya çalıştığını tahmin ediyorum. Zira keşişlerin Kur’an’ın Maide Suresi’nde de geçen ve övülen “cezb”e teşne ‘heterodoks’ yapıları, dervişlerin yaşantılarından etkilenmesini sağlıyordu.
Tahkikatı duyan İnegöl fatihi Turgud Alp (Âşıkpaşazâde, Neşrî ve diğer tarihçiler İnegöl yöresini Turgud-ili şeklinde anar [4]), Geyikli Baba’nın Abdal Musa ve Karacaahmet gibi Osmanlı topraklarından uzaklaştırılması konusunda kaygı duymuş olmalı ki ön almak istedi. Turgud Alp bir adamını Bursa’ya göndererek "Benüm köylerüm yanında bir nice dervîş geldi, mukîm oldı; aralarında bir dervîş vardur, gâh gâh varur dağda geyicekler (geyikler) ile gezer bir nice gün, ve hayli mübârek kişidür!" dedi. Orhan Gâzî: "'Aceb kimüñ mürîdidür? Soruñ kendüden!" emrini verince gelip sordular, Geyikli Baba: "Baba İlyâs mürîdiyin, Seyyid Ebû'l-Vefâ târikindenin!" cevâbını verdi (Aşıkpaşazade). Bu kayıttan Geyikli Baba’nın 13.yy’da Anadolu’ya her anlamda damgasını vurmuş Vefaiyye tarikatından olduğunu anlıyoruz.
Vefaiyye’nin Osmanlı Beyliği topraklarında tesiri o kadar güçlüydü ki, Osman Gazi’nin isim babası Vefaiyye halifelerinden olan Şeyh Osman’dı. Vefaiyye’nin Anadolu’daki en önemli figürü Baba İlyas’ın (1240 Babai İsyanı sırasında isyanında hayatını kaybetti) en önemli dört halifesinden biri olan Şeyh Osman, Aşıkpaşazade’nin babası Aşık Paşa’nın da hocasıydı. Görevlerinin ilki, diyar-ı Rum’da İslam’ı yaymaktı. Eskişehir’e kadar Selçuklu/Moğol güçlerinin geldiğini biliyoruz, demek Şeyh Osman da Kırşehir’de yaşamazdan önce batı ucunda tebliğ yapmış olmalıdır. Şeyh’in Batı ucunun en önemli subaşılarından biri olan Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi ile tanışmadığı düşünülemez. Ertuğrul Beg’i de etkileyen bu Şeyh, oğluna verdiği Osman adının esin kaynağı olmuş görünüyor [5].
Geyikli Baba’nın Osmanlı kaynaklarında zikredilen ve çağdaşı olan bütün öteki Abdalan-ı Rum mensupları gibi yarı meczup karakterli olduğuna ve tasavvufi anlayışında cezbi ön planda tuttuğuna şüphe yok [6]. Ama kanaatimce yaşam tarzının yol açtığı bu fark nedeniyle Geyikli Baba için ‘heterodoks’ demek ya da itikadının zayıf olduğunu söylemek veya ehl-i batın bir Şii (İsmaili) tespitinde bulunmak isabetli olmayacaktır. Zaten ortodoksi/ruhbanlık olmayan yerde heterodoksi bulmak gayri ciddi ve gayri ilmidir. Orhan Gazi’nin Keşiş Dağı eteklerindeki dervişlere yönelik tahkikatının nedeni, hristiyan keşişlerin dervişler arasına sızması ve kimisinin takıyye yapması olsa gerektir. Şüphe yok ki, Orhan Gazi’nin Bursa fethi sırasında omuz omuza çarpıştığı Vefaiyye dervişlerini bir anda sorun etmeye başlaması manasızdır.
Orhan Gazi İnegöl’de yaşayan Geyikli Baba’nın Vefaiyye dervişi olduğunu öğrendikten sonra bir hediye hazırlıyor… Rakı ve Şarap… Zaten ilk paragrafta bahsettiğim ‘mezhep’ tartışmasına da bu rakı ve şarap hediyesi kaynaklık ediyor. Haşim Şahin hocamızdan meselenin detayını anlayacağımız bir alıntı yapalım: “Devlet Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde yer alan bir menkıbeye göre, Orhan Gazi, Bursa’nın fethi sırasında gösterdiği gayretler nedeniyle; “baba meyhordur (sarhoştur) deyu, iki yük arak ve iki yük şarap” gönderiyor. Geyikli Baba, Orhan Gazi’nin gönderdiği rakı ve şarab bir kazana koyup kaynatıyor, “bizim dergahımızdan giren rakı yağ, şarap da bal olur” diyerek padişaha geri gönderiyor. Rakı ve şarap gönderme, iktidar – sufi çevre ilişkilerinde sıkça işlenen ve özüne bakılırsa söz konusu sufinin itikadının ne kadar sağlam olduğunu göstermek amacıyla menakıb yazarları tarafından işlenen bir metafor. Burada da benzer metafor işlenmiş diye düşünüyorum.” Fakat her nedense kimi tarihçiler “baba meyhordur” kısmından sonrasını kitaplarında işlemez. Meyhordur kısmı kalır. Bunun üzerinden dervişlerin itikadının zayıf olduğu ve bunun Osmanlı Kuruluş döneminin genelini yansıttığı şeklinde eksik tespitler yapılır.
Geyikli Baba tahkikat sırasında Orhan Gazi’nin görüşme talebini de reddetmişti. Bunun nedeni, Vefai/Babai dervişlerinin Selçuklu dönemi iktidar ile yaşadıkları kötü tecrübeler olsa gerektir. Abdalan-ı Rum zümresinin, kendilerine iktidardan uzak durmayı öğütleyen melami meşreplerinin de bunda katkısı olduğu söylenebilir. Hikayenin devamını Aşıkpaşazade’den dinlemeye devam edelim: “Bir gün Geyikli Baba Orhan Gâzî'ye haber vermeksizin bir kavak fidanı alıp, Bursa sarayındaki avlu kapısının iç tarafına dikmeye başladı. Durumu Orhan Gâzî'ye haber verdiklerinde hemen geldi, fidanın çoktan dikilmiş olduğunu gördü. Orhan Gâzî henüz sormadan, Baba ‘Teberrükümüzdür! Bu oldukca, dervîşlerüñ du'âsı saña ve neslüñe makbûldür!’ deyip duâ etti ve sonra da çekip gitti. Geyikli Baba'nın hâlinden ve sözlerinden çok etkilenen Orhân Gâzî, hemen bulunduğu yere giderek ‘Dervîş, bu İnegöl nevâhîsiyle senüñ olsun!’ dedi, fakat Baba ‘Mülk, mal Hakk'uñdur, ehline virür, biz anuñ ehli degülüz!’ diyerek bu teklifi reddetti. Orhan ‘Ehli kimdür?’ deyince ‘Hakk Te'âlâ dünya mülkini sizüñ gibi hânlara ısmarladı, malı dahı mu'âmele ehline ısmarladı kim, kulları biri-biriyle mesâlihin (işlerini) görsünler diyu. Bizlere gün yeñi, nasîb olan rızk dahı yeñi!..’ cevâbını verdi. Fakat Orhan Gâzî teklifinde ısrâr edip ‘Dervîş! N'ola benüm de sözümi kabûl itseñ?’ deyince, ricâsını kırmayarak ‘Şu karşuda turan depecükden berü yircügez dervîşlerüñ havlısı olsun!’ dedi. Orhan Gâzî bu sözü işitince Şeyh'in duâsını alıp oradan ayrıldı.”
Bugün Bursa’nın Kestel ilçesi Babasultan köyünde yer alan ve Orhan Gazi’nin dervişlere hediye ettiği arazi ve Külliye Tahrir Defterleri’nde ‘Babailer Karyesi’ şeklinde geçiyor. [7] Bu da Geyikli Baba’nın Aşıkpaşazade’de geçen “Baba İlyâs müridiyim” cevabının tarihi gerçekliğini ispatlar. Geyikli Baba sonrası Külliye’nin durumu ve kimin postnişin olduğu karanlıktır. Hüsameddin Bursevi’ye göre Geyikli Baba sonrası postnişin Turgud Alp olmuştur [8]. Ki bu çok önemli ve incelenmesi gereken bir nottur. Açıkçası doğru olduğu kanaatindeyim. Osman ve Orhan Gaziler dönemi büyük komutanların hemen hepsinin uçlarda askeri aristokrasiyi oluşturduğu malumdur. Uçlarda muktedir olan ve mirası oğullarına bırakan bu aristokrat aileler arasında Turgud Alp’in adının geçmiyor olması manidardır.
[1] Ahmet Yaşar Ocak, Geyikli Baba / TDV
[2] Haşim Şahin, Erken Osmanlı Döneminde Dini Zümreler, YKY
[3] İsmâil Belîğ, Güldeste-i Riyâz-ı 'İrfân
[4] Faruk Sümer, Turgud Alp / TDV
[5] Uğur Altuğ, Osman Beg, Kronik
[6] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, Anadolu’da İslamiyet, Alfa
[7] Ö. L. Barkan - E. Meriçli, Hüdâvendigâr Livâsı Tahrir Defterleri
[8] Mustafa Kara, Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler
................
Haberin Doğrusu En Güncel Haber
Haberin Doğrusu, Bursa haber, Bursa son dakika, Doğru haber, Son dakika, Bursa iş dünyası, Bursaspor, Bursa hava durumu, Bursa nöbetçi eczaneler, Bursa ekonomi haberi, Bursa kapalıçarşı, Bursa trafik durumu
Yorumlar