SON DAKİKA
Hava Durumu

Çakma Tarihin Çocukları!

Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2022 01:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.10.2022 01:12

‘Geçmiş geleceğe, suyun suya benzediği gibi benzer’ der ünlü İslam düşünürü İbn Haldun. Günümüzde yaşanan olayları anlamak için geçmiş olayları iyi irdelemek gerekir. Ancak zamanın ruhu da iyi okunmalıdır. Bu gün coğrafyamızda yaşanan olayları anlayabilmek için yakın tarihte, aynı coğrafyada yaşanmış olan olayları iyi incelemeyi gerekli kılıyor.  Bunun için de gerçek tarih bilinci ve bilgisine ihtiyaç var. Bu tarih bilincini nasıl ve nereden alacak şimdiki nesil?  Hele hele bu günlerde, Ortadoğu’da, Afrika’da, Balkanlarda, Asya’da, özellikle Suriye’de, Irak’ta yaşanan işgal hareketlerinin nedenlerinin ne anlama geldiğini anlamak için de geçmişe bakmalıyız. Aslın da çok da geriye değil, Osmanlı’nın parçalanmaya başladığı günlere bakmak yeterli olacaktır.

 Kemal Tahir “Bizim tarihimiz çalınmış bir tarihtir” der. Çalınmış ve yerine fark edilmemesi için çakması konulmuş bir tarih olduğunu da ilave etmek gerekir. Bu sahte tarihin üzerine yığılan çeri çöp, tarihimiz üzerinde kalın sis perdeleri oluşturmuş durumda. Çakma bir tarihle ve yapay bir tarih bilinciyle daha doğrusu bilinçsizliği ile bu günkü olayları nasıl anlayacağız? Tarihin yerine ideoloji, münevver yerine sömürge kafalı entelektüel yahut sahibinin sesi entelijansiye, bilim adamı yerine oryantalist tipler ikame edilmiş; bunun adına da modernlik ve çağdaşlaşma demişler. Bu kafa yapısının geleceği nihai nokta, bugün yaşadığımız olaylar olduğunu görüyoruz.

 İşte bu çakma tarih bilinci/işgalci ideolojiyle yetişmiş çevrelerin, Ortadoğu’da ne işimiz var(!) diyerek, bölgeye ve insanlarına ya ilgisiz kalındı ya da adam yerine konulmadı. Şimdi de; dün Osmanlıyı Sevr masasında pay edenler, o planın devamı olarak geldiler, binlerce insanın kanını akıtarak, planlarını uygulamaya koydular. Tapulu arazimiz üzerinde gecekondu yapmaya kalkıyorlar. Bu olaylar karşısında bir kısım çevrelerin müteyakkız olması da yeterli olmuyor. Bu coğrafyadaki olaylara karşı müteyakkız olan kısıtlı çevreler de aynı resmi tarihin aslında tarih değil, ideolojiden beslendikleri için zaman zaman yalpalamalar olduğunun farkındayız. Ama yine de bilerek adım atmak zorunda olduklarının farkında olmalılar.

Millî Mücadele yıllarında; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Almanlar nasıl bir dünya kurmak istediklerini bilmek, bugün Suriye, Irak, Mısır, Libya ve Arap Baharı’nın başlamadan bitirildiği Kuzey Afrika şeridinde oynanan oyunları daha iyi görmemizi sağlayacaktır. Ne var ki, Sevr ve Lozan’da oynanan oyunları, tam bir ideoloji haline dönüştürülmüş resmi tarihten yahut çakma tarihten öğrenme imkânımız olmadığı için yapılan yorumlar da yaşananları tam olarak yansıtmayacaktır.

Bu günkü Hükümetin başkanı Erdoğan’ın dış politikadaki gelinen noktayı önceden görüp politika geliştirmesi, beslendiği tarihi kaynaklarla ilintilidir. Tarihi sorumluluğumuzun olduğu eski Osmanlı hinterlandı coğrafyaya el atması, dışardakilerden ziyade içerideki, işte bu ‘çakma tarihin çocukları’ dediğimiz entelijansiyenin görmezden gelmesi ya da ‘ne işimiz var’ oralarda diyerek, ülkenin tekrar kendi kabuğuna çekilmesini işaret etmeleri, bir asır öncesinin fosil kafasını göstermektedir.   Ancak biz bir bireyden değil bir milletten ve milletin çocuklarından ve geleceğinden, çalınmış tarihinden söz ediyoruz.   

İngilizler ve onların partnerleri olan Batılı emperyalistler, Bugün, yakın ve uzak coğrafyamızı kana bulayan emperyalistler, uygulamaya koydukları bu sömürge planlarının temellerini Sevr’de attılar. Bir şey söylediler; ‘ileriki yıllarda Osmanlı’nın eski topraklarını geri almaya (irredentist) kalkmayacağınıza yemin etmelisiniz.’ diyerek daha o gün kafalara ipotek koyuyorlardı. Ne var ki, o günkü olayların içerdeki figürleri zaten bu işlere çoktan teşne olmuşlardı.

Böyle bir kafa yapısıyla yapılmış tarih, ideolojiden başka bir şey sayılır mı? Böyle bir tarihten beslenen nesil de sorunlu nesil olmaya devem edecektir. Ne acıdır ki, bugünkü nesil böyle çakma bir tarihin çocuklarıdır.

Türkiye’nin, kendi gönül coğrafyasına ilişkin politikalarını etkisizleştirmeye çalışanlar, oradaki insanlara yapılan yardımları dünyaya jurnalleyenler, nasıl bir tarihin çocukları olduğunu ortaya koyuyorlar değil mi?    

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.