SON DAKİKA
Hava Durumu

Demek “Kaçacak” Ha!..

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2022 01:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2022 01:30

Başlıktaki tırnak içerisine aldığım iddia, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait, bilindiği üzere…

Durup durup böyle saçmalıklar yumurtlamasıyla meşhurdur, bu bay…

“Bakalım bu kez ne yumurtlayacak” diye meraklandı insanlar elbette.

Verdiği saat geldiğinde, topu topu 5 dakika süren bir sözde açıklama yaptı ki, evlere şenlik…

Tayyip Erdoğan, 2 vakıf üzerinden (Ensar ve TÜRGEV) Amerika’ya 1 milyar TL aktarmış, zamanı geldiğinde de kaçacak…

Attığı yalan ve iftiranın özeti bu.

Saat 22.00’de yapacağını söylediği açıklamayı öylesine gizemli bir hale getirdik ki, sanırsınız orada onlarca belge eşliğinde bir sunum yapacak…

Çıka çıka karşımıza değil Amerika’dan, değil Türkiye’den, tüm dünya tarafından görülebilecek kadar açık bir kanalda var olan bilgiler çıktı.

Bir gazeteci, daha açıklamadan 7 saat önce, referans olarak göstereceği şahsı ve bilgileri, suçlayacağı vakıflar da dâhil olmak üzere tek tek yazdı.

Bay Kılıçdaroğlu’nun “açıklayacağım” dediği bilgiler söz konusu gazetecinin söylediğinin tamamıyla aynısı çıktı.

Esasen bir insanda azıcık utanma olsa, bu hadiseden sonra, birtakım zorunlu gerekçeler üretip bu açıklamayı yapmaktan vaz geçerdi lakin bahse konu Kılıçdaroğlu olunca, utanma da rafa kalktı, izzet de…

İşin ilginç taraflarından birisi de şuydu…

FETÖ’cü Emre Uslu; “bunu ben 5 yıl önce yazdım” diyerek, meselenin asıl çıkış noktasına vurgu yapmıştı.

Yani hadise FETÖ mamulatı bir iftiradan öte değildi.

Tabii Kılıçdaroğlu da Amerikan uşağı FETÖ’nün sözcüsü olmaktan öte bir anlam taşımıyordu…

Peki, Kılıçdaroğlu neden böyle yaptı?

Kendisi açısından meseleye baktığınızda hiçbir mantıklı açıklaması yok.

Bir insan, sonunda, tabir-i amiyane ile fos çıkacak bir iddiayı rezil olmak pahasına neden Türkiye gündemine soksun ki?

Aslında bu sorunun cevabı hayli basit…

Efendileri tarafından böyle yapması istendi…

Kılıçdaroğlu malum, kendisini genel başkanlık koltuğuna oturtacak gelişmeler dâhil, bütün siyasi atraksiyonlarında bu emir komuta zincirine göre hareket etti.

Kendisine ne dendiyse, sorgulamadan yaptı.

Böylesine çapsız ve niteliksiz birinin, böylesine mühim bir mevkie gelmesinin başka bir izahı da yok zaten…

Kılıçdaroğlu’nun patronları, Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınmasına rezerv koymasını müteakip, “haydi sahaya” emri verdiler.

Akılları sıra, Erdoğan sıkışacak ve koyduğu rezervi kaldırıp anılan ülkelere vize verecek…

Ne büyük bir yanılgı!..

Oysa bu taktiği, Gezi’de de denemişlerdi, 17-25 Aralık’ta da…

PKK’nın çukur stratejisinde de, canlı bomba eylemlerinde de…

En son, 15 Temmuz’da denemişlerdi…

Hepsinde de milletini arkaya alarak suratlarına çarpmıştı bu ahlaksız ve aşağılık provokasyonları, buna mı pabuç bırakacaktı?

Tamam, Kılıçdaroğlu’nun kafası bu kadarını basmaz!

O, ne emredilirse onu yapar…

Peki, patronaj da bu kadar ahmak olabilir miydi?

Bari “kaçacak” iddiasını, yakışacak birine söyletselerdi.

15 Temmuz kalkışmasını, tankların arasından süzülerek bir belediye başkanının evinde keyif kahvesi içerek izleyen sıfır karakterli biri için biraz absürt bir söylem değil miydi bu?

Üstelik ölümü göze almış ve 15 Temmuz gecesi 15 dakika gecikse ölecek birisi için söylenecek laf mıdır bu Allah aşkına!

Amerika, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yapılan ‘Pençe-Kilit’ operasyonunun Suriye’ye kayacağını gayet iyi biliyordu.

Erdoğan, İsveç ve Finlandiya restiyle NATO ülkelerine değil, Rusya’ya mesaj vermişti.

Rusya da “Suriye’de askerimizin kalmasını anlamlı kılacak hiçbir şey yoktur, hepsinden çekildik” diyerek mesajı aldığını bildirmişti.

Türkiye, Amerika’nın cici çocukları PYD’nin çanına ot tıkayacak, böylelikle tüm hesapları alt-üst olacaktı.

İşte bu panikle, satranç tahtasındaki en işe yaramaz piyonu sürerek hamle yaptılar ama herkes gördü ki, tamamen boş bir hamle…

Meseleye dair sondan önce bir not:

Kılıçdaroğlu’nun İslâmî vakıf ve cemaatlere ne denli düşman olduğu herkesin bildiği bir gerçek…

Ensar Vakfını ve TÜRGEV’i hedef alarak oradan vurmak kolayına geldi.

Oysa Türkiye’de, batılı ülkelerin tamamen istihbarat için kullandığı onlarca vakıf cirit atar ve Bay Kılıçdaroğlu, bu istihbarat enstrümanlarına dair bugüne kadar tek kelime etmiş değil.

Neden Türkiye düşmanlarına değil de bu memlekete ve millete hizmet etmeye çalışan vakıfları hedef alıyor dersiniz?

Yukarıda birkaç kez verilmiş cevabı, tekrar etmeye gerek yok sanırım.

Son not şu:

Ülkesini seven ve menfaatlerini gözeten herkesin şapka çıkaracağı yukarıda bahsini ettiğimiz stratejiye yönelik bu kamikaze saldırıya, 6’lı masa mukimlerinden neden ses çıkmadı acaba?

Neden, sessiz kalarak, Türkiye’nin değil Amerika’nın yanında saf tuttular?

Benim cevabım çok açık ve net olacak!

Bir enaniyet, makam hırsı, kin, nefret ve intikam uğruna ruhlarını şeytana sattılar da ondan!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.