SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye Düşmanlığının Vardığı Son Nokta

Yazının Giriş Tarihi: 28.11.2022 00:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.11.2022 00:58

Taksim’deki menfur saldırıyı dört gözle bekliyorlardı sanki.

O güne kadar da mütemadiyen felaket tellallığı yaptılar.

“Türkiye batıyor” dediler.

Cumhurbaşkanı’nın şahsında ülkeyi ve devleti tahkirden sakınmadılar.

Kandan, kaostan ve terörden medet umdular.

Hatırlayın, çözüm süreci işlerken, kimisi sürecin ihanet olduğunu söylüyordu kimi de PKK’nın silah bırakmasının aptallık olduğunu savunuyordu.

AK Parti’ye ve onun liderine husumetleri, bir o tarafa savurdu onları, bir bu tarafa…

Lakin asla sorun etmediler bu zavallı durumu.

Zira yegâne hedefleri, beynelmilel şer güçlerinin başını istedikleri adamın gitmesi için kendilerine tevdi edilen ihanet vazifesini harfiyen yerine getirmekti.

Bu yüzden halka da küfrettiler, oy verip iktidara taşıdılar diye…

Ellerindeki bütün imkânları seferber ettiler amaçlarına ulaşabilmek için.

Tutarlılık, aydın namusu (?!), dürüstlük, ilkeli duruş, hiçbirinin hiçbir değeri yoktu bunların nezdinde.

Daha düne kadar aleyhinde söylenmedik söz bırakmadıkları terör örgütü ve onun siyasi uzantısı için bu kez lehte propagandaya başladılar.

Alladılar, pulladılar…

Eli kanlı teröristlerden, “yere izmarit atmayan çiçek çocuklar” ürettiler.

Ve sonra el birlik olup hep birden saldırdılar, ülkemizin istiklali için istikbara karşı verdiği mücadeleye.

Maksatlarına tam olarak ulaşamamış olsalar da bir nefret vasatı üretmeyi başardılar.

Daha fazla kan, daha fazla gözyaşı, daha fazla kin, daha fazla nefret ve daha fazla kaos gerekiyordu gayelerine kamilen ulaşabilmeleri için!

Safları sıklaştırdılar bu yüzden…

Tehdidin dozunu arttırıp, gerekirse memleketi bile gözden çıkarabileceklerini alenen ifadeden çekinmediler…

Kimler mi bunlar?

Kim olduklarının ne önemi var ki?

Gözlerini kan bürümüştü ve parçalanmış insan cesetleri görmek istiyorlardı hepsi de…

Bunlar “dâhili bedhahlar” olarak içeriden (ben diyeyim ABD, Almanya, siz deyin Fransa İngiltere, fark etmez), “harici bedhahlar” dışarıdan, bir kez daha sallamaya çalıştılar memleketi.

Ortalık savaş meydanına döndü, tam da istedikleri gibi.

Daha hiçbir şey belli değilken, doğrudan devleti hedef aldılar senkronize bir biçimde.

Fırsat bu fırsattı zira…

Yukarıda bir yerlere tünemiş akbabalar, bu sahneyi ürpererek izliyorlardı.

Bunca yıllık leş kargalıkları vardı ama böylesine tıynetsizliğe hiç tanık olmamışlardı.

Şeytan bile utandı bunlardan…

Tasını tarağını toplayıp savuştu sessizce bu, vampirlere rahmet okutturacak denli gözü dönmüş nebbaşların ve ölü sevicilerin şerleri kendine bulaşmasın diye…

Ama ve fakat!..

“Yarın elbet bizim, elbet bizimdir/ Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.