Herkesin hayatında bir "Belki" vardır mutlaka... Bazılarımızın hayatında ne çok belkiler vardır... "Belki beni özlemiştir", "Belki beni bir gün sever", "Belki bir gün bir evim olur", "Belki beni seven biri çıkar karşıma"... "Belki"ler hiç bitmez...
Belki… Ne çok şey gizlidir bu tek kelimenin içinde. Bir umuttur bazen, bir ihtimal, bir teselli. Kesin olmayan ama hep akılda kalan bir sığınak gibidir.
"Belki döner…"
"Belki beni de sever…"
"Belki bu kez olur…"
"Belki geçer…"
Her biri içinde bir dilek, bir beklenti, bir hayal barındırır.
Belki, insanın çaresizliğe karşı bulduğu en yumuşak savunmadır.
Çünkü bilmediğimizden korkarız, kabullenemediğimizi erteleriz.
O yüzden "belki" deriz.
İnce bir umut gibi sarar yaralarımızı, sessizce teselli eder kalbimizi.
Ama bazen de en büyük kandırmacadır “belki”. Olmayacağını bildiğimiz halde, içimizdeki sessiz çığlığı susturmak için söyleriz. Yalan değil ama gerçek de değildir tam olarak. Sadece zaman kazanmaktır çoğu zaman.
Yine de güzeldir “belki” demek.
Çünkü içinde umut vardır. Ve umut, bazen her şeyden daha değerlidir. Cemal Süreya da "belki"yi şöyle anlatıyor dizelerinde;
Belki bir gün
Belki bir cesaret
Belki bir çılgınlık
Belki bir şiir
Belki bir çay
Olur ya
Belki...
Günümüz ile ilgili "belki"ler de şunlar olabilir mesela. "Belki artık kadın cinayetleri artık biter", "Belki insanlarımız artık refah içinde yaşar", "Belki artık şehit vermeyiz", "Belki herkes mutlu olur", "Belki iş kazaları azalır ve biter", "Belki çocuk istismarları artık olmaz"... "Belki"...
Yorumlar