SON DAKİKA
Hava Durumu

Coğrafya Terör ilişkisi…

Yazının Giriş Tarihi: 16.11.2022 00:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.11.2022 00:34

Coğrafya ile terör arasında ilişki var mı derseniz, son bir buçuk asır içinde bizim coğrafyamızda meydana gelen tedhiş olayları üzerinde ciddi olarak düşündüğünüzde, bu soruya, hiç zorlanmadan evet cevabı verebilirsiniz. Osmanlının son yıllarında, devletin başını ağrıtan en büyük belanın terör olduğunu, biraz okur yazar olanlar hatırlayacaklardır. Kendi hinterlandında sürekli savaşmak zorunda kalan Osmanlı devletini, terörle vurduklarını, yakın tarihin yazılı metinleri kayıt altına almıştır. Zamanın şartları içerisinde, her türlü terör eylemlerine müsait olan Balkan coğrafyası, terör eylemlerinin üssü olmuş, Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra da bu teröristler üzerinden, Batılı emperyalistler eliyle kurulan devletçikler ya Marksist blokta ya da batılı emperyalistlerin sömürü sahası olan Batı blokunda yer almak zorunda bırakılmışlardır. Bir asra yakın zaman içerisinde, her iki blokta yer alan devletler sefalet içerisinde yaşadıklarını, bugün hayatta olanlar iyi hatırlarlar. 

Balkan coğrafyası, Osmanlı’yı yıkmak için Batılı emperyalistlerin terör sahası yapılırken, Ortadoğu coğrafyası, İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin, bölgenin enerji kaynaklarına çökmek için terör alanı seçilmiştir. Ne yazık ki her iki coğrafyadaki terör olaylarının en büyük destekçisi, devlete muhalefet edeceğim diye, bilerek veya bilmeyerek destek veren yerli unsurlar olmuştur. Daha da acısı bu yerli muhalefet unsurlarının arkasında da Irkçı emperyalist unsurlarının olduğunu görüyoruz. Sultan Abdülhamit’ten kurtulacağım diye terör odaklarıyla birlikte hareket eden bu yerli unsurlar, Yahudi ve azınlık teröristlerin emellerine hizmet ettiklerini çok sonraları öğrenecekler ama artık iş işten geçmiştir. Abdülhamit’i tahttan indirdiler, üstelik Yahudi ve Ermeni teröristlerden oluşan bir komite marifetiyle, hal fetvasını okutan bu yerli muhalefetin pişmanlığı pek de işe yaramaz.

Aynı durum Ortadoğu coğrafyası için de geçerli demiştik. Özellikle Arap devletleri içerisinde bağımsız olan kendi kaynaklarını sadece kendi insanı için kullanabilen devletlerin olmayışı bu gerçeği doğrulamaktadır.

Balkanlarda, Osmanlıdan sonra kurulan, sonrada Komünist blok içinde uzun süre kalan devletler, komünist blok yıkıldıktan sonra küçücük parçalara bölündüler, yine emperyalistlerin sömürü alanına dönüştürüldüler.

Bütün Balkanları gezdiğinizde, Dağılan Yugoslavya toprakları üzerine kurulan; Sırbistan, Hırvatistan, Kosova, Arnavutluk, Karadağ, Makedonya ve Bosna Hersek devletleri, tıpkı geçmişte olduğu her an ısınmaya hazır bir coğrafya görünümünde.

Terörizmden söz ediyoruz ya Balkanların Osmanlıdan koparılışı da terörizmle olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Bulgar, Makedon, Arnavut çetelerle, bizim içimizdeki Abdülhamid’e kafa tutan yerli teröristler, Balkanlarda üslenerek, Balkanların, Osmanlının elinden çıkmasını hızlandırmışlardır. Ondan sonra da Balkanlarda yaşayan insanlar rahat yüzü görmemişlerdir. Tüm balkanları gezdiğinizde insanlarla konuşmanızda bu sözü sıklıkla duyarsınız. Ancak faydası da yok tabi.  Bu vesile ile Balkanlarla ilgili notlarımı sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağımı ifade etmiş olalım.

Balkan Teröristleri /Çeteleri/ ile terör örgütü kuran o günkü zihniyet, aynı terörizmi Türkiye’nin güneyinde, yıllar yılı estirdiler. O gün Balkanlardaki etnisite terörize edildiği gibi son kırk elli yılar boyunca Kürtler terörize edildi.  

İslam coğrafyasında, emperyalist teröristlerle, muhalefet adına iş tutanlar, güneyimizdeki enerji kaynakları üzerinde oyun oynadıklarını anlayamadılar. Misak-ı Milli dediler, Misak-ı Millinin içinde yer alan petrol yataklarına, emperyalist batılılar tarafından el konulduğunun farkına bile varmadılar.

Bugün yaşadığımız terör olayları, sözünü ettiğimiz dönemlerde, yerli muhaliflerin desteği ile oluşturulan terör odaklarının marifeti olduğunu, bu günkü muhalefet de göremiyor ya da görmek istemiyor. 

Güneyimizde kurulan ve açıktan beslenen terör guruplarının hedefi, geçmişteki terör odaklarının hedefleriyle örtüştüğünü görmüyorlarsa, böyle bir muhalefeti yerli, milli ve iyi niyetli olduğunu söylemek zaten mümkün değil.

Nasıl ki Balkan coğrafyasında etnisite üzerinden terörü besleyen oluşumları destekledilerse, bugün de aynı durum söz konusu olduğunu, muhalefet dışında herkes biliyor.

Kemalist entelijansiye, toplumu homojenize edeceğiz ayaklarıyla, Ümmet-Millet kavramlarını ifsad ettiler. Türkiye vatandaşlarını parçalara ayırdılar. Sonrada bunlara azınlık diyerek yok saydılar.

Yıllarca Kürtleri yok sayan bu entelijansiye, bu tutumlarıyla; bu ülkeye inançları, kültürleri vatan sevgisiyle bağlı olan Kürtleri ötekileştirme siyaset izlediler. Bu tutumlarıyla, Kürtleri, bölgemizde tarihi emelleri olan emperyalistlerin kucağına ittiler.

Bütün bu hengâme içerisinde, tıpkı dünkü muhalefet gibi, ‘kavgamızı sonra yaparız’ diyerek Erdoğan’ı indirme adına bütün terör odaklarıyla iş tutmaktan geri durmuyorlar. Eğer Muhalefet milli bir muhalefet olsaydı, ülkemizin bu asrını da çalmak isteyen emperyalistlere prim vermeden teröre karşı tek yumruk olurlar, bir milli güvenlik meselesi haline gelmezlerdi.

Maksat Erdoğan’ı indirmek gibi görünse de asıl mesele, kendi yüzyılını kurmanın hemen başında olan Türkiye’nin, bu yüzyılını da heba etme çabaları olduğunu görmeyecek kadar basiret yoksunu bir muhalefetten bahsediyoruz.

Bir kısım Kürtleri, beraberinde, bölgedeki Yahudi ve Ermeni unsurları maşa olarak kullanan, emperyalistlerin, bloke ettikleri bölgenin tüm enerji kaynaklarını ellerinde tutabilmeleri için terörü beslediklerini göremeyecek kadar bu ülkeye yabancı bir muhalefetin, iş başına geldikleri zaman, ülke için ne yapacaklarını siz düşünün.

Muhalefet ’in, Erdoğan ’sız bir Türkiye’nin tekrar paranteze alınacağını bilmemeleri mümkün mü?

Bunu öğrenmeleri için Muhalefeti Balkan turuna çıkarmak yeter mi, ondan da emin değilim

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.