SON DAKİKA
Hava Durumu

Refah Partisini Bir Kaşık Suda Boğmuşlardı

Yazının Giriş Tarihi: 17.01.2022 01:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.01.2022 01:00

Vay canına!

Tamı tamına 24 yıl olmuş.

Refah Partisinin kapatılmasından söz ediyorum.

16 Ocak 1998 tarihinde 1 yıldan fazla bir zamandan beridir devam etmekte olan Refah Partisinin kapatılması davası sonuçlanmış ve parti resmen kapatılmıştı.

Bir Ramazan günüydü ve merhum Erbakan o gün Bursa’daydı.

Haberi, iftarla birlikte aldık.

Hocanın, Emir Sultan Camiine geleceği bilgisi üzerine de kısa sürede cami avlusuna doluştuk.

Abartılı bir güvenlik önlemi alınmıştı yahut bana öyle geliyordu.

Orada bulunanlarda somut bir biçimde görülebilecek denli bir öfke vardı fakat bu öfke taşkınlığa değil ruhi isyana inkılap ediyordu.

Zihnimizden, “ağzımızla kuş tutsak hava” hayıflanması geçmiyordu desek yalan olurdu.

Daha 2 yıl önce başbakan çıkaran bir hareketin partisi bir kez daha kapatılınca akla başka bir şeyin gelmesi mümkün mü?

Ramazan ayının vesile olduğu sükûnet, sessiz bir çığlığın semaya yükselmesine engel değildi elbette.

Nihayet merhum Hoca geldi. Doğrudan namaza geçti ve sonrasında orada bulunanların şahsında tüm camiaya teenni tavsiye etti.

Evet, 24 yıl sonra geriye dönüp baktığımda öfkemden hiçbir şey kaybetmediğimi fark ediyorum. O gün, statüko, jakobenler, oligarşik yapı, artık adına her ne deniyorsa, onun tüm unsurları, “size hayat hakkı yok!” diyerek kendi elceğizleriyle yaptıkları putu yemişti.

Herkesi ve hepimizi adeta illegaliteye zorluyorlardı.

Sanırım bu vesile ile idam etmenin yolunu açmaya çalışıyorlardı.

Neyse, sözü, Refah Partisinin o gün gadre uğratılmasında kullanılan argümanlara getirmek istiyorum.

“Gerici, yobaz, çağdışı, vampir, metastaz yapmış habis ur” vesaire…

Nasıl?

Hâlâ aynı iddialarla saldıran insanlar bugün de var değil mi?

Kur’an kurslarına yönelik hakaretamiz ifadeler, cemaat yurtlarının kapatılması gerektiği şeklindeki dayatmalar ve dince kutsal addedilen değerlerin aşağılanması…

Onlar ki, iktidara geldiklerinde, hepimizi bir kaşık suda boğmaya ant içtiklerini, kundaktaki bebekleri bile yargılayacaklarını açık açık söylemekten çekinmeyen bir azgınlar güruhu!..

Kinlerini, nefretlerini ve gayzlarını saklama gereği duymayan kötülük kumkumaları!..

Bütün bunların hâlâ var olması değildir beni şaşırtan ve öfkelendiren.

Kızgınlığımın nedeni, o gün horlanarak, zulmedilerek ve istiskal edilerek kapatılan partinin devamı iddiasında olan yapının, şimdi, o zalimlerle aynı safta durmasınadır.

Bu bedhahlar, Refah Partisinin boynuna ilmek geçiren, en yakası açılmadık hakaretleri savuran zalimler güruhunun piyonlarıyla aynı amaca yönelik saldırılarda bulunmaktadırlar ne yazık ki…

Peki, kime karşı?

Erbakan Hocanın maddi ve manevi anlamda hayalini kurduğu ne varsa, hayata geçiren adama karşı elbette!

Üstelik o adam, Hocanın, sadece hayalini kurduklarını yapmakla kalmayıp, bütün bir camianın hayal çıtasının ötesindeki devrimleri de gerçekleştirdi.

Bu nasıl bir akıl tutulması, bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir gaflet ve hatta bu nasıl bir hıyanettir, vallahi anlayabilmiş değilim! 

Hiçbir izahı olmayan bu cinnet halini neyle tevil edeceğiz sahi?

Erbakan’ı ve camiasını siyaseten idam edenler, o tarihlerde “eli kanlı katil” muamelesi yaptıkları şahsa şimdi, “bilge lider” (!?) diyorlar…

Bunu, kim, nasıl izah edebiliyor, bilen var mıdır?

Evet, 24 yıl sonra o menfur hadiseye not düşmüş olduk bu vesileyle ama asıl, cellatlarıyla iş tutan mezkûr gafillerin, bu tarihi ihanetlerine dikkat çektiğimi hasseten belirtmek isterim.

Bu akıllara ziyan trajedinin zavallı ve bedhah faillerine yani…

Allah ıslah eylesin…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.