SON DAKİKA
Hava Durumu

İnsaniyet Düşmanı Batı ve Yerli Taklitleri

Yazının Giriş Tarihi: 07.03.2022 01:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.03.2022 01:18

Önceki haftanın en çok konuşulan konularından birisi hiç şüphesiz, Ukraynalı mültecilere batı dünyasının bakış açısındaki hastalıklı yaklaşımdı.

Bahse konu marazi yaklaşım bizatihi Ukraynalı mültecilerle ilgili değil, onlar üzerinden ötekileştirilen diğer mültecilere bakış açısında yatıyordu.

Özellikle de batı medyasında alenen ifade edilen bu yaklaşım tarzı aşağılık bir ırkçılıktan öte resmen bir insaniyet düşmanlığı resmediyordu.

Meselenin daha iyi anlaşılması için birkaç örnek verelim dilerseniz.

Şöyle diyorlardı mesela…

“Bunlar Suriye'den gelen mülteciler değiller. Bunlar Ukrayna'dan geliyorlar. Hıristiyanlar, beyazlar...”

“Ama burası Irak veya Afganistan gibi on yıllardır çatışma bölgesi haline gelmiş bir yer değil. Burası nispeten medeni ve Avrupalı…”

“Ukraynalıların başına tahmin edilemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil. Burası Avrupa.”

“Bize çok benziyorlar. Olanları bu kadar şoke edici kılan da bu… Savaş artık sadece fakirleşmiş ve uzaktaki halkların başına gelen bir şey değil.”

Sizin de mideniz bulandı değil mi?

Evet, yeterince iğrenç ve alçakça!..

Aslında batı tastamam budur!

Kendilerinden başka hiç kimseyi insan olarak görmezler ve kendileri dışında ise eğer hak ve hukukun hiçbir değeri ve anlamı yoktur onlar için.

Başta Suriyeli muhacirler olmak üzere batılı olmayan tüm mültecilere ve sığınmacılara yaklaşım biçimleriyle yukarıda bir kısmını naklettiğim ifadelerde anlamını bulan yaklaşımı kıyas edince karşımıza kocaman bir insaniyet düşmanlığı ve canavarlık olgusu kalıyor…

Suriyeli mültecilerin botlarını kurşunlayıp denizde boğulmaları için her türlü insanlık düşmanlığında beis görmeyen Yunanistan’ın, Ukraynalı mültecilere kırımız halı serdiği gerçeğini ifade etmemiz, meselenin yeterince anlaşılmasını sağlamaya yeter de artar…

Dünyadaki en fazla ölümlü savaşların müsebbibi, küresel ısınmanın asli faili, mazlum halkların acımasızca katledilmesinin ve sömürülmesinin baş aktörü batı, budur!

Batının bu hunhar ve acımasız fiillerini daha önce derlediğim belgeler eşliğinde kısmet olursa daha sonra yazarım bu sütunlarda…

Tam bu noktada bir hususun altını özenle çizmek isterim.

Yukarıdaki tanımlamada kastedilen, topyekûn bir halk değil, bir anlayıştır.

Sahici anlamda insan haklarını savunan ve yapılan zulümlere itiraz eden insanlar, elbette ki, bu nitelemelerden muaftırlar. 

Peki, batı bu kadar acımasız ve insanlık düşmanı da Türkiye’deki batıcılar çok mu masum?

Bence, yukarıya derç ettiğim insaniyet suçlarına dair sorgulamada asıl soru bu olmalı…

Hafızanızı şöyle bir yoklayın lütfen.

Hiç de azımsanmayacak bir kitlenin, Suriyeli düşmanlığını, Suriyeli şahsında batılı olmayan tüm “esmerlere” reva gördükleri muameleleri düşünün…

Uzaklarda aramanıza gerek yok, başta genel başkanları olmak üzere CHP’lilerin basına yansıyan açıklamalarına kabaca bakmanız yeter…

Hele İYİ Partililerin ve onlardan ayrılan Ümit Özdağ’ın kendisinin ve partisinin yaptıklarını ve söylediklerini aklınıza getirin şöyle bir…

Sonra, sözüm ona ulusalcı, solcu, Kemalist ve bilmem ne karın ağrısı formunda arz-ı endam eden eşhasın yaklaşımlarına bir göz atın…

Batılılardan zerre kadar farklarının olmadığını göreceksiniz zira onların ruh kökü batıya, ucuz ve aşağılayıcı bir taklitçiliğe dayanmaktadır.

Batıya uşaklık etmek onlar için onurların en büyüğüdür.

Onlardan biriyle bir fotoğraf karesine girmek, hayallerini süsleyen müstesna (!) bir ayrıcalıktır…

İşte bu yüzden onlar gibi canavar tıynetlidirler ve onlar gibi doğu insanına karşı acımasızdırlar.

Müslümanlık şahsında doğuluları, mazlum halkları ve ezilenleri sevmez bilakis bu unsurların üzerine buldozerlerle yürüyen batıya sempati duyarlar.

Sempati ne kelime, resmen kölelik etmeye can atarlar. 

Yazının sonuna başka bir şey sakladım.

Yakın geçmişte, mazlum ve masum halkları savunduklarını sandığımız, Temel Karamollaoğlu’nun Abdullah Gül/Ali Babacan’ın ve Ahmet Davutoğlu’nun, Suriyeli ve Müslüman düşmanı partilerle nasıl da “canciğer kuzu sarması” olabildiklerine dikkat çekmek istiyorum.

Bu kadar kısa sürede aynileşmeleri aslında eşyanın tabiatına aykırı ama demek ki, bunlar geçmişlerinde kendilerini ustaca saklamışlar ve gerçek yüzlerini gösterme zamanın gelmesini beklemişler.

Biz, insaniyet düşmanı batıdan da, aynı düşmanlığı aynı nefretle yansıtan batıcılardan da ve bunlara uşaklık etmeyi maharet sanan işbirlikçilerden de iğreniyoruz!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.