Kılıçdaroğlu’nu Aday ETMEZLER

Bundan yaklaşık 2 yıl önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada adaylığı ile ilgili spekülasyonlar için şöyle demişti:

“Benim aday olamayacağımı kim söyledi?”

Bu ifadeyi o günlerde aynen şöyle değerlendirmiştik.

“Dikkat buyurun, ‘aday olmayacağımı’ demiyor, “aday olamayacağımı” diyor!

Yani?

Yanisi şu, Kılıçdaroğlu adaylık konusunun, kendi iradesi dışında gelişen bir olgu olduğuna şuurunda olmadan vurgu yapıyor.

Nitekim sonradan yaptığı açıklamalarda; “bu benim karar verebileceğim bir durum değil, millet ittifakının ortaklaşa vereceği bir karar” diyerek meseleye açıklık kazandırdı.

Bu nedenle, söylediği söz esasen, aday olmayacağının daha doğru bir ifade ile aday olamayacağının açık bir deklarasyonudur!

Geçtiğimiz hafta grup toplantısında da benzer bir ifade kullandı Kılıçdaroğlu…

“Adayı 6’lı masa belirleyecek” diyerek.

Bu da Kılıçdaroğlu’nun aday edilmeyeceğinin diğer bir göstergesi.

Bendeniz, başından beri Kılıçdaroğlu’nun aday EDİLMEYECEĞİNE vurgu yapıyorum.

Bunu da şu argüman üzerinden değerlendiriyorum.

Hatırlayayım tekrar…

CHP’nin başına çektiği sözde ittifakta kimler var?

İYİ Parti, Saadet Partisi ve gizli kapaklı olarak HDP yani PKK

Bunlara AK Partiden ayrılıp kendilerine yegâne hedef olarak Tayyip Erdoğan’ı devirme misyonu biçen Deva ve Gelecek partileri de sonradan eklendi.

Sonuç?

Ortada normal şartlarda asla bir araya gelemeyecek bir konsorsiyum var!

Hani bunların her birisi bir kimyasal madde olsa, aynı kaba konduğunda infilak edebilecek denli birbirlerinden farklı uçlarda bulunan bir yapı dersek mübalağa etmiş olmayız…

Anlayacağınız cebren ve dayatma ile bir araya gelmiş bir yapı…

Daha önce birçok kez altını çizerek vurguladığım hatırlanması gereken bir husus daha var.

O da, Amerika’da başkan olmadan önce Joe Biden’ın söyledikleri…

Ne demişti Biden?

“Tayyip Erdoğan’ı mutlaka devirmeliyiz. Bu kez darbe ile değil sivil yöntemlerle. Bu nedenle Türkiye’deki muhaliflerle işbirliği yapacağız!”

Sanırım mesele anlaşılmıştır değil mi?

Bir kez daha özetleyelim ama…

Dünyayı idare ettiğini düşünen irade, Türkiye’de yönetimin değişmesini istiyor.

Bu o kadar öyle ki, birbirinden tamamen farklı partileri ve oluşumları bir araya getirmek mecburiyeti hâsıl olmuş…

Nitekim bunu başarmışlar da…

Öyle ise bin bir zorluğa katlanarak husule getirilen bu yapıyı kim, nasıl bozabilir?

Buna kim cüret edebilir?

Kaldı ki, o yapı, Kılıçdaroğlu’nu bir komplo marifetiyle genel başkanlığa taşımamış mıydı?

Dolayısıyla, ancak ve ancak, onu o makama taşıyan irade Cumhurbaşkanı adayını belirleyebilir!

Konsorsiyumun partnerlerine de, dayatılan bu zorunluluğa, ‘tıpış tıpış’ destek vermek, diğer bir deyişle kendilerine verilen bu emre kayıtsız şartsız uymak düşer!

Bu nedenle aday olmak Kılıçdaroğlu’nun harcı değildir!

Böylesine önemli bir mevzuda karar vermek ona kalmamıştır!

O, ancak verilen emirlere uymakla yükümlü bir memurdur!

Aksi takdirde altındaki koltuğu öyle bir çekerler ki, neye uğradığını şaşırır!

Kılıçdaroğlu, yeterince zeki birisi olmayabilir ama bunun farkında olacak kadar kurnazdır…

Bu yüzden Kılıçdaroğlu aday olmaz değil, yapmazlar, yaptırmazlar, o-la-maz!..