SON DAKİKA
Hava Durumu

15 TEMMUZ DİRENİŞİNDEN BUGÜNE

Yazının Giriş Tarihi: 14.07.2021 09:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2021 09:15

Söyleyecek çok şey var. Şehitlere rahmet, gazilere selamet dileyerek başlayalım.

O gece darbeye dur demek için meydanlara çıkan ve sonuçta gazilik şerefine ulaşan, şehitlik makamına yükselen kişilerin ve yakınlarının o tarihten itibaren yaşadıklarının birebir şahidi olarak söylenecek çok şey var ama yalnızca bir iki anekdotla bahsedip şimdilik noktalayacağım.

2017 yılı 15 Temmuz Gazilerinin davet edildiği bir sabah kahvaltısı etkinliğindeyiz.

Ben de kardeşim dolayısıyla davet edildim. Zaten İstanbul’daki gazilerin neredeyse yüzde yetmişiyle bir şekilde kardeş olmuşuz. O yemekte 9-10 yaşlarında dünya tatlısı bir erkek çocuk var. Annesine gazi ne demek, şehit ne demek diye sorup duruyor. O arada mekânın fırın ustası o şirin çocuğa bir jest yazıp uzunca pide şeklinde bir ekmeğe “15 Temmuz gazileri” yazdıktan sonra hadi şimdi yeniden sor diyor.

Misafirlerden biri bu kareyi sosyal mecrada paylaştı. Şimdi çok önemli bir mevkide bulunan bir hanımefendinin o paylaşıma;  “İşte bu paçozluk 15 Temmuzun kıymetini ucuzlattı. Filmi yapılmalı, kitabı yazılmalıydı” yorumunu yaptı.

O gün o hanımefendiyi kastederek yaptığım yorumu şuracığa tekrardan bırakıyorum. “15 Temmuzda vatan diye meydanlara çıkıp uzuvlarını kaybeden bu insanların kimi fırıncı, kimi işsiz, kimi inşaat ustası, kimileri ev hanımıydı. Aralarında profesörler de vardı. Paçoz dediğiniz gazilerin elinden uzuvlarını vermek geldi, şu yüce bakış açınızla filmini de siz yapın”

Nihayet 15 Temmuz’un filmi de yapıldı.

Yapım ve senaryo ekibinde o yüce fikirli Hanımefendiyi göremedim, ancak filmi izleyeceklerden en azından biri o gün paçoz dediği benim gazi kardeşim.

O gece klimalı evinden ayrılmamış, internetten uçuş kontrol eden, eyvah kendimi çok mu Erdoğan taraftarı gibi gösterdim diye bilumum yerlerinden kurdeşen döken adamlarla sınavımız bitmedi. En azından benim bitmedi.

Süs havuzundan abdest alarak şehadete koşan insanların hakkı üzerimizde. O süs havuzunda şampanya patlattıranlardan beriyim…

 

Geçen Haftaki Yazıdan Devam

Geçen hafta Suriye Kuzeyindeki “Güvenli Bölge” ziyaretindeki izlenimlerimi anlatıyordum. Bu yazı aslında seyahat dönüşü geçirdiğim rahatsızlık sebebiyle epeyce geç kaldı.

Dedim ya asıl Ensar-Muhacir uygulamasını Gaziantep’te gördük.

Belediye Başkanı Fatma Şahin, Vali Davut Gül, AFAD, TSK ve de tüm STK’lar ki, aralarında Bülbülzade Vakfı ve BEKAM’a özel ve uzunca yer vermek ya da bir canlı yayında uzun uzun anlatmak lazım.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şefkatli eli orada. Fatma Şahin Hanım inanılmaz işlere imza atıyor. Kendisiyle heyet olarak yaptığımız görüşmede faaliyetlerinin duyurulmamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Duyurdukları faaliyetlerin ise medyada polemikler kadar konuşulmamasından da mustarip. Şimdi yazıdan Fatma Şahin hanıma hem bir selam iletelim hem de faaliyetlerine ses olmaya talip olduğumuzu belirtelim.

Son olarak Güvenli bölgede İyilik Kütüphaneleri desteğinizi bekliyor.

 

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.