SON DAKİKA
Hava Durumu

İtirazım Var!

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2022 00:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.07.2022 12:51

15 Temmuz 2016'da Yalova'dan darbeye (İşgal girişimine) destek vermek için otobüslerle yola çıkarılan harbiyeli öğrencilerden büyük bir kısmı Yargıtay 3. Dairesinin hükmü bozma kararıyla tahliye edildi.

En başta kendi fikrimi ve hislerimi aktarayım.

Bu kararla  FETÖ Terör Örgütüne, Yargıtay eliyle can suyu verilmiştir. Yargıdaki vesayetin bitmediği netleşmiştir.

Yargıda FETÖ’cü ‘klik’ hala çok etkindir.

Bunlar benim serinkanlı düşünerek yaptığım çıkarımlar.

Bir de canımı çok acıtan ölüm sessizliği ve tepkisizlik var. 

Medyada bir kaç kalem dışında herkes sus-pus.

Siyaset, hükümet ve Adalet Bakanlığı da sessiz.

Konuya yüksek sesle tepki verenlere de "aman Yargıtay’ı yıpratmayalım" yollu üstü kapalı uyarılar gönderiliyor.

Lafı hiç dolandırmayacağım

Benim yargı sistemine inancım kalmadı.

Verdikleri kararlarda "Türk milleti adına" diye başlayan Yargıtay 3. Dairesinin FETÖ’cü Harbiyelilerin tahliyesine sebep olan bozma kararında milletin bir ferdi olarak millet adına lafzını geçirmesine İTİRAZIM VAR...

Yalova'da her biri tek tek FETÖ’cü rütbelilerce seçilerek otobüslere bindirilen, yanlarına cephane ve silahları verilen FETÖ’nün kıymetlisi harbiyelileri tahliye eden karar, benim adıma alınmış olamaz.

Osmangazi Köprüsü'nü geçtikten sonra defalarca, "Bu yaptığınız hukuksuz bir darbe girişimidir" diyen sivil halka ve polislere bazıları yakın mesafeden ateş eden rütbeli FETÖ’cüleri o öğrenciler hiç görmemiş!

Cep telefonları yanlarında yokmuş hepsi de cenin pozisyonunda beklemiş. Buna dayanarak kararı bozan Yargıtay 3. Dairesi üyelerinin tamamına milletin bir ferdi olarak “el insaf, “el izan” diyorum.

Diyecek çok şey var elbette.

Bu kararın anayasa ve kanun maddelerine, delillerin değerlendirilmesine vs vs uzun uzun izah eden ve bir şekilde “Yargıtay 3” haklı demeye getiren herkese de “el insaf” diyorum.

Yargıtay 3’ün bu kararı bir kırılma noktasıdır.

Siyaset ve medyanın sessizliği manidardır.

16 Temmuz sabahı vatandaşın derdest edip, "buyrun yargılayın " diye devlete teslim ettiği darbeciler için vatandaşın beklediği adalet yerine getirilmemiş, milletin adalet duygusu bir kez daha örselenmiştir.

Eski Adalet Bakanı Abdulhamid Gül'ün “tek tip kıyafet” konusunda yaşattığı hayal kırıklığını unutmadık.

15 Temmuz davalarında şehit yakınları ve gazilerin nasıl yalnız bırakıldığını da. FETÖ’cü darbeci avukatlarının duruşmaya katılan gazilere hakaretlerini üstüne de davacı olmalarını unutmadık.

Bunları her gün hatırlatmıyor olmamız unuttuğumuza yorulmasın.

15 Temmuz İşgal girişimi sadece o gece itiraz edip sokağa çıkanlara yapılmadı. Tüm Türkiye işgal edilecekti.

Bu gün "aman sürekli 15 Temmuzu konuşmayalım moralimiz bozuluyor" mealinde beyanlar veren "konforlu" ların konforuna itirazım var.

Konu 15 Temmuz’un edebiyatı kısmına gelince ekranlarda kimseye fırsat vermeyen gazeteciler, siyasiler ve diğerleri.

Size fena halde itiraz ediyorum.

Yargıtay 3. Daire’nin hükmü bozma kararının millete yansımaları nasıl olur acaba?

“Millet” derken darbe girişiminde kendini meydanlara atıp darbeye direnen milleti kastediyorum.

Bir daha böyle bir tehdit olursa evimden çıkmam nasılsa darbeciler bir şekilde aklanıyor diyenler olmaz mı?

“Olan benim şehit olan çocuğuma oldu bakın devletin yüksek mahkemesi bile darbecileri kayırıyor” demez mi analar?

Yargıtay 3, kararı milletin adalet duygusunu inciten kararlardan sadece biri ama yüksek mahkeme olması dolayısıyla en önemlisi.

Bu karar millete açıkça parmak sallayan nitelikte.

"Bir daha darbecilere direnecek olursanız ben o darbeciyi her türlü kurtarırım onu da kılıfına uydururum" demek.

Önümüze konulan anayasanın bilmem hangi maddesinin hangi fıkrası vs gibi kılıf uydurmalar sizi bilmem ama beni daha da çok kızdırıyor.

Aslında çok uzun kaleme aldığım yazıyı burada bitiriyorum.

Kırmamak için!!!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.