SON DAKİKA
Hava Durumu

Beyaz Perdenin Arkasındaki Siyah Yüzler

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2023 00:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.03.2023 00:31

Muhtemelen okumuşsunuzdur. Okumadıysanız, okuyacağınız kitapların ilk sırasına alabilirsiniz.  Fransız eğitimli, Afrika kökenli Frantz Fanon’un ‘Siyah Deri Beyaz Maske’ kitabından söz ediyorum. Birkaç asır boyunca, sanki coğrafyamızın tamamında yaşanan sömürgeciliğin iç yüzünü deşifre ettiğine tanık oluyoruz. Sadece bu da değil, sömürgeciliğin yetiştirdiği insan tiplerini, bu insan tiplerinin nasıl da kullanışlı aparatlara dönüştürdüğünün bir serüvenine tanık olabilirsiniz. 

Sömürgeciliğin sömürge halkı üzerindeki psikolojik etkilerini ciddi bir analize tabi tuttuğunuz zaman, bizzat sahada bire bir tecrübesini yaşayan Fanon’un derin psikolojik tahlillerinin bugün hala güncelliğini koruduğuna acıyla tanık olabilirsiniz. Sömürgeleştirilen Kara Afrika ve köleleştirilen Kara Adam’ın yaşadığı varoluşsal problemlerin arka planını, mükemmel bir şekilde bize sunmaktadır. Şu bir iki cümle size bu konuda bir fikir verebilir. 

‘Siyahlar ne pahasına olursa olsun düşünce zenginliklerini göstermek istiyorlar Beyazlara. Sık sık akıl ve zekaca onlardan geri kalmadıklarını kanıtlama hevesine kaptırıyorlar kendilerini. (s.5)

‘Beyazlara kin öğütleyen kimse ne kadar zavallıysa, ırkını beyazlaştırmayı düşleyen kara adam da o kadar zavallıdır.’

‘Siyah insan için bir tek alın yazısı var; ona kendini tüketircesine peşinden koşma coşkusu veren bir tek kader: Beyaz olmak.’ (s.5)

Yaklaşık bir buçuk asırdan bu yana, emperyalistlerin işgaline uğrayan coğrafyamızdaki yaşanmışlıkların omurgasını bu zihin hareketliliği ortaya koymaktadır. Özellikle, Osmanlının yıkılışından sonra, devlete çöken Kemalistler’in yaptığı da tam da budur. Yani; emperyalistlerin aparatlarının yüzüne geçirilmiş beyaz bir maskeyle emperyalistlerin değirmenine ha bire su taşımaktadırlar. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma palavrası ile ülkeye bir asır kaybettirdiler. Sadece kaybettirmekle kalmadılar, ülke insanını kimliksizleştirdiler kişiliksizleştirdiler. Şimdilerde daha bir iştahla aynı düşüncelerin peşindeler. Bir farkla ki, şimdi artık, yüzlerindeki maskeyi aralayarak, emperyalistlerle iş tuttuklarını daha rahat fark edebiliyoruz. 

Oysa işin aslı; muasır medeniyet seviyesi dedikleri, Batıya tam bir kölelikti ve kendilerini Batılılar gibi görüyorlardı. Karşı tarafta ise Batılılar, bilmem nereleriyle bıyık altından gülüyorlardı. Kurtuluş savaşı yaptıklarını söylüyorlardı. Oysa bu da tam emperyalist köle kafasının ürettiği yalandı. Fikret Başkaya bu konuyu güzel özetlemiş: “…Muasır medeniyet denilen şey, emperyalist kapitalizmdir hasılı ve şimdilerde dünyayı yaşanmaz bir yer haline getirmiş durumda. İnsanlar yüzyıldır muasır medeniyet yalanıyla uyutuluyor. Hâlbuki bu mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. İnsanı insanlıktan çıkaran kapitalizmin nesi sizi cezbediyor?

Batı'yı yakalamak, ‘muasır medeniyet ‘seviyesinin üstüne çıkmak mümkün değildir ama aslında arzulanır bir şey de olmamalıdır.  Orada sizi cezbeden ne var? Dünyayı yok edenlerin kervanına katılmanın ne gibi bir kıymet-i harbiyesi olabilir? Üstelik katılabilir misin? Tabi o söylemin bir işlevi var.” 

Şimdi bu adamlar, aslında kimlikleri ve kişilikleri şaibeli, beyaz maskelerinin arkasında gizledikleri çirkin kara yüzleriyle, bu ülkeyi tekrar emperyalistlerin kucağına atmanın gayreti içindeler. Çünkü bu tipler, bu topraklara hiç ait olmadılar, hep yabancı kaldılar. Oysa bu topraklara ait olmak demek; bu ülkenin değerlerine, dinine, inancına, kültürüne, tarihine, medeniyetine sahip olmak, benimsemek demektir. Peki bu adamlar, bu düşüncelerin neresindeler?  

Bugün, siyaset sahnesinde yer alan siyasi figürlerin, geçmişine baktığınız zaman, maskenin arkasındaki yüzlerin ne kadar tehlikeli olduklarını, aslında bu ülkeyi, bütün tarihi kültürel ve medeniyet iddialarından vazgeçirmenin peşinde olduklarını görüyoruz. Hatta öyle ki, kimlikleri bile yabancı. Türk olmadıklarını resmi kayıtlardan öğrenmek mümkün.   

Hükümetin icraatlarını istenildiği kadar eleştirmek herkesin hakkı. Buna kimsenin sözü yok. Ancak, Türkiye’nin elde etmiş olduğu müktesebatın, bu tipleri ne kadar bunalttığını bilmeyen yok. Türkiye’nin tarihe olan bu yolculuğunun önünü kesmek için emperyalist ortaklarıyla birlikte nasıl engelleyeceklerini hesabı kitabı içinde olduklarını bilmeyen yoktur.

Bu günkü CHP; Ak Parti bu ülkeyi yönetme becerisi gösteremiyor. Yatırım yapmıyor, ülkeyi geriye bırakıyor; biz gelirsek, şu şu yatırımları yapacağız, demiş olsa hem Kemalistlerin yerlileştiğini düşüneceğiz hem de, evet bu adamların bu projeleri ülkeyi daha da ileri götürecek diyebilelim. Ama öyle değil; maskelerinin arkasındaki yüzle; biz iktidara gelirsek, bütün yatırımları, dışardaki tüm faaliyetleri durduracağız, yani bütün müktesebatı yok sayacağız, demek istiyorlar. 

Ancak, Kılıçdaroğlu’nun dizinin dibinden ayrılmayan Millî Görüş’ün temsilcisi olduğunu söyleyen Karamollaoğlu’nun tutumu, gerçekten üzücü. Erbakan Hoca, hiçbir zaman Kemalistlere şirin görünmedi. Onların kınamalarına kulak asmadı. Yüzüne maske geçirmedi. Bunun için ülke bugün bulunduğu noktaya gelebildi. 

Kemalistlerin yüzündeki maskeyi biliyoruz da, Karamollaoğlu’nun yüzüne geçirdiği maske onun kimliğini ne kadar gizleyecek, bunu şimdiden kestirmek mümkün değil. 

Bunu zaman gösterecek.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.