SON DAKİKA
Hava Durumu

Siyaset Hırsızları, Enkazlardan Muhalefet Yağmalıyor

Yazının Giriş Tarihi: 15.02.2023 09:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.02.2023 09:55

Arif Nihat Asya, ‘Ebu Cehiller kıtalar dolaşıyor’ diyor ya, tam da bu günleri tavsif ediyor sanki. Belki Ebu Cehil öldü ama Ebu Cehil ruhlu insanlar, Ebu Cehil kafalılar, insanların acıları üzerinden siyaset yapmaya, deprem çığlıklarından muhalefet çıkarmaya çalışıyorlar. Ne ahlâk, ne vicdan, ne insanlık, ne de acıma duygusu kalmış, sanki.  

Deprem bölgesinde, binlerce canımız gitmiş, bunun acısını yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz. Bir yandan da, gözümüz kulağımız, enkaz altından, yeni bir can daha çıkar mı beklentisi içindeyiz. Ne var ki birileri, bu acılar sanki hiç yaşanmıyor gibi, bütün ahlâkî ve insanî duygulardan soyunmuş gibi, bu acılar üzerinden siyaset yapmaya, muhalefet devşirmeye çalışıyorlar. Böyle büyük acıların yaşandığı bir dönemde, bütün milletimizin, topyekûn seferber olduğunu göremeyecek kadar körleşmişler, insanların acıları üzerinden, her türlü manipülasyonları ve yaptıkları ahlâksızlıklarının, ne kadar iç acıtıcı olduğunun farkında bile değiller. Bu tipler hangi ülkenin vatandaşı, bunlarının milliyetleri nedir’ diye insanın aklından geçmiyor da değil. 

Depremin ilk gününden itibaren; hükümet yetkilileri, halkla bütünleşerek depremzedelerin yanında yer alırken, depremin yönetilmediğinden söz eden eblehler, yıkılan ve yanan binalarda, belgeleri yakmak için yangın çıkarıldığını söyleyecek kadar alçalan gazeteci müsveddeleri, deprem dolayısıyla seçimlerin ertelenemeyeceğini dile getiren, siyaset hırsızı çukur adamları, hep beraber acıyla izliyoruz. Acılar üzerinden, gezi güzellemesi yapan kirli adamların varlığından haberdar oluyoruz. 

Bu günkü muhalif kesimlerin, muhalefet etmesine sözümüz yok. Ancak, muhalefet edeceğim diye binlerce insanın yaptığı çalışmaları görmezlikten gelerek, siyaset hırsızlığı yapmak, deprem üzerinden siyaset yağmacılığı yapmak, olsa olsa vatan hainliğinden başka bir şey olamaz. Şu depremin acılarını bir saralım ondan sonra istediğiniz kadar muhalefet yapın. Buna sözümüz yok. Ne var ki, bugün muhalefet edeceğim diyen tarafların, adeta emperyalizme davetiye çıkaran müstemlekeci kafalardan bir farkları olmadığını ortaya koymaları, anlamlı değil mi? Bundan da öte, insanımızın böyle bir felaket karşısında yek vücut olarak gösterdiği dayanışma tam anlamıyla ruh kimyalarını bozmuş, çılgına çevirmiş gibi. Çünkü depremden kriz bekleyen, bu krizden iktidar devşirme sevdalısı, ne idiğü belirsiz insanların olduğunun farkına vardık. 

Oysa; bugün karşı karşıya kaldığımız ve yıkıcılığı bir savaşa eşdeğer bir felakette, yardım kuruluşlarının, acil yardım ve arama kurtarma uzmanlarının bile bizzat zarar gördüğünü hesaba katmıyorlar. Gün, muhalefet yapma günü değil, toplumun birliğini ve dirliğini ayakta tutmak, felaketzedelerin ve yakınlarının ruh ve akıl sağlığını korumak, felaketten zarar gören insanlara yardım eli uzatma günü değil mi? Böyle zamanlarda, afet bölgesine uzakta bile olsak, kendimizi enkaz altında sayılı nefesini tüketirken bir umut çıkarılmayı bekleyen insanlara uzanan yardım eli, o enkazın başında çaresizce yakınlarının çıkarılmasını bekleyen afetzedelerin omzuna dokunan bir şefkat eli, acısını kaygısını teskin eden bir dost olarak hareket etmemiz gerekmez mi?  

Özellikle sosyal medyayı tetikçi olarak kullanan bir kısım ‘Nebbaş Takımı’ gerçekleri çarpıtmak için hiçbir ahlâkî kaygı gütmeden, haberin doğruluğunu test etmeden, ha bire kitleleri maniple etme gayreti hem kendilerine hem bu ülkeye zarar verdiğinin körlüğünü yaşıyorlar. Hadi işin gerçeğinin farkında olmayan sıradan insanları bir an mazur görelim. Peki, gazetecisinden siyasetçisine, ilim adamından aydın müsveddelerine ne demeli! Sosyal medyada, dehşet veren görsellerin, abartılı ifadelerin insanlarda hızlı bir farkındalık oluşturacağı düşünülse de insani hassasiyetlerin körelmesi, korku ve endişenin yayılması, çaresizliğin kanıksanması gibi toplum açısından çok daha tehlikeli ruhsal yıkımlara sebebiyet vereceğini ya düşünmüyorlar ya da ihanetlerinin izdüşümünü yansıtıyorlar.

Telaşla, doğru adrese iliştirilmemiş, yetkili ve sorumluların haberdar edilmediği rastgele, kopyala-yapıştır usulü yapılan paylaşımların iletişim trafiğini tıkamak ve bilgi kirliliği oluşturmak dışında bir faydası olabilir mi? Bu mükerrer paylaşımlar, her zaman, korkunç dolandırıcılığa yol açmaz mı? Bu tür paylaşımlar, ‘siyasi nebbaşlık’ değil de nedir? 

Hiçbir ahlâkî kural tanımayan, insanlık, mağduriyet, yardım…” diye başlayan hemen hemen her söz dönüp dolaşıp kendi siyasal cephesini övmeye, iktidarı ve depremde canla başlayan kurum ve kuruluşları düşman cephe olarak gören bu tipler, aslında depremzedeleri asla umursamayan tipler olduğu ortada. Hiçbir çözüm önerisi olamayan bu çukur adamların yaptıkları iş; yalan haberleri, sahte görselleri paylaşarak propaganda yapmaktan başka bir şey değil. Kin ve garezle bu paylaşımları yapanlar; deprem sonrasında, insanımız, birlik ve beraberlik göstermeyip, hiçbir yardımda bulunmamış olsaydı, depremzedeleri kendi acılarıyla baş başa bırakmış olsaydı, eminim ki bundan büyük haz duyacak ve ortalığı velveleye vereceklerdi. Anadolu insanının göstermiş olduğu bu dayanışma, bu tiplerin yüreklerine yumruk gibi oturduğuna eminim.

Bu siyaset hırsızlarının yaptıklarına ilişkin çok daha fazla söylenecek söz olduğu muhakkak. Ancak şunu söyleyelim, deprem acıları üzerinden siyasi iktidar rüyası görenler bilmeliler ki bu millet, acılarını görmezlikten gelen talancılara bu fırsatı vermez. 

Birkaç söz de bizim mahalle kaçkınlarına olacak. Onu da gelecek yazıda paylaşılırız inşallah. 

Depremde ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.