SON DAKİKA
Hava Durumu

Depremin Ahlâkî Penceresi

Yazının Giriş Tarihi: 22.02.2023 11:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.02.2023 11:35

 ‘Allah kullarına zulmetmez, insan kendisine kendisi zulmeder.’

Yüzyılların en büyük depremini yaşadık. Çok canımız yandı, çok canımız telef oldu. Yaşadığımız bu depremin şiddetinin, ne kadar büyük olduğunu, uzman kişilerin ağızlarından dinledik. Bununla beraber depremle ilgili teknik bilgileri, işin uzmanlarına bırakarak, ben deprem olayının biraz arka planına, depremin ortaya çıkardığı bazı önemli toplumsal probleme dikkatinizi çekmeye çalışacağım. 

Depremin, ne kadar şiddetli olduğunu, olacağını Kur’an- Kerim’in çok sayıda ayetlerinden de okuyabiliyoruz. Müstakil bir surede de, depremin en şiddetli sahneleri anlatılırken, yaşadığımız depremin nasıl olduğu konusunda bize net bir fikir vermektedir. ‘Yerküre kendine has sarsıntıyla sallandığı, toprak ağırlığını dışarı çıkardığı ve insan “Ne oluyor buna!” dediği vakit, işte o gün (yer) Rabbinin ona bildirmesiyle bütün haberlerini ona anlatır. (Zilzal, 99/1-5) ayetleri, kıyamet sahnesi olarak anlatılır ama günümüz insanına da depremin şiddeti konusunda uyarıda bulunmaktadır. Özellikle aynı surenin 6. Ayeti tam da söylemek istediğimi ifade etmektedir. “O gün insanlar, amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler” (Zilzal 99/6)

Deprem; yol açtığı yıkım, korku, panik, çaresizlik ve şiddetiyle kıyamete de benzetilmiştir. Bu benzetmenin yapılmasında Kur’ân’da kıyamet anını ifade eden yer sarsıntısı, içinde olanları dışarı atması, şiddeti ve korkusu etkili olmuştur. Nitekim yaşadığımız bu depremde, insanların uykudan gürültü, uğultu ve sarsıntı ile uyandığını ifade ederek yaşadıklarından hareketle “acaba kıyamet mi kopuyor” diye düşündüklerinde şüphe yoktur. 

Öte yandan; Kur’ân’da evrenin ve ona bağlı tamamlayıcı parçaların bir ölçüye göre yaratıldığı, her şeyin ilminin Allah katında olduğu, göklerde ve yerde gerçekleşen hiçbir şeyin tesadüfe bağlı olmadığı açıkça belirtilir: “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında taneyi de bilir. Hiçbir yaş, hiçbir kuru yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.” (En’âm, 6/59.) Âyette gaybın hazinelerinin Allah katında olduğu söylenmekle, gizli kalan şeyleri, yalnız Allah’ın bildiği ifade edilmektedir. Buna bağlı olarak insan var olan her şeyin, bir ölçü ve hesapla meydana geldiğini akılda tutması gerektiği gerçeğini de göstermiştir. 

Aslında insanını karşılaştığı her şey, başına gelen her olay yine insanının kendi eliyle kendisine yaptıkları nedeniyle olduğunu iyi anlamak gerekir. Şu ayetler, gayet açık bir şekilde bize bu konuyu açıklamıyor mu?                                     

"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar." (Şura 42/30)

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıktı (düzen bozuldu), ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (Rûm, 30/41)

Bu ve benzeri ayetlerden anlaşılan ‘insanının başına gelen her musibetin, insanın kendi yaptığı kötülüklerin ya da iyiliklerin, kendisine döndüğü gerçeğini ifade etmektedir. Eğer insan; Sünnetullah’a (Evrendeki işleyiş için Allah’ın koyduğu kurallar) uygun davranmaz, tabiata, eşyaya, varlık alemine kötülük yapacak olursa, sonunda buradan doğacak zarar yine insanın kendisine döneceğini de hep beraber gördük ve göreceğiz. 

Yaşadığımız olaylar, insanoğlunun korkunç ahlakî zaafını da açığa çıkarmış olmaktadır. Teknik bilgi ne diyor: Deprem bölgesinde, yapacağınız binaları şu şu teknik ölçülere göre yapmazsanız, sonuçta ortaya ciddi zararlar çıkar. Öyleyse bu ölçülere göre yapacaksın. Oysa durum hiç böyle değil. Ortada teknik şartnameler var, şu kadar ve şu ölçüde demir kullanacaksın, şu evsafta beton kullanacaksın deniyor, ancak binayı yapan müteahhit, bu malzemelerden ne kadar çalarsa bunu, kârhânesine yazarsa, kötü sonuç kaçınılmaz olur. Üstelik ‘depreme dayanıklı’ olduğunu, insanların gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Bunun sonunda ortaya çıkan afet, insanın, kendi eliyle kendisine yaptığı bir kötülük değil mi? Bir de arkasından, ne yapalım bunu Allah yaptı diyerek Allah’a iftira ediyor. Evet her şey Allah’tan gelir. Ama Allah, önce senin, Sünnetullah’a göre hareket etmeni emrettiğini öğreneceksin. Tabii ki, bütün tedbirlere rağmen, Allah’tan gelecek felaketi de, birileri inanmasa da bir mümin bunu imtihan olarak değerlendirir. 

Yine, depremin ortaya çıkardığı tiksindirici ahlakî zaaflarımız, bizleri aynı musibetlerle karşı karşıya bırakırsa bunu sorumlusu, tabi ki, insanın kendisi olacaktır. 

Sırf para kazanmak için, işi kuralına göre yapmayan, işinde sahtekarlık yapanlar, bunun karşılığını görmesi kaçınılmaz değil mi? Felaket anında, insanların ihtiyacı olan ürünleri, birkaç misli fiyata satmak, insanların mağduriyeti üzerinden rant elde etmeye çalışmak, insanların ihtiyacı olan malzemeleri stok etmeye çalışmak, mağduriyetler üzerinden siyaset devşirmeye çalışmak, ahlaksızlık değil mi? Buradan çıkacak musibetlerin sebebi yine insanın kendi eliyle kendisine yaptığı kötülükten başka ne olabilir?  Başımıza gelen her şey Allah’tan geliyor ama Allah da kullarına, özünde, sözünde, işinde, ticaretinde, esnaflığında dürüst olacak, haramı helali gözeteceksin demiyor mu? 

Şunu da akılda tutuyoruz; yaptığımız işleri, bilimin aklın ışığı altında, şartları yerine getirerek yaptığımız halde bir felaketle karşı karşıya kalırsak, bütün işlerde olduğu bu işin de Allah’tan geldiğini kabul etmekten başka ne yapılabilir ki? 

Allah’la, kitapla, haram ve helal ile ilgisi olmayanları kenara bırakıyorum; hem Müslümanım diyeceksin, ticaretinde, sanatında, işinde, dostluk ilişkilerinde, toplum hizmetinde sahtekarlık yapacaksan, o zaman geriye dönüp bir bakman gerekmez mi? 

Velhasıl, takdiri değiştiremeyiz ama insan, kendi eliyle kendisine kötülük yapıyorsa durup biraz düşünmesi gerekecektir. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.