SON DAKİKA
Hava Durumu

Utanmazlığın Bu Kadarı!

Yazının Giriş Tarihi: 23.11.2020 09:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.11.2020 09:13

Suçüstü yakalandılar!

Kim mi?

Millet ittifakının bileşenleri.

Yani, CHP, İYİ Parti, SP ve gizledikleri ortakları HDP/PKK

Konu malum…

Bu dört parti bundan 2 yıl önce ortak bir anayasa oluşturmak için bir araya gelmişler.

Aslında başta CHP genel başkanı olmak üzere birçok yetkili bunu çok önceden söylemişti fakat mahiyeti, İYİ Partiden ihraç edilen Ümit Özdağ’ın faş etmesiyle netleşti.

12 Kasım günü şöyle demişti Özdağ

"Ben televizyonda HDP ile yakınlaşmadan bahsetmemiştim ancak HDP konusunda yalan söyleyen birisi varsa o ben değilim. Bana, İYİ Parti Milletvekillerine, bütün İYİ Parti seçmenine ve Türk milletine HDP ile ilişkiler konusunda Meral Akşener doğruları söylememiştir. 2018 genel seçimlerinden önce İYİ Parti’den iki kişi Akşener’in talimatı ile divandan habersiz CHP, Saadet ve HDP’lilerle birlikte oturup dört ay boyunca seçimlerin ikinci tura kalması durumunda açıklanacak bir anayasa hazırlamışlar. Ve bundan benim ancak yerel seçimlerden sonra haberim oldu"

Bunun üzerine İYİ-P genel başkanı Meral Akşener bu iddiayı kesin bir dille yalanladı ama bu sadece “yalanlamadan” ibaretti zira bu hususa dair kendisine sorulan tüm sorulara kaçamak cevaplar verdi ve hatta resmen kaçtı.

Sonrasında CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu da aynı yönteme başvurdu.

Söylediği şey, “bu iddiaları hayretle izliyoruz” idi.

Peki, gerçekten hayretle izliyorlar mıydı yoksa Meral Akşener’i düştüğü açmazdan kurtarmak için bir yalana mı sarılıyorlardı?

Bu sorunun cevabı çok geçmeden ortaya çıktı.

21 Haziran 2018’te CHP’nin finansal desteğiyle yayın yapan Tele1 Televizyonunda “Biz daha önceden millet ittifakını oluşturan partilerle bir araya geldik zaten. Bir anayasa değişikliği için neler yapabiliriz diye ilkeler belirlendi ve o komisyonun başkanlığı da Sayın İbrahim Kaboğlu yapıyordu.”

Kılıçdaroğlu, daha önceki açıklamalarında Millet İttifakı demesine rağmen üstüne basa basa “4 partinin bir araya geldiğini” söylüyordu ama bu yeni tartışma üzerine her zamanki gibi çark ederek “yok öyle bir şey” demek durumunda kaldı.

Tartışmalara son noktayı eski CHP milletvekili ve kurulan komisyona başkanlık yapan İbrahim Kaboğlu koydu.

Kaboğlu, çok açık bir biçimde, kendi başkanlığında yapılan çalışmanın mevcudiyetini kabulle birlikte ayrıntılarına varıncaya kadar anlattı.

Yani anlayacağınız, içinde HDP’nin de bulunduğu böyle bir çalışma yapılmış ve ortaya taslak bir metin çıkmış!

Peki, Millet İttifakı bileşenleri neden ısrarla yaptıkları bu çalışmayı inkâr ediyorlar?

Sorulması ve cevabı aranması gereken soru budur!

Esasen bir partinin yahut birkaç partinin bir araya gelip yeni bir anayasa metni oluşturmak için çalışma yapmasından daha doğal bir şey olamaz!

Siyasi partilerin asıl amaçlarından birisi de bu değil midir zaten?

Aslında kimsenin bunu tartıştığı yok!

Hiç kimse “neden anaysa çalışması yapıldı?” diye de sormuyor.

Soru, “içinde HDP’nin de bulunduğu böyle bir komisyon oluşturuldu mu oluşturulmadı mı?” sorusudur!

İşte İYİ Parti bu gerçeğin ortaya çıkmış olmasından rahatsız!

Rahatsız da ne kelime, resmen fellik fellik kaçıyorlar bu sorudan.

Bütün tartışmalar ve tabir yerinde ise bütün gürültü bu yüzden kopuyor zaten.

İYİ Parti, malum, MHP’nin “milliyetçiliğini” beğenmeyip daha hard bir “ulusalcılık” iddiasında bulunan siyasetçilerden ve bu siyasilerin hitap ettiği kitleden müteşekkil.

PKK’nın meclisteki uzantısı olduğunu reddetmeyen ve hatta gururla ifade eden HDP’lilerle bir araya gelmiş olmalarının aleniyete dökülmesidir İYİ-P’lileri rahatsız eden.

Aslında İYİ Parti genel başkanı ve yöneticileri bundan rahatsız değiller, sadece hitap ettikleri tabanın tepkilerinden korktukları için yalan ve inkâra başvuruyorlar.

CHP de ittifakın önemli bir bileşeni olan İYİ-P’yi kaybetmemek için bu ‘yalanla döndürülen değirmene’ su taşıyor.

Ne zaman kadar sürer bu yalan ve inkâr süreci, doğrusu bilemiyoruz.

Görünen o ki, taraflar işi zamana bırakıp, hadisenin küllenmesi yönünde bir irade ortaya koymuşlar. Bu yüzden de sürekli olarak gündemi değiştirmeye matuf absürt atraksiyonlar peşindeler.

Onlar bu yöntemle zevahiri kurtarma peşinde iken, başka bir soru gözlerden kaçıyor ne yazık ki!

Şu ana kadar maalesef bu soruyu kimse sormadı.

İzninizle ilk kez biz soralım.

Bütün bunlar olup biterken, kendisine gayr-i meşru muamelesi yapılan, türlü yalan ve inkârlarla mevcudiyeti “yasak ilişki” gibi yansıtılan HDP, bu aşağılanmayı neden sindiriyor?

Evet, gerek İYİ Parti, gerek CHP ve gerekse SP, gün gibi ortada olan bu dörtlü çalışmayı yalan vesilesiyle inkâr ederken aslında HDP’yi aşağılamakta ve rezilet olgusunun nesnesi gibi davranmaktadırlar.

HDP’lilerin bu aşağılanmayı, kelimenin tam manasıyla oportünist bir yaklaşımla sindirmesi ise kendileri ve tabanları açısından içler acısı bir durum doğrusu.

Onur, izzet ve kişilik gibi kavramları rafa kaldırarak kendilerine yapılan bu istiskale ses çıkarmamaları başka neyle izah edilebilir ki?

“Faşist” dedikleri bir partiyle, geçmişte on binlerce Kürdü asan-kesen diğer başka bir partiyle bir araya gelmeyi sindirenlerin bu aşağılanmaya ses etmemelerinin tek bir izahı vardır.

Hepsinin bir arya gelmesini emreden “iradeye” olan bağlılıkları!

Evet, bahsini ettiğimiz muhalif partilerin (bunlara sonradan AK Partiden ayrılan partiler de dâhil) bir “sahibi” var ve o “sahip” neye mal olursa olsun, bir arada durmalarını emrediyor!

Mesele ne yazık ki, bundan ibarettir ve ne yazık ki, Türkiye aleyhtarı böyle bir muhalefete mahkûmuz!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.