Bursaspor’da işler hem kurumsal, hem sportif hem de mali anlamda farklı bir boyut aldı.
İstenmeyen sonuçlar alınsa da, takım istenilen futbolu sergileyemese de herkes şampiyonluğa yürekten inanıyor.
Tüm kent ileride daha aşılması gereken 2 sezon daha olmasına rağmen şimdiden Süper Lig şarkıları söylüyor.
Bence de Süper Lig için artık sadece aşılması gereken ligler var.
Onun dışında büyük bir aksilik yaşanmazsa, Bursaspor’u Süper Lig’de göreceğiz.
Ve belki de borçsuz bir kulüp olarak Süper Lig’de boy gösterecek Bursaspor.
Bu işin sportif yanı.
Mali tabloya gelince…
Ciddi bir kaynak akışı var Bursaspor’a.
Enes Çelik başkanlığındaki yönetimin oluşturduğu güven beraberinde ciddi bir gelirin Bursaspor’un kazasına girmesini sağladı.
Elbette burada oluşturulan kurumsal yapı sayesinde bu kaynak doğru yerlere harcandı.
Yani Bursaspor’un 1 lirası dahi boşa harcanmadı.
Borç indirilirken, transferler yapıldı.
Transfer ve diğer harcamalara rağmen borç neredeyse yarı yarıya indirildi.
Alacakları nedeniyle kulübe temlik koyduran eski başkan ve yöneticiler de bir şekilde ikna ediliyor.
Evet elacaklı olan eski başan ve yöneticiler bağışlasın, ya diğerleri!
Yani kulübün kaynaklarını har vurup harman savuranlar.
Transferlerden elde edilen milyonlarca dolara rağmen eşi görülmemiş başarısızlık hikayesi yazanlar.
Cebinden bir lira dahi katkı sağlamayan ama kulübü zarara uğratanlar.
Mali ve idari başarısızlıkların yanında Bursaspor’un küme düşmelerine sebep olanlar…
Onların yaptıkları yanlarına mı kar kalacak?
Eğer onlardan hesap sorulmazsa… 
Ve hatası, kusuru olanlardan verdikleri maddi hasar tazmin edilmezse…
Alacağını bağışlayanlara haksızlık edilmiş olmaz mı?
En önemlisi de eğer yapanın yanına kar kalacaksa, ileride yeniden benzer sıkıntılar yaşanabileceği endişesini yaşıyorum.
Bana sorarsanız bu yazıyı bir kenara kaydedin..