Bana göre sanat eseri toplumsal ve kültürel alt yapıdan beslenen, sanatçının belleğindeki imleçler ve zihinsel imgelemi ile köklenen, duygusal dışavurumu ile vücut bulan, öznel biçimlerin nesnel biçimlere dönüştüğü, estetik, harmonik, ritmik değerler bütünüdür.
Eser ile izleyicinin ruhsal ve zihinsel etkileşimi arasındaki bağın baş aktörü olan sanatçı aynı zamanda kendi “tinsel varlığını” da izleyiciye yansıtmış olur.
Yaratım sürecinde kültürden ve toplumdan kopmayan bir sanatçının eseri izleyicinin kendinden bir şeyler gördüğü aynası olmuştur artık.
Bu yüzleşme izleyicinin belleğindeki imgelemi de değiştirir.
Bu yüzden sanatçı tüm karşıt duruşlarını, toplumsal ve bireysel yüzleşmeyi “öteki” olmadan sergilemeli ve evrensel terazinin kefesini dengede tutmalıdır.
İşte bu yüzden sanat önemlidir ve sanat “şey”lerden öte her şeydir.
Çünkü sanat, evrenin matematiksel şifrelerini estetik dokunuşlarla yansıtma biçimidir.
Çünkü sanat, en agresif duruşların en naif duygulara seslenme biçimidir.
Çünkü sanat, duygusal yüklerin altında ezilen ruhun ütopyasını yüceltme biçimidir.
Bu yüzden sanat çok şeydir.