SON DAKİKA
Hava Durumu

Sapıklık Özgürlük Değildir

Yazının Giriş Tarihi: 21.09.2022 00:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.09.2022 00:44

Özgürlükle sapıklık/sapkınlık/ arasındaki ince çizgiyi anlamıyor görünenler, sadece kendilerine değil aynı zamanda, insanlığa ve yeni nesillere de çağın en büyük kötülüğünü yapıyorlar. Oysa özgürlük; ‘başıboşluk değil, tam tersine ruhun disipline kavuşması sonucunda elde edilen varoluş yüceliği’ olması gerekiyordu. Bu çevrelerin özgürlük anlayışı aksine kendilerinin ontolojik problemine dönüşmüş durumda.

Cinsel sapıklığı normalleştiren, bu sapık çevreler, erkekle erkeğin, kadınla kadının ilişkide bulunmasının normal bir iş olduğunu, bunun bir özgürlük meselesi olduğunu, anlatıyorlar. Oysa sapıklıkla özgürlüğü aynı kabul etmenin, sapıklığın başka bir şekli olduğunu da bilmezlikten geliyorlar. Sırf çağdaş ve modern görünmek ve bir takım kirli odakların sözcülüğüne soyunma adına, bu tip sapıklıklara prim veren çevreler; bir gün kendi oğullarını, başka bir erkekle, kızlarını başka bir kızla aynı yatakta gördüklerinde, ses çıkarmayıp bunun bir özgürlük meselesi olduğunu söyleyeceklerse, bu da sapıklığın bir başka boyutu olduğunu gösterir.

Bu tür cinsel sapıklığın, yani bilinen adıyla LGBT’ciliğin, birkaç boyutunun olduğunu biliyoruz. Özellikle son yıllarda ülkemizde kasıtlı olarak tekrar gündeme taşınarak, genç nesilleri özendirici bir takım faaliyetlerin yapılmasının arkasında kirli odakların olduğunda hiç kuşku yok. LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel) kavramıyla ifade edilen eşcinsellik sapıklığının, uluslararası, sosyolojik ve dini boyutları vardır. Her üç İlahi dinde de (İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik) eşcinsellik de haram olarak kabul edilmiş, sapıklık olarak nitelemiş ve yasaklanmıştır. Gerek Kur’an-ı Kerim gerekse İncil ve Tevrat’ta, olay tarihi arka planıyla birlikte anlatılır. Geçmişte bu sapıklığı yapan kavimler çeşitli şekillerde cezalandırıldığı ve yok edildiği anlatılır. Dinlerin bu konudaki görüşlerini bir başka yazıda ele alacağımızı ifade ederek, son yaşanan olaylara dönelim.

Geçtiğimiz haftalarda LGBT’liler yürüyüş yaptılar. Bu yürüyüşü yapanların arkasında yerli ve yabancı çevrelerin olması, olayı bir hak aramaktan öte, aile yapımıza dönük bir saldırı niteliği taşımaktadır.  İşin en garip olanı ise, İstanbul gibi bir şehrin Belediye Başkanı ve Ana Muhalefet partisinin başkanı, kendilerine buradan rol çıkarmalarıdır. Oysa ‘Onaltı milyonun başkanıyım’ diyen İmamoğlu’nun Başkanlığını yaptığı şehrin insanının kaçı bu sapık gösteriye destek verdiğini hiç hesaba katmıyor.

Sessiz ve derinden marifetle bu olayı izleyen Anadolu insanının, ruhlarında biriken infialden haberleri bile yok. Gerekçesi ne olursa olsun, bu sapkın kesimi meşrulaştırmaya çalışan bu tiplerin, bu topraklara hiçbir zaman ait olmadıklarını ve olamayacaklarını açıkça göstermiş oldular.

Kendi ailesine ve çocuklarına sahip çıkmak isteyen insanımız da harekete geçerek Pazar günü Saraçhane meydanında, bu sapıklığa karşı olduklarını dünyaya duyurdular. Türkiye’deki birtakım çevrelerin, Müslümanların sessizliği ve ağırbaşlılığını farklı yorumlayarak, sanki bu ülkede kendilerinden başka kimse yokmuş gibi cesaretlenmeleri, bu mitingle cevaplarını almış oldular.

    Aileyi ve nesli ifsad eden LGBT sapkınlığına ‘dur’ demek için Saraçhane’de buluşan on binlerce kişi, “Aileni ve neslini koru!” pankartları eşliğinde sapkın dayatmaları protesto etti. Mitingde konuşan aile STK’ları, aktivistler ve yazarlar “LGBT sapkınlığına geçit vermeyeceklerini” vurguladı.

Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu öncülüğünde düzenlenen Büyük Aile Yürüyüşü 150’ye yakın STK ve on binlerce vatandaşın katılımı ile İstanbul Fatih’teki Saraçhane Parkı’nda düzenlendi. “Aile ve neslimizi tahrip planlarına sessiz kalma-çocuklarımızı korumak için yürüyoruz” sloganıyla başlayan eylemde, “Onur yürüyüşü öyle değil böyle olur”, “Anne, baba, evlat hep birlikte mutlu yarınlara”, “Torunlarının yaşam hakkını almaya çalışanlara dur de”, “Aileye savaş açanlara geçit vermeyeceğiz”, “İnsanlık ve çocuklar için LGBT-İ dayatmasına dur de”, “Cinsiyetsiz toplum projesine dur de”, “Aile hedefte başını çevirme”, “LGBT-İ kirli elini çocuklarımızın üzerinden çek” yazılı pankartlar taşındı. Bu pankartlar, asıl amacı özetler mahiyetteydi.

Mitingde önemli bir noktaya da dikkat çekildiğini görüyoruz. Kimileri duygusallık dese de özellikle Müslüman aile yapısını bozmak için içerdeki ve dışardaki çevrelerin bu sapıklığa destek vermesi, işin içinde küresel bir oyunun olduğuna vurgu yapılması oldukça önemliydi. 

     Sanatçıların, siyasetçilerin, yazar ve akademisyenlerin destek vermesi, eyleme ayrı anlam kattığı muhakkak. Yürüyüşe katılan oyuncu Bahadır Yenişehirlioğlu, “Ailenin kutsallığına vurgu yapıyor. Çocuklarımızın bizim için çok önemli olduğunun altını çizmek istiyoruz, diyor. Aileyi kaybetmek istemiyoruz. Geleneklerimizi kaybetmek istemiyoruz. Küresel bir dayatmaya hayır diyoruz. Tek amacımız aileyi korumak olduğunu söylüyor. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Meltem Ayvalı, “LGBTİ dayatmasını topraklarımızdan kovacağız” demesi önemliydi. Beyazıt Meydanı’na yürüdü. Etkinliğe, Prof. Dr. Sefa Saygılı, yazar Tuğrul Salman ile sunucu-yazar Abdurrahman Uzun ve eski mankenlerden Tuğçe Kazaz da destek vermesi kayda değer bir noktaydı.

    Konunun dini, sosyolojik ve uluslararası boyutlarını başka bölümlerde paylaşmak üzere şimdilik bu kadarla yetinmiş olalım.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.