SON DAKİKA
Hava Durumu

Çocukluk Bazen Cehennemdir

Yazının Giriş Tarihi: 24.11.2022 09:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.11.2022 09:31

Hangi din veya toplum olursa olsun istismarın, şiddetin gerekçesi benzerdir. Din, istismarı kamufle etmek için sığınak olarak kullanıldığında, sapkın eylemler “kutsamak” safsatasıyla sözde ilahi kılıfa uydurulur.

Sosyal hayatı düzene sokmak için bir ödül- ceza mekanizması olan cennet ve cehennem ile insan insana itaat ettirilir. Ahlâksızlığı ifşa etmek ahlâksızlık olarak yaftalanır. Yardım çığlığı dogmaların, normların baskısıyla susturulur. Bağnazlık, suça boyun eğdirir.

Suçlu özgür kalabilirken öğretmeninin, ebeveyninin veya bir başkasının istismarına uğrayan çocuk ömür boyu aynı anının içinde hapsolur.

Bu vesileyle çocukluk denilen cehennemin yakıcılığını anlatan ve izlerken sapkınlığın ve şiddetin sınırlarını zorlayan birkaç filmi paylaşmak isterim.

AURORE. Ebeveyn şiddeti ve bağnazlığın kurbanı olan Aurore Gagnon’nun kısacık ve korkunç işkencelerle geçen yaşamı anlatıldığı filmi izlerken bir yerlerde bir başka çocuğun aynı işkencelere maruz kaldığını düşünmek insanı çıldırtıyor. Ağladığım film sayısı nadirdir, bu onlardan biri.

THE PAINTED BIRD (Boyalı Kuş). 2. Dünya Savaşı sırasında istismar ve işkencelere maruz kalan bir çocuğun gittikçe şiddete kayıtsız kalmasının hikayesininin anlatıldığı filmde Hristiyanlık simgeleriyle dine ve bağnazlığa göndermeler yapılıyor. Filmin sert kurgusu ile, izleyici çaresiz ve kimsesiz bir çocuğun acısı üzerinden zamanlar üstü bir sorgulamaya başlıyor.

THE WHITE RIBBON (Beyaz Bant). 1. Dünya Savaşı öncesinde küçük bir kasabada yaşanan tuhaf olayların anlatıldığı filmde Nazizmin çıkış noktasına göndermeler yapılıyor. Kör teslimiyet, gaddarlık, duygusal ve fiziksel şiddetle büyütülen çocuklar bir nesil sonra milyonlarca insanın katledilmesinden sorumlu olacaktır.

BY THE GRACE OF GOD (Yüzleşme). Çocukluğunda kendisini taciz eden rahibin hâlâ çocuklarla çalıştığını ve kilisenin buna göz yumduğunu öğrenen Alexandre’nin ve aynı tacize maruz kalan arkadaşlarının verdiği hukuk mücadelesinin anlatıldığı filmin konusu gerçek bir hikâyeye dayanıyor. Kilise her zamanki gibi olayı örtbas etmeye çalışıyor.

ILJA 4-EVER. (Daima Lilya). Annesi tarafından terkedilen Lilya aşık olduğu gençle İsviçre’ye doğru yola çıkıyor. Büyük bir tuzağın içinde olduğunun farkında olmayan Lilya’nın, seks kölesi olmaya doğru sürüklenişinin anlatıldığı film, yaşamın acımasız yönünü sert bir gerçeklikle insanın yüzüne çarpıyor.

THE BOYS OF ST.VINCENT. 1970’lerde, Kanada’nın St. Vincent Yetimhanesi’nde rahipler tarafından fiziksel ve cinsel istismara uğramış birçok çocuğun acılarının anlatıldığı film gerçek olaylara dayanıyor. Söz konusu din kurumunun çıkarları olduğunda insan hayatının önemsizliği vurgulandığı filmin Türkçe çevirisi yok ama acının dilini anlamak için çeviriye de ihtiyaç olmuyor.

MEA MAXIMA CULPA: SILENCE IN THE HOUSE OF GOD (Madonna Ağlıyor). Amerika'da yaklaşık 200 kadar çocuğu taciz etmekle suçlanan Peder Lawrence Murphy’nin davasının anlatıldığı belgeselde geçmişten günümüze Katolik Kilisesi’nin pedofili vakaları ele alınıyor.

THE WAR ZONE (Savaş Alanı). Sıradan ve normal görülen bir ailede babanın kızıyla olan ensest ilişkisinin anlatıldığı filmin bazı sahneleri çok sert ve rahatsız edici. Ama bir şeyleri fark edebilmek için ille de rahatsız olmak gerekiyor. Mahremiyetin önemi ve ailedeki bireylerin iletişimine dair mesajların olduğu filmde çarpık ilişkilerin yıkıcı etkisi yer yer tiksindirici bir hâl alıyor.

DELIVER US FROM EVİL (Kutsal Günah). Katolik Kilisesi'nin tarihinde en bilinen tacizcisi Peder Oliver O'Grady’nin dinin otoritesi ve baskısını kullanarak dokuz aylık bebeklerden orta yaşlı kadınlara kadar birçok insana tecavüzü ve istismarının gün yüzüne çıkartıldığı belgeselde kilise mağdurları değil suçluyu korumak üzere bir yol çiziyor. (Kutsanmak adına istismar çok tanıdık.)

HISS DOKHTARHA FARYAD NEMIZANAND (Şşt. Kızlar Bağırmaz). Evleneceği gün bir adam öldüren Şirin’in hikâyesinin anlatıldığı filmde cinayetin sebebinin çocukluğunda yaşadığı tecavüz ve istismar olduğu anlaşılıyor. Suçlu, idama mahkûm edilen Şirin mi yoksa sapık ruhlara fırsat veren sorumsuz ebeveynleri ve bağnaz zihniyet midir?

Bunca çocuğun çığlığının gökyüzünü kapladığı bir dünya hâlâ nasıl dönüyor bilmiyorum. Farkındalığımızın artacağı seyirler olsun.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.