SON DAKİKA
Hava Durumu

Adamlar ‘İrtica’da Takılıp Kalmış !!!

Yazının Giriş Tarihi: 15.06.2022 01:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.06.2022 01:05

Batıcıların dil üzerindeki militanlıklarının II. Meşrutiyet’ten sonra nüksettiğini, herkesin kolayca ulaşabileceği kaynaklarda görmek mümkün. Cepheden saldıracakları bir gerekçe bulamayan bu kesimlerin, dişe dokunur bir gerekçeleri olması gerekiyordu. Bu gerekçe öyle olmalıydı ki, hem, saldırıları masum göstermeli hem de karşısında oldukları kişi ve toplum kesimlerini susturacak ve sosyal düzenini bozacak bir argüman olmalıydı. Bu argümanı, 1908’de buldular ve II. Abdulhamit ve onun destekçilerine karşı kullanmaya başladılar. Bu argüman ‘İRTİCA’ kelimesiydi. O tarihten beri, dilimize sokularak, sosyolojik ayrıştırma aracı olarak kullanılması, günümüze kadar devam etti. Bugün dahi kimi solcu yazarlar özellikle Cumhuriyet’in kimi yazarları, eski huylarını sürdürerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aynı kelimeyle saldırıyorlar. Ancak, görmezlikten geldikleri bir nokta vardı; dün ile bugün çok farklılaştı, köprünün altından çok sular aktı.

Kelimenin etimolojisi üzerinde fazla durmayacağım. Çünkü uydurulduğu tarihten bu yana toplumsal hayatta bir karşılığı olmayan, sadece bu kavramı kullananların militanlıklarını kayda geçiren bir kavram olmuştur. Kayda geçiren diyorum çünkü, daha çok bilinen anlamıyla söyleyecek olursak; ülkeyi geri bırakmak, ilme, fenne, tekniğe karşı çıkmak gelişmeye engel olmak anlamında kullandıkları bu kavramın, günümüzde, dünkü Batıcıların alınlarının ortasına etiket gibi yapıştığını, bilmeyen yoktur. Savunma sanayiine oto yollara, uzay çalışmalarına, fabrikalara, tarihsel hinterlandına sahip çıkarak küresel ölçekte dış politika yürütülmesine, Tarihten tevarüs ettiği devlet aklıyla, küresel bir oyuncu olma yolunda hızlı adımlar atan ülkenin menfaatlerine engel olmayı politika sananlar, dünkü batıcıların günümüz versiyonları değil mi? Kim gerici kim ‘irtica’cı?  

Tarih yapanlardan ziyade tarih yazanların, olayları çarpıtarak kayıtlara geçirmeleri, bu kayıtlar üzerinde, tüm objektifliklerini bir kenara bırakıp, kendi ideolojilerini tarihsel olgu olarak kayda geçirmeleri, günümüze kadar bu kavram, özellikle toplum mütedeyyin kesimini, askeri siyasi jüristokrakrasi marifetiyle dövme aracı olarak kullanıldığını çok iyi biliyoruz. Bugün hala; adam kalkmış “İrtica, ‘Eskiyi geri getirme’ demek ise AKP ile tam uyuşuyor!” diyorsa, kafasının içi ile dışı arasında ciddi bir çelişki var demektir. Sorun kelimeyi Ak Parti için kullanması değil, kim için kullanırsa kullansın aynı kapıya çıkar.

Esasında bu kelime yine Batı kökenlidir. Sadece İslam’ı düşmanlaştırmak için uydurulmuştur. 1789’da Fransız Devrimi’ni yapanlar yani Mason örgütü; Anderson Nizamatı’ndan beri İslam’a iyi gözle bakmıyordu. Anderson Nizamatı’nda İslam’ın "barbarlığı" açıkça belirtilir. Tarihi sebeplerle bu örgüt Katolik Kilisesi’ni ve onun müttefiki seküler güçleri, özellikle Fransa Krallığı’nı, ikinci aşamada da Kudüs ve Filistin’e hükmeden Osmanlı hilâfetini hedef almış idi. Fransız devrimini gerçekleştirdikten sonra, Fransız Krallığı’nı yok edebilmek için giyotinleri çalıştırmaya, bunun için de muhafazakârları suçlayacak özel bir terim bulmaya ihtiyaç vardı. Gücü elinde tutan zevat; bunun için, "re actionnaire", terimini kullanmaya başladılar (Devrimden bir yıl sonra). Bu terim Devrim hareketine karşı, karşı devrimcileri; tepki gösterenleri ifade ediyordu, özel olarak "Katolik dindar" anlamında değildi. Fransız Devrimi’nden sonra bu terimin "Osmanlı"da karşılığını bulmak gerekti.

Batıdan kopyaladıkları bu kelimeyi özellikle kurucu kadrolar, İslam ve Müslümanları ötekileştirmek için günümüze kadar kullandılar. Oysa İslam ve Müslümanların böyle bir derdi yoktu.

Şimdi sormak lazım; en genel anlamıyla, ülkeyi geri bırakmaksa; cumhuriyet döneminde, uçak fabrikalarını bombalayanlar, Türkiye’de yapılmak istenen üretimlerin önünü tıkayan, bu ülkenin kendi kimlik, inanç ve kültür değerleriyle gelişip kalkınmasını istemeyen, Batının karşısında şahsiyetli bir ülke olarak varlığını sürdürmesini istemeyenler, Müslümanlar mı yoksa Batıcılığı bir ideoloji olarak benimseyenler mi?  İnsanların, kimlikleri ve inançları üzerinde baskı yaparak ötekileştiren Müslümanlar mı yoksa kendini ilerici çağdaş ve Batıcı görenler mi?

60’lı, 70’li, 80’li ve 90’lı yılları şöyle bir hatırlayın, cevaplamakta zorlanmayacağınızı umuyorum.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.