SON DAKİKA
Hava Durumu

KAZA MI SUİKAST Mİ?

Yazının Giriş Tarihi: 29.11.2021 01:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.11.2021 01:59

Cumartesi günü gelen bir kaza haberi yüreklerimizi dağladı.

İstanbul'dan Bursa'ya bir programa katılmak için yola çıkan İHH İnsanı Yardım Vakfı personeli Muratcan Kaya yönetimindeki otomobil, aynı yöne giden bir TIR'a arkadan çarptı.

Haberi ilk duyduğumda genç insanların bu trajik ölümü herkes gibi beni de derinden üzmüştü.

Habere ilişkin ayrıntılar gelmeye başladığında üzüntüme kuşkular da eklenmeye başladı zira bu elim kazada vefat eden gençlerden Tarık Kesekçi isimli kardeşimiz, Türkiye’nin yüz akı BAYKAR’da mühendisti ve İHA yapımında ciddi bir birikim sahibiydi.

Otomobilin bir TIR’a arkadan çarptığı yönündeki bilgi bana, yıllar önce “Susurluk skandalı” olarak isimlendirilen kazayı hatırlattı.

O dönemde, kamyona arkadan çarpan otomobilin uzaktan kumandayla yönlendirildiğine dair birçok tartışma yapılmış, bendeniz de benzer iddiaları teyit yönünde yaklaşımlar serdetmiştim.

Bu kazada kuşkumu arttıran ve hadisenin bir suikast olduğunu çağrıştıran en mühim şey, kaza sonrasında otomobilin hız kadranının 150 kilometrede takılı kaldığı yönündeki bilgi oldu. 

4 idealist genç insanın, sonu mutlak bir ölümle bitecek olan bir kazada vefatı ve vefat edenlerin kimliği, hadiseye ister istemez komplo teorileri bağlamında bakmama neden oldu.

İster istemez, milli güvenlik alanında ve çok kritik bir işte vazifeli Tarık Kesekçi ile onunla aynı düşünce dünyasının mübtesibi bu gençlerin ölümünü planlayan bir gücün varlığına dair bir şüpheye kapıldım.

Olmayacak şey değildi doğrusu.

Hatırlayın, yıllar önce yine milli güvenlikle ilgili mühim vazifeler deruhte etmiş ASELSAN mühendislerinin ardı ardına “intihar” (?) ettiklerine dair haberler okumadık mı?

Hepsi de birbirinden değerli 8 mühendis resmen ortadan kaldırılmıştı.

Ölüm gerekçeleri; Trafik kazası, elektrik akımı, bıçaklanma ve intihar diye sıralanıyordu.

Mesela,  ASELSAN'ın milli tank projesinde görevli mühendis Hüseyin Başbilen, öldüğü gün Ankara'da milli tankı tanıtacaktı.

Aracı evinden 50 kilometre uzakta bulundu. İçinde ise cansız bedeni vardı.

Başbilen, boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulunmuştu. Aracın kapıları kilitli el freni çekili idi ve kontak anahtarı da üzerindeydi.

Ölümü "intihar" olarak kayıtlara geçti.  

Olay yeri tespit raporuna göre ise Başbilen'e ait kandamlalarına aracın tavan, koltuk ve kapı yanlarında rastlanmadı. Bu da ölümüne, aracın içindeki ikinci bir kişinin neden olabileceği iddialarını güçlendirdi ama kanıtlanamadı.

Bütün ölümler, buna benzer garipliklerle doluydu.

Sonradan FETÖ kaynaklı suikastlar olacağı tartışıldı ama bütün deliller yok edildiği için bu iddialar sadece spekülasyon olarak kaldı ne yazık ki…

Peki, 2007 yılında Isparta’da düşen bir uçaktaki çok önemli 6 bilim adamının vefatı hadisesi de yeterince kuşku uyandıracak cinsten bir kaza (?) değil miydi sahi?

Kazada vefat eden 57 kişiden 6’sı Nükleer fizikçi idiler ve Isparta’da yapılan kongreye gidiyorlardı.

Nükleer Fizik Kongresi, bu hadise nedeniyle ertelendi.

Uçak kazasında vefat eden 6 nükleer fizikçiden 3'ü Boğaziçi Üniversitesi’nde, 3'ü ise Doğuş Üniversitesi’nde görev yapıyordu ve bu 6 fizikçiden 2'si alanlarında uzman olan profesörlerdi.

Bu profesörlerden birisi olan Engin Arık İsviçre’nin Cenevre kenti yakınlarında kurulu nükleer araştırma merkezi ”European Organization for Nuclear Research (CERN)”deki ”Atlas Deneyi”nde çalışıyordu.

Engin Arık, nükleer enerjinin temelini oluşturan parçacık fiziği konusunda dünya çapında bir isimdi ve daha da önemlisi Türkiye’de bol bulunan toryumu, “petrole alternatif enerji kaynağı” olarak gösteriyordu.

Engin Arık ölümünden önce yaptığı açıklamada dünyanın en zengin toryum yataklarının Türkiye’de olduğunun altını çizerek; “Türkiye tüm enerji ihtiyacını senede 50 ton toryum ile karşılayabilir. 1 ton toryum un enerjisi ile 1 milyon ton petrolün enerjisi eş değer. Kuracağımız merkeze bir proton hızlandırıcısı düşünülüyor. Bu da ilerde toryum nükleer santrali yapmamız için ön çalışmalara olanak sağlayacaktır…” demişti.

Kaza sonrasında yapılan araştırmalarda bir türlü bilgisayarını bulamadıklarını da ekleyelim bu bilgilere…

Evet, elbette ki, Cumartesi günkü elim kaza, gerçekten bir kaza olabilir ama bunun menfur bir suikast olabileceği de hesap dışı tutulmamalıdır.

Bunu, bir komplo teorisi kaleme almak maksadıyla yazıyor değilim.

Bu tür ihtimalleri hesaba katarak bu değerlerimizin yakın koruma altına alınması gerektiğine dikkat çekmeye çalışıyorum.

Kimse unutmasın ki, bütün komplolar, “hadi canım sen de…” düzeyinden sonra başlar.

Gençlerimize rahmet diliyor ve bu kuşkuların mercek altına alınması gerektiğine inandığımın altını çizmek istiyorum.

Başka Tarık Kesekçi’ler, Engin Arık’lar, Hüseyin Başbilen’ler kaybetmeyelim…

Türkiye’nin başı sağ olsun…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberin Doğrusu En Güncel Haber

 

Haberin Doğrusu, Bursa haber, Bursa son dakika, Doğru haber, Son dakika, Bursa iş dünyası, Bursaspor, Bursa hava durumu, Bursa nöbetçi eczaneler, Bursa ekonomi haberi, Bursa kapalıçarşı, Bursa trafik durumu

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.