SON DAKİKA
Hava Durumu

Cindoruk’a ilk soruyu Şeriat soracak!

Yazının Giriş Tarihi: 14.12.2022 04:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.12.2022 04:36

Öteden beri; Türkiye’de bir ‘aydın sapması’ olduğundan söz edilir. Aslında bu batılılaşmanın trajik bir yüzünü ifade etmesi bakımından anlamlıdır. Kendi ülkesinin değerlerine, medeniyetine, inançlarına, tarihine, kültürüne hatta kendi insanına yabancılaşan, daha da ilerisi düşmanlık eden aydınlar, Türkiye dışında başka ülkede olmadığına eminim. Ülkemizi işgale kalkan batılı emperyalistler karşısında pes eden bu entelijansiye, bu yenilginin karşısında, onlara benzememiz gerektiğini ve bunun medeniyet olduğunu söyleyip durdular. Düşmanına aşık bu kitle, ülkeyi düşmanların kucağına atmayı; onların yaşam biçimini, hukukunu, ahlakını, her türlü ahlaksızlığını almayı modernlik olarak savundular, savunmaya da devam ediyorlar.

Siyasetçiler onlardan aşağı kalır mı? Yıllardan beri milletin tepesinde boza pişiren siyasetçiler, ülkeyi bir adım ileri götürmek yerine, emperyalistlerin köleliğini yapmayı bir siyaset ve ülke yönetimi zannettiler. Sözünü ettiğimiz bu siyasetçilerin kaç tanesini bu toplum hatırlıyor ya da hatırlamak istiyor. Ülkeye yaptıkları kötülüklerin dışında, yaşayanlar da buna dahil edilirse, kaç siyasetçinin unutulmaz eserini hatırında tutmak istiyor?

Bazı siyasetçiler var ki, kendilerini hatırlatmak için, eski alışkanlıklarıyla milletin damarına basmayı, hala siyasi rol çalma olarak görüyorlar.

Sözü Cindoruk’a getirmek istiyorum. Bir ayağı çukurda hala Allah’la savaşa kalkışıyor. Adam 89 yaşında, bir ayağının çukurda olduğunun farkında bile olmadan, küçümseyerek; Ak Parti’nin Anayasa teklifini, ‘Yürürlükteki anayasa yerine şeri anayasa isteniyor. Bu seçimi yine şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer” şeklinde açıklama yapıyor. Seçimler yaklaşıyor ya belli ki bir yerlere mesaj gönderiyor.

Geçmişte Erbakan’a yaptıklarını şimdi aynı fosil kafa Erdoğan’a yapmaya kalkıyor. Toplumun kendisini adam yerine koymayacağını bildiği için, Erdoğan düşmanlığında birleştikleri Sözcü ve Cumhuriyet çevrelerinde açıklama yaparak, acaba buradan bir ekmek çıkar mı çabası içine girdiği anlaşılıyor. Eğer cumhurbaşkanlığı adaylığı için yalanıyorsa, bu ülkenin değerlerine bağlı ezici bir seçmen kitlesini karşısına almak da ne oluyor. Hem şeriat dediğin; yarın öldüğün zaman musalla taşına geldiğinde, karşılaşacağın gerçek değil mi? 

Yürürlükte olan Anayasa’ya topu topuna iki madde eklenmek isteniyor. Teklifte hukuki gerekçeler uzun uzun izah edilmiş, onları geçiyorum. Yapılmak istenen, Anayasa’nın 24’üncü maddesine; “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz”

“Hiçbir kadının dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir.” Teklifle anayasanın 41’inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları’ şeklinde değiştirilirken; söz konusu madenin birinci fıkrasına “evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” ifadesi eklenecek.

Bu maddeler, aynı şekilde meclisten geçer mi? Onu bekleyip göreceğiz. Ancak benim vurgulamak istediğim nokta, devletin tepe noktalarında görev yapmış bu eskimiş siyasetçinin, kadın haklarının ve Türk Aile yapısının korunmasına ilişkin düzenlemeye, bu düzenlemenin, sadece siyasetçilerin politik çıkarlarına bırakılmayacak kadar önemli olduğunu bu adam bilmiyor mu? LGBT’ye destek verme adına, bir siyasetçinin bu değişikliğe karşı çıkması ve ‘Şeriat gelecek’ diye istismar etmesinin anlamı nedir?

Ömrünün sonunda başörtülü kızlarımızı Suudi Arabistan’a gönderen, ağababası Demirel’den farkının olmadığını da böylece ortaya koymuş oluyor. İnsan haklarını ve Aile kurumunu korumak devletin asli görevi değil mi. Üstelik bir hukukçu olarak bunu bilmemesi mümkün değil. Batının sapıklıklarını savunmaktan yorulmadınız mı?

Yıllarca bu milletin omuzlarında yük olan bu siyasetçiler, kimdir necidir, hangi millete, hangi medeniyete mensup olduğu sorusunu sormak, bu milletin en tabii milletin hakkıdır.

Kabre konulduğu zaman Cindoruk’a il soruyu Şeriat soracak: Men Rabbuk? Ve men Nebüyyük, ve mâ Dînük? İster inansın ister inanmasın!...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.