SON DAKİKA
Hava Durumu

Sıkıntıları ‘Bayrama’ dönüştüren ‘Kurban’ olduğum Rabbim!

Yazının Giriş Tarihi: 30.07.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.07.2020 00:00

Ayrıcalıklı bir zaman diliminde, aslında “bir oyun ve bir eğlenceden” başka bir şey olmayan dünya hayatının gündelik telâşesinden ve aldatıcı yüzünden bir bayramlık olsun uzak durmak şansına sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek az…

İnanan insanları cennet asa bir iklime taşıyan bu özel zaman diliminin, gerek manevi hayatımız ve gerekse zihni melekelerimiz üzerindeki tesiri ise tahmin edilemeyecek kadar fazladır.

İmanı hayatın belirleyici unsuru olarak tefekkür dünyasının merkezine koyan İslam medeniyeti kavrayışı, karşılaşılan her meseleye bu düşünüşü tatbik etmiş ve ayrıntılarda bile bu hususun belirleyici olmasına özen göstermiştir.

Bu iddiamızı ispatlayan en önemli delillerden birisi de kuşkusuz ki ‘Kurban’dır.

Kurban kavramı, kelimenin tam manasıyla, nevi şahsına münhasır bir mana taşımaktadır ve dünyadaki hiçbir dilde (buna Arapça ve Farsça da dâhildir) bir karşılığı yoktur.

Türkçedeki ‘Kurban’ ifadesi, kesmek ya da boğazlamak gibi bir mana taşımaz!

Bu nedenle, Arapçadaki ‘uhdiye’ ve ‘nesike’ gibi Allah rızası için hayvan kesmek anlamında kullanılan kelimelerle ‘Kurban’ arasında herhangi bir benzerlik bulunmamaktadır.

Diğer dillerde de, ‘boğazlamak’ yahut ‘kesmek’ fiiliyle birlikte anıldığını dikkate aldığımızda, Türkçedeki ‘Kurban’ın, bu yönüyle tamamen özgün bir niteleme vasfına sahip olduğu görülecektir.

Bu tespitten hareketle, Kurban kavramını Türkçeye kazandıran yaklaşımın, aynı zamanda imanı hayata tatbik edip onu kültüre, sanata ve estetiğe dönüştürerek sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirdiğini rahatlıkla ifade edebiliriz.

O halde şu mülahaza ile konuyu biraz daha açalım…

Cenab-ı Hakk, aziz Kur’an’ın birçok ayet-i kerimesinde ‘kesilen hayvanların etlerinin ve kanlarının değil, takvanın ve niyetin Zat-ı Ulûhiyetine yakınlaşmaya’ vesile olacağını beyan buyurur.

Bu kutsi beyan vesilesiyle Kur’an’a muhatap idrak, işte tam bu noktada devreye girmiş, dehasını ve estetik kavrayışını sergileyerek ibadete ait bir unsuru, bir sanat ve estetik değer haline getirmiştir.

Allah’ın, önemini ayetlerle belirttiği ‘yakınlaşma’ ifadesinden ilham alan bu anlayış, Arapçadaki yakın olma anlamına gelen ‘kurb’ köküne ikili yakınlaşmayı anlamlı kılan ‘an’ eki ekleyerek özbeöz Türkçe bir kavram elde etmiştir.

* * *

Kurban: Yani kâinatın mutlak hâkimine yakınlaşmaya vesile teşkil eden manevi tören…

O’nun rızasına erişmeye bir sebep…

Kesmek fiilinin edebi bir mefhum haline dönüşmesine neden olan kutlu hadise…

İşte, edebiyatımızda ‘Kurban’ kavramının ne denli etkili olduğunu gösteren birkaç örnek.

Bizim Yunus; “Canım kurban olsun senin yolunda/ Adı güzel kendi güzel Muhammed” diyerek Efendimize (S.A.V.) olan muhabbetini dillendirirken,

Mehmet Akif İstiklal Marşında; ‘Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!’ haykırışıyla seslenirken,

Karacaoğlan; “Ala gözlerine kurban olduğum/ Say edip âleme bildirme beni” diye sevdiğine sitem ederken, ‘Kurban’ olgusunun bu edebi ve estetik yönünü öne çıkarıp, dikkatleri hep bu noktaya çekerlerken, hayatın ta kendisinden söz etmektedirler adeta.

Öyle ya, O en ‘Sevgilinin ‘Sevgilisine’, üzerinde yaşadığımız toprakları vatan yapan değerlere ve sevdiğimize kurban olmaktan daha tabii ne olabilir ki.

Evet, Kurban taşıdığı anlam ile bize, bizim medeniyetimize ait incelikli ve sanatsal bir kavram…

Bu edebi manasının yanında sosyal hayata yansıyan yönüyle de medar-ı iftiharımız.

Binlerce kez hamdolsun!

Yarın bayram, bayramınız mübarek olsun.

Nihat NASIR

nihatnasir@gmail.com

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.