SON DAKİKA
Hava Durumu

Muhalefet Değil, Sanırsınız Düşman Güçleri

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2020 09:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2020 09:54

30 Ekim Cuma günü Türkiye bu kez İzmir’de sallandı.

Bir Türkiye gerçeği olan deprem bir kere daha kendini esaslı bir biçimde hatırlattı

6,6 mı yoksa 6,9 mu olduğu tartışmalı olan bu şiddetli deprem, sonuçta müthiş bir yıkım bıraktı geriye.

Elimizdeki veriler devletin saatler içerisinde olay mahallinde olduğunu gösteriyor.

Kızılay ve AFAD’ın yanında bakanlar, milletvekilleri ve ilgili bürokratlar…

Bununla, birilerini övüyor değilim, görevleri bu ve elbette ki, orada olacaklar.

Ne yani 1999’daki korkunç Marmara depreminin akabinde günlerce hadiselere müdahil olamayan sözde “devleti” mi örnek göstereceğim?

Ha, “devlet, öyle değil böyle olunur” ise mesele, eyvallah, devlet öyle değil böyle olunur tabii ki!

Asıl konuya geçmeden önce bu deprem sonrasında görevlerini bihakkın yapan AFAD ve Kızılay ile birlikte sahada canhıraş bir biçimde insan kurtarmaya odaklanmış çeşitli STK’ları da can-ı gönülden tebrik ettiğimi bildirmek istiyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Konumuza gelecek olursak…

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim…

Pes!

Vallahi de pes, billahi de pes!

Bütün bir ülke tek yürek olmuş İzmir’de atıyor ama gelin görün ki, kurbanının ölümünü bekleyen akbabalar gibi felaket tellallığının da ötesinde zalimce ve insafsızca bir dezenformasyon almış başını yürümüş…

Bir yalan haber üretiliyor ve üretilen bu yalanın üzerinden siyasi rant devşirme peşinde olanlar, acımasızca bu yalanı sündürüyorlar…

İlgililer ve yetkililer, bir can daha kurtarma peşindeyken, başta AFAD ve Kızılay olmak üzere insanüstü bir gayret gösteren ekipler, uydurulan yalanlar gerekçe gösterilerek hedef tahtasına konuyor ve böylesi durumlarda en çok lazım olan moral ve motivasyon çöküntüsü için adeta ne gerekiyorsa onu yapan bir sözde muhalif yaklaşım, leş kargası gibi İzmir’in üzerine çöküyor… 

Evet, neredeyse muhalif olan bütün partilerin birtakım mensupları felaketten çıkar sağlama peşine düşmüştü İzmir’de…

Çürük binaların ruhsatlarını veren ve denetleme görevini yapmayan CHP’li belediyeler kabak gibi ortadayken, devleti suçlama yarışına giren ve bununla da yetinmeyip özellikle FETÖ’cü hainler tarafından üretilen yalanlar üzerinden saldıran yine onlardı…

Üstelik hepsinin yalan ve iftira olduğu ispatlandığı halde…

Bu yalan ve iftiralara örnek vermeye kalksak inanın sayfalar doldurur ama yine de birkaç örnekle, bu art niyetli insanların yüzünü gösterelim istiyorum.

Mesela CHP’li Gürsel Tekin

Daha depremin ilk saatleri, herkes büyük bir gayretle insan canı kurtarmaya çalışırken, o tutup, Kızılay kan merkezinin ve Kaymakamlık binasının yıkıldığından bahisle, devlet enkaz altında’ tezviratına yöneldi.

Oysa oralarda yıkım söz konusu bile değildi.

Peki, ne geçti eline Bay Gürsel’in?

Bu yalan gerekçesiyle devlete ve hükumete küfreden binlerce cahilin öfkesi elbette!..

İşte bunlar bu öfkeden besleniyorlar.

Vampirin kana duyduğu ihtiyaç gibi bunlar da ölümlere, yıkımlara, mahvoluşlara ve acılara muhtaçlar!

Bir örnek de İYİ Partili Durmuş Yılmaz’dan

O da yine devleti suçlayarak Kızılay’ın ortalarda olmadığı yalanına sarıldı.

El insaf!

Oysa Kızılay, hiç olmadığı kadar sahadaydı İzmir’de…

Bir de GP’li eski YÖK başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın salvoları ile uydurulmuş bir yalanı kullanarak Cumhurbaşkanına saldırışı vardı.

Özcan, Cumhurbaşkanının marşlar eşliğinde İzmir’e geldiği yalanını hiç araştırma gereği duymadan tekrarlayarak, Cumhurbaşkanını seçen halkı aşağılamayı seçmişti… Söylediğinin yalan olduğu kendisine gösterildiği halde hiç hicap duymadan kaldığı yerden devam etti.

Mezkûr marş yalanı FETÖ’cüler tarafından uydurulmuş, hükumet düşmanları buna mal bulmuş mağribi gibi sarılmış ardından tüm muhalifler kullanmıştı.

Öyle ki, aynı yalanı CHP sözcüsü Faik Öztrak kameralar karşısında hiç sıkılmadan tekrar etmekten çekinmemişti.

Bütün bunların içerisinde en trajikomik olanı elbette ki, yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyledikleriydi.

Yukarıda da değindiğimiz gibi yıkımların ve can kayıplarının asıl nedeni olan çürük binalara ruhsat verip denetlemeyen CHP’li belediyeleri, en başarılı kurumlar ilan etti Bay Kılıçdaroğlu…

“Pişkinliğin bu kadarına da pes” diyorsunuz ama yetmedi, sırf saldırabilmek için, içinde hâlâ canlarımızın bulunduğu enkazların neden kaldırılmadığını sordu!

Fesuphanallah!..

Bir kimsenin bu soruyu sorabilmesi için ya gerçekten zır cahil yahut tamamen art niyetli olması gerektiğini biliyordu elbette ama maksat saldırmak olunca, böyle absürt ifadeler kullanmakta beis yoktu, onun için…

Hülasa, bütün Türkiye deprem ve onun neden olduğu yıkımın yaralarını sarmakla meşgulken, bahsini ettiğimiz bu türden fırsatçılığın failleri hiç sıkılmadan aramızda dolaşmaya devam ediyorlar.

Açık söylemek gerekirse bunların yaptığı düşman güçlerinin ülkemize saldırması halinde gerçekleştirmeye tenezzül etmeyeceği ucuzluklardır!

Evet, emin olunuz ki, gâvur bile bunların yaptığını yapmaya tenezzül etmez!

Allah, bu millete sabır ve metanet versin…

 

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.