Bu satırları maçın hemen başında, ilk 12 dakikayı izleyerek yazıyorum.
İki takımın da kazanma isteği…
Rakibe karşı hâkimiyet kurma çabası…
Gol atmak için gösterdiği gayret…
Oldukça iyiydi.
En azından beni bir haftadır kafamı meşgul eden “bahis oynayan hakemler” haberlerinden bir nebze uzaklaştırdı.
Kalite tesadüf değil elbet.
İki takımın da kadroları kaliteli.
Bu da maçın kaliteli geçeceği sinyalini daha ilk dakikalardan itibaren vermeye başladı.
“Bahis ve hakem ilişkisini unutturdu” dedim ama bu çok da doğru değildi.
Refleks olarak hakemin her hareketini daha dikkatli izledik.
Neyse…
İlk yarıda iki takım da istekliydi ama daha çok pozisyon üreten, gole daha çok yaklaşan Bursaspor oldu.
Bu istek…
Bu ataklar…
Bu çabalar…
Maçın 47. dakikasında İlhan Depe’nin ayağından gelen golün habercisiydi resmen.
Ama gol sevinci uzun sürmedi Bursaspor’un.
Rakip Kahramanmaraş, 50. dakikada Burak Kavlak ile skoru eşitledi.
Burak mı attı, kaleci Anıl mı golü hediye etti, bu gerçekten tartışılır.
Ama belki böylesi daha da iyi oldu.
Belki de Bursaspor takım olarak skoru koruma içgüdüsüyle geri çekilecekti.
Beraberlik golü sonrası top rakip alanda daha fazla dolandı.
Bursaspor hep golü aradı.
Bir ara sahaya baktığımda, normal bir atakta bile rakip alanda 9 Bursasporlu futbolcu vardı.
Top rakibe geçtiğinde de pres yaptılar yeşil-beyazlı futbolcular.
Yani maç berabere de bitseydi sanırım taraftarlar çok üzülmeyecek, “Elinizden geleni yaptınız, canınız sağ olsun.” diyecekti.
Ama kaptan buna izin vermedi.
Gemiyi kurtardı, takımına 3 puanı uzatma dakikalarında kazandırdı Muhammed Demir.
Bence önemli bir galibiyet elde etti Bursaspor.
Ve Bursaspor hem kendi gücünü gördü hem de ligde zirveye oynayan diğer takımlara gücünü gösterdi.
Yorumlar