SON DAKİKA
Hava Durumu

Ayasofya Önünde Tarihe Tanıklık

Yazının Giriş Tarihi: 24.07.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.07.2020 00:00

Bugün 24 Temmuz 2020

Ayasofya esaret zincirlerini kırdı ve artık özgür!

Herkes, hepimiz tarihi bir ana tanıklık etme makamındayız.

Bugüne kadarki mücadeleler/mücahedeler semeresini verdi ve zilletle geçen bir devir kapandı, asalet hadiseye el koydu.

Ayasofya’nın açılması kararının, içeride ve dışarıda bir hayli fazla yansıması oldu.

Gerek müspet, gerek menfi…

Müspet olanları şimdilik geçelim zira bu hususa dair daha çok şey yazıp çizeceğiz inşallah.

Menfi olanlara gelince…

Dış yansımaları, açık söylemek gerekirse anlamakta hiç de zorlanmıyorum.

Gâvur, gâvurluğunu yapacak elbet…

İçerideki yansımalara da şaşırmadım doğrusu.

Gâvur işbirlikçilerinin efendilerinin tepkisinden başka bir yaklaşım serdetmeleri beklenemezdi zaten.

Ben, bu menfi yaklaşımlarından bazılarına içerledim sadece.

Yok, hayır, bu sevinçli ve kutlu günde isim vererek keyfinizi kaçıracak değilim.

Sadece yaklaşıma dikkat çekmekle yetineceğim.

Neymiş efendim, “Ayasofya’nın açılmasını sağlayan Danıştay üyelerine çok teşekkür ederiz!”

Gerçekten mi?

Eğer Ayasofya’nın açılması sizin için bir sürur kaynağı ise bunun asli failine teşekkür nerede?

Diliniz mi aşınırdı sahi?

Bu hadisenin asli failinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu bütün bir dünya biliyor da bir siz mi bundan habersizsiniz?

Ayıp!

Vallahi ayıp, billahi ayıp!

Neyse fazla söz gerek yok.

Tayyip Erdoğan’ın tarih yazdığını tarihin bizzat kendisi not etti zaten.

Siz ikrar etseniz ne yazar etmeseniz ne yazar…

Bazıları da iki arada bir derede gibiydiler.

“Emeği geçen herkese teşekkür” ediyorlardı, mahcup bir ifadeyle…

Ne diyelim, Allah ıslah eylesin…

Evet, bütün bunları geçiyoruz bir kalem ve Ayasofya’nın önünde başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere bu kutlu hadiseye müdahil olan bütün kıymetli şahsiyetlere selam duruyoruz!

Allah, hepsinden binlerce kez razı olsun…

Allah, bir daha böyle hüzünlü ve mahkûm günler yaşatmasın…

Bu güzel günü üstat Sezai Karakoç’un Ayasofya şiiri ile taçlandıralım…

Dönüp bir köşeden ötede kaybolurken

Ben kayalarını denizin ahenkleştirdiği kıyılarda

Gerçeği koğaladım hayal meyal görünen kelimeler arkasında

Ve derken birden karaya sıçradım Ayasofya

Padişah türbeleriyle örtülmüş maskelenmiş şehzade mezarlarıyla

Kayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir bana olup biteni

O yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisini

Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık

Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık

Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi

Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi

Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi

Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi…

Nihat NASIR

nihatnasir@gmail.com

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.