Bursaspor Kulübü Başkanı Enes Çelik, katıldığı bir etkinlikte yapılacak bir çalışma ile Timsah Arena Stadı’nın seyirci kapasitesinin 50 bine çıkarılabileceğini söyledi.
Zemin aşağıya çekilecek, yeni tribünler eklenecek.
Bu nedir biliyor musuzu?
Vizyon…
Daha Üçüncü Ligde iken Süper Ligi’i ve hatta Avrupa kupalarına katılmayı düşünmek…
Ona göre planlama yapmak…
Ona göre proje üretmek…
Yani genç başkan Enes Çelik, “Merak etmeyin herseye planladım, durum kontrolüm altında” diyor bir anlamda.
Olur mu?
Bence yüzde 100.
Doğrusu ben de Süper Lige7 bu stat yetmez diyorum.
Üçüncü Lig’de en az tribünlerdeki seyirci sayısı 35 bini buluyorsa varın siz Süper Lig’i düşünün.
Silifke Belediyespor maçında da mübarek Ramazan aynıda olmamıza rağmen tribünler ciddi manada doluydu.
Yine genci yaşlısı, kadını erkeği herkes Bursaspor’a koştu yine.
Maça gelecek olursak; ilk yarıda genel anlamda keyifli bir oyun vardı sahada.
Rakip biraz sert oynadı, maçın hakemi de buna nedense gereksiz yere izin verdi.
Karşı tarafta, Maraton Tribün önünde görev alan yardımcı hakem çok iyi yer tutamadığı, pozisyonları iyi süzemediği için hatalı ofsayt bayrakları kaldırdı.
Ama sahanın genel hakimi olan, ne yaptığını ve yapacağını iyi bilen, paslaşa anlamında iyi işler üreten Bursaspor, aradığı gel 43. dakikada ulaştı.
Harika bir sağ kanat organizasyonunda Mücahit Can Akçay, kafayla Bursaspor’u 1-0 öne geçiren golü kaydetti.
İkinci yarıda ise klasik Bursaspor hastalığı yine nüksetti.
Galibiyeti koruma telaşı.
Basit hatalar ve rakibin beraberlik golü.
Ne güzel üstündün neden oyuna rakibini ortak ediyorsun.
Ramazan paylaşmaktır ama bu futbol için geçerli değil.
Şimdi rakip takıma beraberlik sonrası oyunu soğutmak için yaptığı hamleleri, hareketleri nedeniyle eleştiride bulunanlar olacaktır.
“Çok yattınız, süreden çok çaldınız” diyenlere, rahmetli gazeteci abimiz Mehmet Özman’ın “Sen Bursaspor’sun çıkacaksın, 3 atacaksın, 5 atacaksın” sözüyle yanıt vermek istiyorum.
Neyse yapacak bir şey yok.
Oysa bu maçı kazansaydı Bursaspor, iyice rahatlayacaktı ve daha gür bir sesle “şampiyonam benim” diyecekti.