SON DAKİKA
Hava Durumu

Sizi Tanıyoruz

Yazının Giriş Tarihi: 22.11.2022 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.11.2022 00:00

Siz vaktiyle dedelerimizin, babalarımızın Şehit Menderes’e oy vermesini hazmedemeyen azgın azınlıksınız. Yaşı sekseni aşmış kanaat önderiniz Emre Kongar’ın 1950'de Demokrat Parti’nin iktidar olmasına hala kin kusması, ağzından köpükler saçması bundan. Tam 72 yıldır halkın tercihleri canınızı acıtıyor. 1950 öncesi ‘’buralar hep sizindi’’. Önüne sandık konan vatandaşın tercihi sizi hep mutsuz etti. 1950’den beri vatandaşın iradesine ipotek koymak için her pisliği yaptınız, her yolu denediniz.

AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu 2002 yılından beri de her yolu deniyor azgın azınlık. Muhtıra olmadı, parti kapatma davası tutmadı, gezi terörüyle başaramadılar, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ile de olmadı. Şimdi içerdeki uşaklarıyla el ele top yekun saldırıyorlar.

Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in taa 1960 öncesi sarf ettiği sözler bu gün de aynen geçerliliğini koruyor. Bizdeki muhalefet iktidarı yıkmak için vatanı yıkmayı göze almış durumda. Hükümet barış ve çözüm derken hükümeti terörle işbirliği ile suçlayan adamlar bu gün PKK yı ismini anarak bile lanetlemiyor, kınamıyor. Anlaşılan darbeden ve dış müdahaleden ümidini kesenlerin yeni ümidi terör olayları ile iktidar düşürmek. Biz bu senaryoyu daha önce izledik.

Benim canımı acıtan kafama takılan mesele siyaset dışı aktörler ve kurumların tutumu. Eğer gözümden kaçmışsa peşinen özür diler bu
yazıyı çekerim.

Benim Üniversitede ihtisas yaptığım dönemde Tuncay Özkan öncülüğünde hayata geçirilen "Cumhuriyet Mitingleri"ni hatırladım. Mesele neydi? Görev süresi dolan cumhurbaşkanının yerine seçilecek adayın eşinin örtüsü. Bu günden bakınca ne kadar zırva geliyor değil mi? Oysa o gün neredeyse bütün üniversite rektörleri akademik kadroları ve öğrencileri sahaya sürmüştü. Aynı şekilde o 2008-2009 yıllarındaki şehit cenazeleri için de üniversiteler yürüyüşler başlatmış, "hükümet istifa" nidaları duyulmuştu. Bu ülkede kendine ‘’bilim adamı’’ diyen bir güruh ‘’Ordu Göreve ‘’ pankartları taşımıştı.

Tehlikenin farkında mıydık? "İrtica geliyor" diye böğüren o çok yüksek akademik kadrolar yanılamazdı. Ruhat Mengi o günlerde, "hükümet acil istifa etmeli" içerikli Mustafa Balbay’lı yayınlar yapıyordu. Aynı yüksek rütbeli akademisyenler "çukur hendek" teröründe bir anda PKK'nın barış güvercinlerine dönüştüler, kendilerine "Barış Akademisyenleri" kulpunu taktılar. Vatandaşı şehitler üzerinden hükümete karşı kışkırtmak işe yaramamış tersini denemeye başlamışlardı. Gezi teröründe onları aynı çadıra dolduran Soros ve benzeri organizasyonlar meyvelerini vermişti.

İstiklal Caddesindeki terör saldırısına akademik camiadan ve üniversitelerden gür bir seda ile kınama duymadım. Yapan var ise de gözümden kaçtı. Ancak akademisyen etiketi taşıyan çok sayıda ahlaksızın PYD/PKK'yı aklamak kendini paraladığına şahit oldum. Ota bota duyar kasan pek çok STK’nın, ticari örgütlenmenin ve TÜSİAD’ın şişman kedilerinin de terörü lanetleyen bir açıklamasını duymadım.

Söylenecek çok söz, sövülecek çok omurgasız var. Allah bu memlekete selamet ve huzur nasip etsin. Kimi soydan kimi de zihin akrabalığı nedeniyle asla bizden olmayan azgın azınlık tüm maskelerini indirip açıktan saldırıyor. Ekranlardan, sosyal medyadan ve köşelerinden saldıran bu azgınları tanıyoruz.

Peki sinsice ve sessizce bir köşede kendini unutturduğunu sanan sinsiler? Konuşması ve tepki vermesi gereken günlerde ortadan kaybolanlar?

Sağlıcakla kalın.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.