SON DAKİKA
Hava Durumu

KILIÇDAROĞLU BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR!

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2021 08:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2021 08:56

Medyanın “etki ajanlığı” fonksiyonuna dair daha önce yazmıştık.

Bunun bir tür “5. Kol” faaliyeti olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.

Buna dair son örnek geçtiğimiz Cumartesi günü yaşandı.

 

Türkiye, başını t24 adlı haber sitesinin çektiği bir yayın silsilesi hücumunda uğradı.

Hücum sözünü rastgele kullanıyor değilim.

Bilinçli, planlı ve organize bir saldırı ile karşı karşıya idik ve bu savaş literatürüne göre resmen “hücumdu.”

 

Etki ajanı medyanın motive ettiği bu saldırı hadisesi yine yalan habere dayanıyordu, hepinizin tahmin edeceği üzere.

Bir önceki gün, Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanlığının, askeri eğitim ve benzeri hususlarda Katar devleti ile imzaladığı bir protokol, bu yalan haberin ana malzemesini oluşturuyordu.

Haber servis edilir edilmez, diğer tüm medya unsurları bombardımana başladı adeta.

Uydurulan haberin ana teması ise şuydu.

Güya Katarlılar Türkiye’de tıp fakültelerine sınavsız gireceklermiş.

 

Bu yalan haber, başta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olmak üzere birçok etkin CHP’li ile İYİ Partinin kaosa oynayan temsilcileri tarafından köpürtüldü.

Hele de Kılıçdaroğlu…

Meseleyi öyle bir dramatize etti ki, amacının çok başka şeyler olduğunu sonra anlayabildik.

t24  isimli ajan provokatör haber sitesinin twitter’daki haberini alıntılayarak şöyle diyordu Bay Kılıçdaroğlu

 

“Kendi gencine bu kadar sevgisiz bu kadar saygısız bir iktidar işte. Hiç mi utanmıyorsunuz bunları yaparken ey Ak Parti? Aranızda biriniz çıkıp da bu adaletsizdir diyemedi mi? Bizim çocuklar o okullara girebilmek için bütün gençliklerini heba ediyorlar!”

 

Evet, Kılıçdaroğlu, görünüşte ülkemiz gençlerinin hakkını savunan bir pozisyon almıştı ama haberin yalan olduğunu bile bile bu açıklamayı yaparak aslında bu yalan haber üzerinden Türkiye’yi kargaşaya ve terör sarmalına sürüklemek istiyordu.

Neden mi bu kadar iddialıyım?

Şundan.

Bu haberin yayılma zamanlamasına bakmamız aslında neden olduğunu anlamamız için yeter de artar bir mahiyete sahip.

Cumartesi ve Pazar günleri YKS dediğimiz sınav vardı ve kahir ekseriyetini gençlerimizin oluşturduğu hatırı sayılır bir kitle, geleceğini şekillendirmek için bu sınava gireceklerdi.

Sınavın hemen öncesinde hükumetin yani bir anlamda devletin, birtakım çıkarlar uğruna bazı kişi yahut ülkelere ayrıcalık tanıdığı, bu ülkenin cefakeş vatandaşlarının ise ötelenip hiçe sayıldığı imajını pompalayan bu yaklaşım, elbette ki, ülke insanını özellikle de gençlerini, birtakım gösterilere ve ardından terör eylemlerine yönlendirme amacı taşıyordu.

Evet, maksat tastamam buydu!

 

Kılıçdaroğlu, FETÖ aracılığı ile patronu ABD’den bu talimatı almıştı ve çok açık söylemek gerekirse nokta atışı yapıyordu.

 

Düşünün, bütün uzmanların, sınav öncesinde kalemi, defteri, kitabı ve çalışmayı bırakıp psikolojik olarak sınava hazırlanılması gerektiğini söylediği bir süreçte, hayatını bu sınava endekslemiş yüzbinlerce insan böyle bir haberle karşılaşıyor…

Empati yapalım lütfen…

Siz olsanız ne hissedersiniz?

En azından kalbi bir isyan değil mi?

 

Evet, Kılıçdaroğlu tam olarak bunu hedeflemişti ve zahirde haklı sebeplere dayanan bir kalkışma düşüncesinin fitilini ateşlemişti.

Böyle bir haberin, bir kalkışma olmaksızın da finans piyasalarındaki manipülatif etkisi ayrı bir bahis, onu, muhakkak surette uzmanları, münhasıran ele almalıdırlar.

 

Kılıçdaroğlu’nun, bir kalkışma provokatörü olarak aldığı emri yerine getirdiği iddiamız gördüğünüz gibi apaçık kanıtlara dayanan bir mahiyet arz ediyor.

Bu, o kadar böyle ki, haberi yapan siteler, yalanlama üzerine haberlerini geri çekerek özür diledikleri halde, Kılıçdaroğlu geri adım atmayıp aynı teraneye devamı tercih etmiştir.

Daha doğrusu aldığı emir gereği böyle bir duruma mecbur bırakılmıştır.

 

Meselenin, “Kanal İstanbul’u” gölgelemek gibi başka bir veçhesi de var elbette ama yukarıda altını çizdiğimiz “finans” konusu gibi bu husus da müstakilen ele alınmayı hak edecek denli önemli.

 

Sonuç olarak:

Ülkenin huzurunu hedef alan, gençlerin gelecek kaygılarını kalkışma planına dâhil eden, Türkiye’yi değil emir aldığı gâvurları önemseyen Kılıçdaroğlu, kelimenin tam manasıyla bir “Milli Güvenlik Sorunudur” ve bu işin şaka kaldırır tarafı kalmamıştır.

Ben, gençlerimize ve ailelerine, kendi geleceklerini manipüle etme amacı taşıyan bu haber ve haberi köpürten Kılıçdaroğlu aleyhine dava açmalarını hararetle öneriyorum.

Eğer mesele mahkemelik olursa Kılıçdaroğlu’nun, kimlerle iş tuttuğu, işbirliği yaptığı belgeleriyle kanıtlanabilir.

Bizden önermesi…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.