SON DAKİKA
Hava Durumu

ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI PSİKOLOJİK BİR HASTALIKTIR!

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2021 09:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2021 09:18

Aslında en sonda diyeceğimizi yazının başlığı ile en başta demiş olduk.

Erdoğan düşmanlığı gerçek bir hastalık ürünü zira…

Hem de öyle böyle değil, birçok kimsenin tüm hayatını, hayallerini ve düşüncelerini manipüle edecek denli ağır bir hastalık…

 

Bu iddiamızda ne denli haklı ve tutarlı olduğumuzu kanıtlama sadedinde, muhalif grupları, medyayı, sözde aydın (!) ve sözde sanatçıları (!) bir tarafa bırakarak, daha önce Erdoğan’la çalışmış zevata bakmamız yeterli…

Abdullah Gül’e, Ali Babacan’a, Ahmet Davutoğlu’na mesela…

Yahut Erdoğan sayesinde makam mansıp sahibi olmuş eski bakanlara veya bürokratlara…

 

Bir şey olamayınca veya bir şey olmaktan el çektirilince hepsinde müthiş bir kin ve nefret husule geldi ve intikam alabilmek için her yola başvurmayı göze almış bir intihar komandosu vasfına büründüler.

İntikam alabilmek için geçmişlerini inkâr etmekle kalmıyor resmen ve alenen kendilerine küfrediyor, kendi kendilerini inkâr ediyorlar.

Lakin bu trajik durum zerre kadar umurlarında değil.

Yeter ki, intikam alabilsinler, yeter ki, Erdoğan bir şekilde düşsün!

 

Hatırlayın lütfen, Ali Babacan, bir AK Partili milletvekili olarak Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza verirken, gizliden gizliye Abdullah Gül’ün çatı adaylığı uğruna pazarlık masalarında pey sürüp mücadele veriyor ve bunu da hiç sıkılmadan bir televizyon programında faş ediyor.

 

Yine düşünün, Davutoğlu, AK Parti grup konuşmasında inanılmaz ölçüde ve tek taraflı olarak bir angajmana giriyor, yetmiyor, bir sonraki gün açık açık “Gruptaki ifadelerimle kendimi bağladım” diyerek bu angajmanı katmerleştiriyor ve fakat sonrasında bunu nakzeden, en ucuz muhaliflerin bile sarf etmeye utanacağı sözleri söylemekten geri durmuyor.

İşte bunları yaptıran, bizim başlıkta ‘psikolojik hastalıktır” dediğimiz şey, kalbi bir marazdan başkası değildir.

 

Bu ucuz ve basit kin, nefret ve intikam duygularını asıl motive eden unsur ise şüphesiz ki, hasettir!

Kalbi çürüten, insafı yok eden ve aklı devre dışı bırakan bir hasetten söz ediyoruz.

 

Bunların hali, aşağıya derç ettiğimiz hikâyedeki şu adamın durumuna benziyor.

 

Zamanın birinde çok kıskanç, eskilerin tabiriyle hasut bir adam varmış...

En çok da kapı komşusunu kıskanırmış.

Adamın bu ölümcül kıskançlığı dillere destan olmuş, öyle ki, devrin padişahının bile kulağına gitmiş.

Çok meraklanmış padişah ve adamı huzuruna getirtmiş.

Önce adamı tepeden tırnağa şöyle bir süzmüş ve ardından kıskançlık nedeniyle husule gelen kin ve nefretinin düzeyini tespit edebilmek için şu teklifte bulunmuş.

 

"Benden, aklına ne geliyorsa isteyebilirsin, talebini, olduğu gibi karşılayacağım ama hangi dilekte bulunursan bulun, iki katını da kapı komşuna vereceğim!"

 

Adam, bu teklifi duyunca can evinden vurulmuş adeta.

Öyle ya, ne isterse istesin, o çok kıskandığı ve hatta kıskanırken helak olduğu kapı komşusu, her hal-ü kârda ondan çok daha iyi bir konumda olacak.

Başını iki elinin arasına almış ve düşünmüş bir süre…

Padişah ve diğerleri merak içinde adamı süzmeye devam ediyorlar...

Sonra birden, bir tebessüm kaplamış adamın yüzünü.

Oturduğu yerden kalkmış ve padişah dâhil orada bulunan vüzera ile diğer herkesi dehşete düşüren şu talepte bulunmuş.

"Benim bir gözümü çıkarın!"

 

Hikâyenin sonunu anlatmayacağım.

Herkes meşrebince bir son yazsın.

Dileyen bu şenaatte zirve (?) yakalamış adamı affetsin, dileyen; "Sen misin bu talepte bulunan, çıkarın bunun iki gözünü de" desin...

Yahut dileyen; "Böylesine muzır bir adamın vücudunu ortadan kaldırmak lazım..." şeklinde bir mülahaza yürütsün, o artık size kalmış.

Ama şu bir gerçek ki, hikâyedeki kıskanç adam, "Erdoğan gitsin ko kıyamet kopsun” diyecek denli şirazeden çıkmış ve kininin ve nefretinin esiri olmuş nadanlara nispetle, "sütten çıkmış ak kaşık" gibidir.

 

Açık söylemek gerekirse, bu zavallı adam, bana diğerlerine nispetle daha masum (?) görünüyor.

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.