SON DAKİKA
Hava Durumu

Şimdi İnfak Vakti

Yazının Giriş Tarihi: 06.04.2023 10:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.04.2023 10:08

Ramazan ayı şüphesiz ki, infak etmenin, vermenin, avuç avuç dağıtmanın en uygun zamanı… Daha doğrusu, tıpkı iftar vakti yahut sahur vakti gibi ‘infak vakti’ de bu ayın cilvelerinden. 

Bir Müslüman’ın hayatını anlamlı kılan hususiyetlerden birisi de hiç kuşku yok ki, infaktır. Verebilmek gerçekten bir nasip meselesidir. Malın, mülkün, evladın, zenginliğin ve hülasa tüm dünyevi nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu unutan ve kendini; sahibi olduğu şeylerin maliki sanan bedbaht kimseler, bu harikulade hazdan nasip alamazlar ne yazık ki.  Sahip olduğu dünya nimetlerinin bir imtihan aracı olduğunu ve genelliklede bu imtihanın kaybedildiğini bilinler ise, herhangi bir meta’a sahip olduklarında bunun fitnesinden korunmak için derhal infak ile kendilerine yakın olan belayı def etme yoluna başvururlar.

Ruhunda en güzeli yakalayanlar için infak, adeta bir zevktir. Hatta bazıları dağıtacak bir şeyleri olmadığında şükür secdesi yapmışlardır. Zira bir şeylere malik olunduğunda, nefsin galebe çalıp, vermeme gafletine düşme ihtimali ortadan kalktığı için, buna şükretmek icap eder diye düşünmüşlerdir. Bazıları ise, başkaları nezdinde çok kıymetli addedilen sarı sarı altınları elinin tersiyle iterek, Allah indinde varmış oldukları yeri, bu özellikleriyle, maddeden başka hiçbir şey görmeyen gözlere sokarcasına göstermişlerdir. 

Tıpkı Cüneyd-i Bağdâdî gibi. Birisi beş yüz sarı altın getirip sayar Cüneyd’in önüne. Hazret sorar: “Bunlardan daha var mı?” Adam: “Çoook!” der. Bunun üzerine tekrar sorar: “Peki daha olsun ister misin? “Tabii ki”, der adam. Cüneyd önündeki altınları aliyle bir araya getirir ve adama: “Al götür altınlarını, görünen o ki, benden çok senin bunlara ihtiyacın var. Benim hiçbir şeyim yok ama bunlara ihtiyacım da yok!”

Şakık-i Belhi ile İmam Cafer arasında geçen şu hadiseye bakalım bir de…

Şakik-i Belhi, İmama sorar: 

‘Ey imam, siz dünyalık olmayınca ne yaparsınız, bulunca ne yaparsınız?’  

İmam: ‘Önce sen söyle, siz ne yaparsınız?’ deyince Şakik-i Belhi şöyle der: 

‘Biz bulamayınca sabreder, bulunca da şükrederiz.’ 

Bunun üzerine İmam Cafer tebessüm eder ve ‘sizin o yaptığınızı Medine’nin köpekleri de yapıyor’ der. 

Şakik gayet şaşkındır ve dayanamayıp sorar: 

‘Peki siz ne yaparsınız?’ 

Cevap sadece Şakik’i değil herkesi düşündürtecek cinstendir: 

‘Biz bulunca dağıtır, bulamayınca şükrederiz!’ 

İmam Cafer’in bu sözünde; hem infak etmenin olağanüstü güzelliğinin verdiği hazzın izahı ve hem de; dünya malının, insanı her an yoldan çıkaracak bir imtihan aracı olduğundan, ona sahip olmamanın bir şükür vesilesi olduğunu anlatma sadedinde fevkalâde manidar bir muhtevaya sahiptir.

Meseleye bu zaviyeden bakanlarca anlaşılmasında hiçbir zorluk olmayan bu davranış biçimini; dünya malı sevgisinin ve menfaat hissinin, iliklerine kadar işlemiş olduğu kimselerin anlamasını bekliyor değiliz elbette ki.  

Hele ki bu kimselerin Ebu Zer’i anlamasını hiç beklemiyoruz. 

Muaviye Şam valisiyken ona; Ebu Zer’in infak etmede asla eşi ve benzeri olmadığını, öyle ki, kendi nefsi için bile bir saat sonrasını düşünmeyecek kadar bu meselede hassas olduğunu söylerler… 

Bunun üzerine anlatılanlardan çok etkilenen Muaviye, duyduklarının gerçek olup olmadığını anlamak maksadıyla bir deneme yapmayı kafasına koyar ve bir kese altını bir adamına vererek bunu Ebu Zer’e valinin hediyesi olarak götürmesini emreder. 

Adam, emredildiği gibi altınları Ebu Zer’e vererek bunun valinin hediyesi olduğunu söyler. Aradan bir saat geçtikten sonra Muaviye aynı adama; ‘Git Ebu Zer’e, altınları yanlışlıkla ona verdiğini ve valinin altınları geri istediğini söyle,’ der. 

Adam, Ebu Zer’e gelip valinin söylediklerini aktardığında, aldığı cevap şu olmuştur: 

‘Geç kaldın dostum. Ben o altınların tamamını infak ettim. Eğer vali o altınları çok istiyorsa, o miktarda altını biriktirmeme yetecek zaman müddetince beklemek zorunda...’

Ticareti çok iyi bildiğini iddia edenler!.. 

Alış verişte her daim kârlı çıkacağına kanaati tam olanlar!.. 

Bolluk zamanında fırsatı değerlendirip ticarethanesinin deposunu, daha sonraki kazançları için her daim dolu tutanlar!.. 

Ve parasının hesabını çok iyi bilenler!... 

Siz bilir misiniz ki, en akıllı tacir bir koyup bin, hatta çok daha fazlasını alandır. 

Bunu biliyorsanız, Allah yolunda infak etmenin, yetimi, yoksulu, yolda kalmışı, miskini ve Müslüman olmasa dahi ihtiyaç sahibini gözetenlerin, bahsini ettiğimiz tacirden yüzlerce kez daha akıllı olduğunu da biliyor olmanız gerekmez mi?..

Buyurun infaka öyleyse…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.