SON DAKİKA
Hava Durumu

Örgütlü Kötülük

Yazının Giriş Tarihi: 20.07.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.07.2020 00:00

İmamoğlu’nun sözcüsü Murat Ongun, meşhur ‘Fazilet Durağı” yalanını uydururken bu yalana dayanak olsun diye “organize kötülük” sözünün arkasına sığınmıştı hatırlarsanız.

Yalan diyorum zira Fazilet Durağında organize olarak bindikleri iddia olunan 47 kişinin hiç mevcut olmadığı mahkeme kararıyla tescillendi.

Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nun, Ongun’un attığı yalanı kuvvetlendirmek için “Görüntüleri izlerken kanım dondu” şeklindeki ifadesi de bu yalanın devamı…

Düşünün, olmayan görüntüler üzerinden kanları donuyor ve bununla sadece İstanbul’u değil bütün bir Türkiye’yi adeta kuşatarak kandırmayı başarabiliyorlar.

Konumuz esasen İmamoğlu ve Ongun’un yalanı değil.

Örgütlü bir kötülüğün bir ahtapot gibi tüm memleketi kuşatması…

İşin daha da kötüsü bunda inanılmaz ölçüde başarılı olabilmeleri.

Evet, asıl tehlike budur yani yalanın üretilmesinden ziyade bu yalanın hakikatmiş gibi muamele görmesinin sağlanmasıdır asıl tehlike…

CHP ve yandaşlarının (yani Millet İttifakının bileşenleri ile bu oluşma destek veren tüm STK, medya ve diğer muhalif partiler) üretip destek verdikleri bu organize yalan şebekesi, özellikle de sosyal medyada çok hızlı örgütlenip tezvirata yöneliyorlar.

Bunun için gösterebileceğimiz onlarca örnek var.

Sözgelimi, herhangi bir kişinin bir kadına yönelik olarak uyguladığı şiddet haberini merkeze koyup o kişiyi muhakkak surette iktidar yanlısı gibi göstererek bunun üzerinden memleketi yangın yerine döndürdükleri çokça rastlanan organize kötülük unsurlarından birisi…

Bunun tam tersinin söz konusu olduğu yani kendi yandaşlarının bulaştığı kadına şiddet hadisesi ile zerre kadar ilgilenmediklerini, bilakis yine örgütlü bir biçimde bu alçakça teşebbüsü aklamaya çalıştıkları da bilinen bir hakikat…

Son örnek, bir HDP/PKK’lı vekilin gerçek anlamda kanları donduran teşebbüsünü görmezden gelme çabaları…

Hepsi, aynı kaynaktan üretildiği açıkça belli olan, tabir yerinde ise kokmaz bulaşmaz bir ifade ile sözde karşı gibi görünüp arka kapıdan kaçıveriyorlar.

Kullandıkları söz “kimden gelirse gelsin…”

Gerçekten öyle mi?

O her kim ise onun bir adı yok mu?

Mensup olduğu parti yahut örgütün adı ne peki?

Yok!

Bunlar tamamen konu dışı…

Bu hususta öylesine örgütlüler ki, masum insanları katleden ortakları PKK’nın adını vermeden olayı birkaç cümle ile geçiştirmeyi başarabiliyorlar (!)

Biraz zorlandıklarında ise o büyülü sözün arkasına gizleniyorlar…

“Kimden gelirse gelsin…”

Sevsinler emi…

Eminim hatırlarsınız.

Bundan birkaç yıl önce Karaman’da bir öğretmen tarafından erkek çocuklarına yönelik bir taciz hadisesi söz konusu olmuştu.

İşte bu “kötülük örgütü” derhal bu menfur hadiseyi İslâmî kimliği ile bilinen bir vakfa fatura etmiş ve ardından da korkunç bir kampanya ile bütün İslâmî yapılanmaların şahsında Müslümanlara yönelik acımasız bir saldırı başlatılmıştı.

Aylarca ve hatta yıllarca sündürdüler bunu…

Sonuç ne oldu biliyor musunuz?

O aşağılık olayın faili 508 yıl ceza aldığı dava sonunda mahkemede aynen şunları dedi.

“Ateist olarak yetiştim, devrimci gelenekten geliyorum. Kur’an öğretmeni değilim”

Yıllar boyu dini değerlere yönelik süren tezviratın asli failinin, dinle uzaktan yakından alakası olmayan bir sapığın çıkması, bu kötülük örgütünü zerre kadar utandırmadı maalesef!

Şuna emin olabilirsiniz ki, benzer bir hadise cereyan ettiğinde bu acımasız kitle, faili açıkça belli olduğu halde yine o İslâmî vakfı hedefe koyacak ve yalan ve iftiralarla büyüttükleri tezvirata, kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

İşte böyle bir örgütlü kötülükle karşı karşıyayız ne yazık ki…

Nihat NASIR

nihatnasir@gmail.com

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.