SON DAKİKA
Hava Durumu

Sahtekâr Kadın Dernekleri

Yazının Giriş Tarihi: 07.12.2020 11:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.12.2020 11:21

Türkiye’de STK denince nedense akla hep “sekuler” yapının sözde sivil örgütlenmeleri gelir.

Neden “sözde” dediğimi birazdan izah edeceğim.

Biz sekuler diyelim siz CHP’nin arka bahçesi anlayın.

Birçoğu mevcudiyetini, bu ülkenin milli ve manevi değerleriyle kavgalı olmasına borçlu yahut bu değerlerle kavga ettiği için varlar…

Bu o kadar böyledir ki, mezkûr yapılardan herhangi birinin rutin faaliyetlerine bakmanız, size yeterli fikri ve doneyi verecektir, kuşkunuz olmasın.

Aslında yazıyı sözde ‘Kadın Derneklerine” getireceğim ama madem genel bir başlık açtık, diğer yapılanmalara da, iddiamızı ispat sadedinde, kısaca değinelim isterseniz.

Mesela Türk Tabipler Birliğini ele alalım.

Bu güne kadar bahse konu örgütün, milli ve manevi değerlerin yanında yer aldığına dair bir eylemine, bir söylemine yahut çabasına şahit olan var mıdır?

Yoktur!

Bırakın bu türden bir aktivasyon içerisinde olmalarını, mütemadiyen din ve ülke aleyhtarı eylem ve söylemlerin ta içerisinde görürsünüz bunları.

Mevcut başkanı, ŞKF isimli bayan, terör propagandasından ceza almış birisi.

TTB’nin ise terör örgütü PKK’nın tertiplediği organizasyonlarda sıkça boy gösterdiği herkesin bildiği bir durum.

Başka bir örnek, barolar…

Şu sıralar barolar tarafından her vesile ile hücuma uğrayan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun şu söyledikleri meramımızı ifade için yeter de artar doğrusu.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne her fırsatta laf sokuşturanlar, bir cümle PKK'ya, DHKP-C'ye laf söylesinler ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vurmanın, bazıları için dayanılmaz bir çekiciliği var. PKK'ya laf söyleyin dediğimizde tık yok. DHKP-C'ye laf söyleyin dediğimizde tık yok. Biz kararlıyız. Teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü diyemeyenle bizim işimiz falan yok."

Neyse biz gelelim asıl meselemize…

Malum bir süreden beridir CHP içerisinde yetkili ve etkili birtakım eşhasın faili olduğu ‘taciz’ ve ‘tecavüz’ iddiaları ayyuka çıkmış durumda.

Üstelik mağdurlar yine kendi partilerine mensup kadınlar.

CHP üst düzey yetkililerinin çıtı çıkmıyor.

İstanbul İl Başkanı CK’nın, bırakın çıtının çıkmasını, bazı hadiseleri örtbas ettiğine dair yığınla itham var!

Herkes üç maymunu oynuyor!

Görmedim, duymadım, bilmiyorum!

İşte tam bu noktada en ufak bir hadisede ortalığı yangın yerine çeviren STK’lara dönüp bakıyoruz.

En küçük bir ses yok!

Ne açıklama, ne kınama ne herhangi bir beyanat, söz konusu değil.

Şimdi, başta neden “sözde” dediğim anlaşılıyor değil mi?

Orta yerde kadınların uğradığı iğrenç olduğu kadar aşağılık bir taciz ve tecavüz iddiaları var ama kimseden ses çıkmıyor.

Başta Kadın Dernekleri Federasyonu olmak üzere anlı şanlı (!) birçok kadın derneği süt dökmüş kedi gibi bir kenara sinmiş, sessizce bu hadiselerin gündemden düşmesini bekliyor adeta.

Bir ‘Mor Çatı’ vardı mesela, nerede o?

Yahut Kadınlarla Dayanışma Vakfı?

Bunlar da ortalarda görünmemeye azami ölçüde dikkat ediyorlar.

Peki, Kadınlara Destek Merkezi?

Kamer?...

Hiçbiri yok!

Olmayacaklar da!

Neden mi?

Bunların tamamı STK oldukları iddialarına karşın CHP’nin arka bahçeleri de ondan!

Oysa geçen yıllarda mahkemede verdiği ifade ile ateist olduğunu ve dini değerlerle hiçbir ilişkisinin bulunmadığı kendi beyanıyla kayıt altına alınan mütecavizin Ensar Vakfı ile ilgili odluğu iddiasıyla Ensar Vakfının şahsında İslam’a ve İslâmî değerler olmadık hakaretler savuruyorlardı!

Demek ki neymiş?

Bunların, hak, hukuk, insaniyet, kadın vesaire gibi dertleri yokmuş!

Bütün dertleri mütecavizin kendilerinden olup olmadığı…

Maalesef hakikat bu ve bu hakikat orta yerde iken, hiç utanıp sıkılmadan hâlâ aynı teraneleri okuyup duruyorlar.

Bunların durumunu “dört maymun” metaforu en çarpıcı bir bicinde izah ediyor!

“Gördüm, duydum, biliyorum ama bizden!”

Ne yazık ki, mesele tastamam bundan ibarettir!

Öyle ise…

Olması gereken, taciz ve tecavüzün, dahası her türlü gayr-i insani şiddetin (buna hayvanlara yönelik şiddette dâhildir), faili kim olursa olsun, tel’in edilmeli, muhakkak surette çok kesin bir dille ve davranışla mukabelede bulunulmalıdır!

Yani, ‘kimden gelirse gelsin zulme karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana’ bir ahlâk kökleştirilmeli, yaygınlaştırılmalıdır!

Başka türlü bir davranış insanlık dışıdır!

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.