Yeni nesil, dijital bir hipnozun içinde kaybolmuş gibi. Sabah gözünü açar açmaz Instagram’a bakan bir genç, gerçekten güne başlamış sayılır mı? Sosyal medya, iletişimi kolaylaştırmak yerine yüz yüze konuşma becerimizi yok etti. Herkes görünmek istiyor ama kimse gerçekten görülmek istemiyor. Beğeni sayıları, insanın kendine verdiği değerin yerini aldı. Bu da doğal olarak kırılgan, onay bağımlısı bir gençlik yarattı. Kalabalık içinde yalnızlaşan, filtreli hayatlara imrenen bir kuşaktan söz ediyoruz. Paylaşmak, artık bir iç dökme değil; daha çok bir vitrin düzenleme işi. Duygular gösterişe, dostluklar takibe indirgendi. Sosyal medya bir araçken, biz farkında olmadan onu amaç haline getirdik. Göz göze gelmeden kurulan bağlar, bir bildirimi gelmeyince yıkılıyor. Kıskançlıklar, özentiler, yetersizlik hisleri algoritmalarla besleniyor. Gerçekten eğlenen biri, o anı çekip paylaşmaya ihtiyaç duyar mı? Kimse mutlu olmak istemiyor artık; mutlu görünmek yeterli. Zamanla en çok kaybettiğimiz şeyin zaman olduğunu bile fark edemiyoruz. Bu dijital çırpınış, insanın kendine yabancılaşmasının yeni biçimi. Sosyal medya sayesinde herkes bir şeyler söylüyor ama kimse kimseyi dinlemiyor. Gözler ekrana kilitlenmişken, kalpler hayattan kopuyor. Gerçek bağlar, sanal kablolarla değiştirildi. Gençler bir durup düşünmeli: Bu gösteri kimin için ve ne pahasına?
Yorumlar
Sadece gençler değil orta yaş gurubu hatta yaşlılarda maalesef ekran hipnozu içinde. Beyninize kaleminize sağlık. Güzel bir paylaşım olmuş.
0 0