SON DAKİKA
Hava Durumu

Üç Aylar Mübarek Olsun

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2023 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2023 00:04

Yarın ‘üç ayların’ başlangıcı olan 1 Receb…

İzleyenler bilir, bu fakir, ‘mübarek’ diye tesmiye olunan gün ve geceler ile ayrıcalıklı kılınan zaman dilimlerine ehemmiyet atfeden onlarca yazı kaleme aldım.

Çoğunlukla, hayli uzun bir geçmişi olan ‘kendi idrak iklimimize yabancılaştırma’ faaliyetlerine karşı bir ‘duruş’ ve tavır alma saikıyla kaleme alınan bu yazıların, inancı, ‘rasyo’ya indirgemek çabası içerisinde olan yaklaşımların yanılgılarına ayna tutmak gibi bir maksadı da hep oldu… 

Bu vesile ile yazılarımızda, kandil gecelerinin, İslam medeniyeti kavrayışında neye tekabül ettiğini; 

Geleneğin, iman, ibadet ve ahlak kaidelerini hayatın tamamına yaymak açısından ne denli mühim bir mevzi olduğunu; 

‘Mübarek gece’ kavramına şiddetle reaksiyon gösterenlerin serdettikleri iddialar ile İslam'a muarız olanların Müslümanlara saldırırken kullandıkları argümanların dehşetengiz benzerliğini; 

Birilerinin ‘bidat ve hurafe’ diye saldırdıkları olgulara, başka birilerinin ‘irtica’ diyerek büyük bir hınçla nasıl savaş açtıklarını,

Kavramların ve ıstılahların bağlamından koparılarak ele alındığında nasıl facialara yol açabileceğini ve daha bir sürü şeyi mufassal olarak anlatmaya gayret ettik.  

Yine bir ‘mübarek gece’ ve ‘tahsis edilmiş bir zaman dilimi’ arifesindeyiz. 

Yine bazı odaklar, bu kavramlar üzerinden anlamsız ve gereksiz tartışmalar başlatacak… 

Ve yine bu tartışmaları fırsat bilen bazı İslâm muarızları bu tartışmalardan ganimet devşirme yoluna başvuracak… 

Dilerseniz biz yine, var oluşumuzu ve hayatımızı anlamlı kılan yegâne referansımızın rehberliğinde, bazı zaman dilimlerinin ayrıcalıklı ve bazı gün ve gecelerin ‘mübarek’ olduğu hususuna kısaca değinelim. 

Bu değini, ‘uydurma gün ve geceler’ iddiasındaki bir takım kimselerin yanılgısını gözler önüne sereceği gibi, inanan insanlar açısından da, lütfedilen bir nimeti değerlendirmenin önemine işaret edecektir. 

Öncelikle şunu hemen ifade etmeliyiz ki, ‘mübarek’ kavramı tamamen Kur’an mahreçli bir tanımlamadır.

‘O apaçık Kitab’a andolsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik.’

(Duhan Suresi, 2) 

Bu ayette açıkça ifade olunduğu üzere Kur’an’ın nüzulünün tahakkuk ettiği zaman dilimi, ‘mübarek’ kavramıyla tavsif olunmakta ve bu zaman dilimi diğer anlardan farklı kılınmaktadır. 

Kur’an’ı meale indirgemek çabası içerisinde olan bazı çevrelerin, Kur’an’î kavramları, Arapça aslından bağımsız bir biçimde değerlendirirken düştükleri yanılgı, kullandıkları dil olan Türkçede de bariz bir biçimde kendisini göstermektedir. 

Şüphesiz ki bazılarının ‘mübarek’ kavramından anladığı ile bizim bu kavrama yaklaşım biçimimiz hayli farklı ama bir meselede Kur’an referans gösteriliyorsa, orada bir elif miktarı durmak icap etmez mi?

Mühim bir mevzuda iddialı sözler sarf eden kimselerin Arapça bilmiyor olmalarını bir noktaya kadar anlamak mümkün… 

Peki, bu, aynı kişilerin iddialarını ortaya koyarlarken kullandıkları dil olan Türkçe için geçerli olabilir mi? 

Öyleyse ‘mübarek gün ve gece yoktur’ iddiasını seslendirenlerin en azından ‘Kadir Suresini’ iyice tetkik etmesi icap etmez mi?

İşte sure:

1- Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.

2- Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?

3- Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4- Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.

5- O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.

Bu surede şu hususlar açıkça beyan edilmektedir: 

‘Mübarek’ olgusuna itirazı olan çevrelerin iddialarının tam aksine bu surede, bazı zamanlar bazı zamanlardan daha hayırlıdır (ayet 3)

Mezkur çevreler, bu hadisenin sadece ilk geceyle sınırlı olduğu iddiasını serd ederlerken bir kez daha yanılmaktadırlar zira Kadir Suresinin 4  ve 5. ayetleri,  Meleklerin ve ‘Ruh’un  o gece Rablerinin  izniyle  her iş için indikleri ve o gecenin tan yeri ağarıncaya kadar selametle lebalep dolu olduğu açıkça beyan buyrulmaktadır. 

Geçmişte olmuş bir hadise, malum olduğu üzere mazi sigasıyla zikredilir. Oysa bu ayetlerde geniş bir zaman dilimini kapsayan bir olgudan söz edilmektedir. 

Meleklerin ‘Rablerinin izniyle her iş için inmesi’ ve ‘O gecenin tan yeri ağarıncaya kadar selamet’ olması bunun açık bir kanıtıdır. 

Allah azze ve celle, bu husustaki itirazları Kelam-ı Kadim'inde en başından anlamsız hale getirmiş ve Cebrail (A.S.) olduğu rivayet edilen ‘Ruh’ ile birlikte başka meleklerden de söz etmiştir. 

Zira muhtemeldir ki,  muterizler, Cebrail ( A.S.)’ın inişini ‘vahiyle ilgilidir’ diyerek o geceyi vahyin nüzulüyle sınırlı tutmaya gayret edeceklerdir ama ayet bu gayretleri boşa çıkarmış ve meleklerin ‘bütün işlerle’ ilgili olarak yanlarında getirdikleri selamet ve esenlikle birlikte yeryüzünü şereflendirdiklerini beyan buyurmuştur. 

Hülasa: Kadir gecesinin sadece Kur’an’ın indirildiği gece olduğu yönündeki iddia zorlamanın da ötesinde tamamen mesnetsizdir. 

Zaten bunun için sıkça kullanılan, ‘Ramazan ayının her yıl on gün önce başladığı’ yönündeki tuhaf argüman, meseleye hangi oranda ilmi bir ciddiyetle yaklaşıldığını göstermesi açısından yeterli olsa gerektir. 

Miladi takvimi bütün zamanların referansı zanneden ve zamanı sabitleyerek anlamaya çalışan rasyonel aklın, zamanın tahsis edilmesindeki inceliği kavramasını beklemiyoruz elbette... 

Ve elbette ki iman edenler, Ramazan ayının her yıl ‘on gün önce’ değil tam zamanında kendileriyle buluştuklarını bilirler... 

Zamanı yed-i kudretinde çekip çeviren ve tahsis eden Allah’tır ve zaman sadece insan için bir anlam ifade eder. 

Allah, bütün bağlayıcılıklardan münezzehtir zira...

Netice-i kelam: Bu geceden başlamak üzere, önümüze serilen rahmet, mağfiret ve bereket sofrasından azami ölçüde istifade etme fırsatını kaçırmamak lazım. 

Bu vesile ile üç ayların tüm İslâm âlemine hayırlar getirmesi temenni ediyorum…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.