SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir ok attım kebap oldu Yahut “Akıl var, mantıkla…”

Yazının Giriş Tarihi: 14.09.2020 10:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.09.2020 10:49

Yazının başlığı çok saçma değil mi?

Bence de öyle.

Peki, neden anlamsız cümlelerden oluşan bir başlık attım?

Şöyle izah edeyim.

Geçen gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bütün dünyayı adeta esir alan Corona Virüs ile ilgili açıklamalar yapıyordu.

Doğal olarak ilgiyle izledim.

Sonuç mu?

Yazı başlığı daha anlamlı diyeyim de varın gerisini siz hesap edin…

 Açıklamadaki gayr-i ciddilik ve cümlelerdeki tutarsızlık bir yana “virüs” ile “mikrop” arasındaki farkın bile yok sayıldığı bir bilgisizlikle karşı karşıya idik anlayacağınız.

Bütün Türkiye’nin aklıyla alay ediyor dense yeridir yani.

 Konuyu hiç bilmeyenler için Bay Kılıçdaroğlu’nun ne dediğini özetleyelim dilerseniz.

Şöyle buyurdu:

"Bir salgın var mı, var. Bütün dünyada var… Yine akılla yine mantıkla mücadele edeceğiz. İki ayaklı… Birincisi önce bulaşmayı engelleyeceksin. Bulaşmanın önüne geçecek engelleri alacaksın. Akıl var mantıkla…

İkincisi ise hastalık bütün önlemlere rağmen bulaştıysa bunu tedavi edeceksin. Bu kadar basit"

 Evet, vallahi aynen böyle söyledi.

Ne muhteşem bir tespit ve ne muazzam bir öneri değil mi?

Dünya Sağlık Örgütü bu olağanüstü tespit ve önerileri neden gündemine almaz anlamak mümkün değil.

Dünyanın bütün bilim adamları şimdiye kadar boş işlerle uğraşmış!..

 Neyse, sözde tespit ve önerinin (?) saçmalığını geçtim, kalın harflerle dikkatinizi çekmeye çalıştığım cümleden bir şey anlayanınız oldu mu sahi?

“Akıl var mantıkla…”

 “Akıl var, mantık var” dense anlamlı bir cümle olacak da “Akıl var mantıkla…” da nedir yahu?

İnanın konuşmayı defalarca dinledim aynen böyle diyor!

 İşte bu konuşma ve konuşma içindeki saçmalıklar bir hikâye hatırlattı bana…

Başlığı da bu çağrışım üzerine attım zaten.

Hikâye kısaca şu:

 Yıllarca lala ve dadılar elinde büyüyen şehzade, 20 yaşını doldurunca, büyüklerle oturup kalkmaya başlar.

Bir gün, selâmlıkta, babasını ziyarete gelen hatırlı misafirlerin arasına dalar.

Misafirler avdan bahsederken, küçük bey, ilk defa büyüklerin arasında bulunmaktan duyduğu sevinçle lâfa karışır ve "Bir ok attım kebap oldu" der.

Herkes birbirine şaşkın şakın bakarken, lala biraz da mahcup bir şekilde bu saçma sözü şöyle izah etmeye çalışır:

"Hadise basittir. Geçenlerde ava gitmiştik. Beyimizin önüne bir tavşan çıktı; tavşanı görür görmez derhal davranarak ok attı; ok tavşanı delerek bir taşa isabet etti; taştan kıvılcım çıktı ve otlar alev aldı. Alevlerden tavşan kebap oldu. Bunda anlaşılmayacak ne var?.."

Herkes bu izah üzerine ikna oldu ve şehzadeye takdirle baktı.

Bir müddet sonra şehzade, Lala’nın izahından aldığı cesaretle, bu kez daha şımarmış bir şekilde; "Bir ok attım Aşure oldu" diye ikinci bir cevher yumurtlar.

Hazirun yine şaşkınlık içerisindedir ve fakat bunun da bir hikmeti olduğunu düşünürler.

Oysa Lala için yapacak bir şey kalmamıştır ve öfkeyle şöyle der:

"İşte şimdi berbat ettin. İnsaf be beyim, ben dağ başında tencereyi nereden bulayım? Şekeri ne zaman yetiştireyim? Aşureyi nasıl pişireyim?"

 Umarım neden böyle bir başlık attığımı anlatabilmişimdir.

Hikâye, başlığı anlaşılır kıldı sanırım değil mi?

 İşte böyle bir ana muhalefet liderine sahip talihsiz ülkem!

Ne desek, ne anlatsak boş.

Allah bu millete sabır versin.

 

Nihat NASIR

nihatnasir@gmail.com

 

 

 

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.