SON DAKİKA
Hava Durumu

46 Seçimleri bile Kurtaramamıştı

Yazının Giriş Tarihi: 11.01.2023 01:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.01.2023 01:01

Türkiye seçim sathı mailine girdi. Bundan sonraki süreçte, seçimlerle ilgili, kuşku uyandırma amacına yönelik, yazı, haber ve sosyal medya paylaşımlarının arttığına tanık olabilirsiniz. Nitekim şimdiden başladığını söyleyebilirim. Medyayı taradığınız zaman bu tür materyaller bulmakta zorlanmayacaksınız. Ancak, konuyla ilgili koca koca adamların, üstelik akademik unvanlı adamların, konu hakkında yazarlarken, sırf ideolojik amaçla, meseleleri nasıl çarpıttıklarına, mevcut hükümete vurmak için rakamları nasıl küçümsediklerine tanık olabilirsiniz. Yazdıklarının kalitesi ve teması bir yana, içeriğinde ideolojiden başka bir gerçeği bulmanız mümkün olmayacaktır.

Adının başında akademik unvan olan bu zat/ismini zikretmeye gerek yok/ ‘Demokratik Rejim, iktidarın şeffaflığı üzerine dayalıdır,’ postulasıyla başlıyor yazısına. Sonra ilerleyen satırlarda, iktidarın, bu şeffaflığa karartma uygulandığını ima etmeye çalışıyor ve sözü seçimlere getiriyor.

Seçim güvenliğinin, seçmen listelerinin tespiti ve oy kullanma ve oyların sayımının önemli olduğunu söyleyerek bu konuda da karartma uygulandığını söylüyor. Yazdıkları, aslında bu adamın tarihsel bilinç altını yansıttığını göstermesi bakımından önemlidir. Dolayısıyla bizleri ister istemez çok gerilere götürüyor. Bu bağlamda ‘seçim güvenliği de esas olarak seçmen listelerinin saptanması ile oy kullanma ve oy sayımı süreçlerinin şeffaflığına bağlıdır,’ diyor. Doğrudur ancak bu endişeleri paylaşan zihniyetin tarihsel arka planında hep seçim oyunları olduğu biliniyor. Bu nedenle, acaba aynı oyunlar yapılıyor mu endişesini dile getirmesini, hadi normal karşılayalım.

Özellikle, CHP dikta rejimine ilk darbeyi vuran 1946 seçimlerinde, CHP’nin nasıl oyunlar oynadığını hatırlamış olmalı. Acaba aynı oyunları Erdoğan, bu seçimlerde bize oynar mı, korkusunu yaşadıkları her hallerinden belli. CHP ve şürekası, 27 yıl boyunca sürdürdükleri dikta rejimi tıkanınca, çok partili hayata geçmek zorunda kalmıştı. Beklentilerinin aksine daha yeni kurulan Demokrat Parti, Anadolu insanından büyük teveccüh görünce şaşkına
dönmüşlerdi. İktidarlarını korumak için geriye tek bir seçenek kalıyordu. O da seçimleri ne edip edip almak. Onlar da bunu yaptılar. 1946 seçimlerinde türlü oyunlarla zar zor kendilerini kurtarmışlardı. Yaptıkları seçim; açık oy gizli sayım, sandıkların çalınması, kullanılan oyların değiştirilerek kendi lehlerine oyları tanzim etmeleri, 46 seçimlerini kurtarmıştı, fakat CHP’nin kurtulmasına yetmemişti.

1950 seçimlerinde Anadolu insanından ciddi bir tokat yediler. Sonraki yıllarda, bir daha iktidar yüzü göremeyen CHP, yıllar boyu sivil ve askeri vesayetin gölgesinde siyaset yapma yolunu seçtiler. 1950 Seçimlerinde, ezici bir çoğunlukla DP kazandı. Gidişatın, siyaseten kendilerini bitireceğini bildikleri için, vesayetle muhalefet yapmaya başladılar. Bu yeterli değildi, çünkü, tıpkı bugün olduğu gibi halka söyleyecekleri bir şey, gösterecekleri bir yol, geleceğe dönük bir ufuk, ülkeyi kalkındıracak bir projeleri yoktu. O zaman bu işi darbelerle çözmenin yollarını aradılar. 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Askeri darbesi, 28 Şubat darbesi, 27 Nisan’ e-muhtırası, bu vesayetçiliğin birer devamı olduğu gerçeği ortada.

Artık darbelere bel bağlayamadıkları için, /çünkü son denemeleri, Anadolu insanının yumruğu ile başarısız oldu/CHP entelijansiyesi; eski CHP oyunları, bu hükümet tarafından da, önümüzdeki seçimlerde kendilerine oynanacağı vehmiyle yazıp duruyorlar. Çünkü onlar iktidarın yolunun darbelerden geçtiğine inanıyorlardı.

Bu tiplerden birisi, seçmen listelerini İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediğini ifade ederek, Türkiye’deki Suriyelilerin de bu seçimlerde oy kullandırılacağını, dolayısıyla, Erdoğan’ın bu seçimleri tekrar kazanacağını zımnen söylemiş oluyor. Seçimlerde, Ak Parti kazanırsa, bunun Suriyelilerin destekleriyle olacağını söylüyor. Hal bu ki biraz da siyasetin genel manzarasına bakmayı bilseler, savuna geldikleri CHP’nin bu ülkenin geleceğine yönelik, neler ortaya koyduğuna, ülke insanının taleplerine ilişkin dişe dokunur hangi görüşlerinin olduğuna bir bakabilseler, meseleyi daha iyi kavrayabilecekler.
İş burada da kalmıyor. Erdoğan’ın önceki seçimlerde aldığı oyları küçümsemek için türlü taklalar atıyorlar.

İktidarın seçmen desteğini kaybettiği için Suriyelilerden medet umduğunu söyleyen bu zat, oykullanacak Suriyelilerin, nüfusun % 10’na ulaştığını söyleyecek kadar gerçeklerden habersiz olduğunu göstermiş oluyor. Yani neredeyse 8-10 milyon göçmenin vatandaş olarak oy kullanacağını söylüyor. Peki Türkiye’de toplam Suriyeli sayısı 3,5 milyon civarında olduğuna göre bu rakam nasıl oluyor da bu seviyelere ulaşıyor. Adamın derdi başka.
İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre; 223 bin 881 Suriyeliye vatandaşlık verilmiş. Bu kişilerin 126 bin 786’sı reşit, 97 bin 95’i ise çocuktur. Türk Vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı en son 221 bin 671 olarak paylaşılmış.

Yine, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre; seçimde oy kullanma hakkına sahip Suriyeli asıllı Türk vatandaşı sayısının 126 bin 786 olduğu belirtiliyor. Suriyelilerin önemli bir kısmı ülkelerine döndüğüne göre bu sayı dahada aşağı düşmüş olabilir. Kaldı ki, bunların hepsinin
Ak Partiye oy vereceği de garanti değil.

2017 yılındaki Halk oylamasında 2 milyona yakın oy farkını görmezlikten gelirken, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesindeki bir buçuk milyona yakın oy farkını da küçümsemektedir. Bu fark illa ki 3 milyon mu olması gerekiyor. Aslında bunu söylerken, kötü niyetini ifşa ettiği gibi asıl amacının, bulanık suda balık avlamak olduğunu göstermiş oluyor.


Bütün bunlar, daha şimdiden seçimi kaybettiklerinin göstergesi olduğunu rahatça söyleyebiliriz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.