SON DAKİKA
Hava Durumu

“YALAN TERÖRÜ” ZIVANADAN ÇIKTI

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2021 01:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.08.2021 01:32

Daha önce de birkaç kez ele aldım “yalan haber” meselesini.

Yalnız bu sefer iş, tamamen başka bir noktaya evirilmiş görünüyor.

Artık konu sadece yalan yere bir haber üretilmesi hususunu çoktan aştı.

Bana göre mesele, “Milli Güvenlik” kapsamında ele alınacak denli vahim.

 

Evet, küresel iktidarın taşeronu konumundaki sözde muhalif partiler, bir süre önce başta ABD olmak üzere Avrupa ülkeleri tarafından fonlandığı ortaya çıkan tabir caiz ise “fondaş medya”, kendilerini CHP'nin arka bahçesi olarak anabileceğimiz birtakım STK’lar ve bunlara “sürü bağışıklığı” kıvamında mutlak itaat eden  “yeminli Türkiye” düşmanlarından müteşekkil vicdansız bir güruh, vampirlerin kanla beslenmesine benzer bir şekilde resmen yalanla besleniyor, yalanla yatıp yalanla kalkıyorlar adeta…

 

Yalan, bunlar için hava gibi, su gibi vazgeçilmez bir hayati unsur.

Umutlarını yalana bağladılar desek yanlış bir kelam etmiş olmayız.

Esasen bu, rastgele bir hadise değil.

Planlı, programlı ve sistematik bir saldırı…

Türkiye’yi düşürmeye kararlı beynelmilel güç odağının bu yönde bir talimat ve emir verdiğinde zerre kadar şüphe yok.

Uydurulan yalanların “Milli Güvenlik” sorununa dönüşmesi de bunun kanıtı.

 

Yukarıda tek tek saydığım unsurlar aldıkları talimat gereği, sistematik olarak saldırıyorlar.

Sözgelimi CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu mahreçli yalanlara baktığımızda bu hususu görmemiz hiç de zor olmaz.

Mütemadiyen ve sistemli bir şekilde olmayan şeyler üzerinden toplumu, özellikle de gençleri kışkırtacak yalanlar sıralıyor ardı ardına…

Yalanlarına referans gösterdiği kaynaklar, iddia olunan şeyin yalan olduğunu kabul edip özür diledikleri halde Bay Kılıçdaroğlu’nun bunları hiçbir şekilde kaale alıp geri adım attığı vaki değil.

 

Bu ne anlama gelir?

Kendisine talimat veren odağın bu husustaki kararlılığına elbette…

 

Mesela Meral Akşener…

Bu Bayan da sistematik bir yalan provokatörü…

Gittiği yerlerde daha önce kendi adamları tarafından organize edilen mizansenlerle halkın önüne çıkıyor.

Fondaş medya marifetiyle yapacağı tezviratı bi tamam gerçekleştirdikten sonra başka bir operasyon için konuşlanıyor.

Söylediklerinin yalan, yaptıklarının mizansen olduğu ortaya konduğu halde o da Kılıçdaroğlu gibi milim geri adım atmıyor ve kaldığı yerden devam ediyor.

Oysa azıcık utanması ve onur kaygısı olan bir kişi, bunca rezalet sonrasından en azından bir süre ortalıkta görünmemeye çalışır ama bunlarda öyle bir şey yok.   

 

Bu her iki örnek de faillerin bile isteye bu fiili işlediklerini açıkça gösteriyor.

Yapılmak istenen ise ortada…

Amaç, sistematik bir şekilde yalan üzerinden yapılan provokasyonların belirlenen bir süreç içerisinde tabii hale gelmesi ve insanlar tarafından kanıksanması…

Vatandaşların “herhalde bu kadar yalan atmazlar, demek ki, bunlar doğru” diyebileceği bir vasatı sabırla oluşturmaya çalışıyorlar.

Kendileri adına tetikçilik yapan medya ve STK’ların katkısıyla da bu anlayışı yerleşik bir hale getirmeye çalışıyorlar.

Anormali, normalleştirme operasyonu da diyebiliriz buna…

 

Başta, meselenin bir “Milli Güvenlik” boyutu taşıdığına işaret etmiştik.

Bunun için örnek vermeye bilmem gerek var mı?

Bir süreden beridir duçar olduğumuz yangın ve sel gibi tabii afetlerde yaşadıklarımız, aslında örnek olarak yeter de artar bir içeriğe sahip.

Yangınlar nedeniyle ülkesini dış dünyaya, “bitmiş, tükenmiş ve çaresiz” göstermek için her türlü ahlaksızlığı tatbik eden bu güruhun ihanetine hep birlikte şahit olmadık mı?

Mülteciler üzerinden iç karışıklık çıkarmaya çalışan provokatörlere en yüksek perdeden destek veren bu hain ruhlu satılmışlar değil miydi?

Sellere “patlayan HES’lerin” neden olduğu yalanını bunlar yayıp propagandaya dönüştürmediler mi?

 

Evet, bunların hepsi, basit bir yalan haber olgusunun çok ötesinde ülke güvenliği ile doğrudan alakalı hususlardır ve biz, karşıdaki güruhun bütün bunları bile isteye yaptıklarını çok açık bir şekilde görüyoruz/biliyoruz.

 

Daha önce de ifade etiğimiz gibi bu ihanetle mücadelenin tek bir yolu vardır.

Yasa!

Yalan haberi uydurana maddi anlamda hatırı sayılır bir külfet getirecek cezalandırmanın yanında hapis cezası da öngören bir yasadan söz ediyorum.

Öyle ki, muhatap kesimin; “oldu olacak idam cezası verseydiniz” diyebileceği ağırlıkta ve ciddiyette bir yasa olmalı bu.

 

Yalan haberle mücadelenin başka bir yolu yoktur.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibinin canhıraş bir şekilde yalanları çürütme ve dezenformasyona karşı verdikleri mücadele bir yere kadar iş görüyor zira onlar, bunun yalan olduğunu kanıtlayıncaya kadar bahse konu yalan dünyayı dört beş kere dolaşıp oluşturulmak istenen menfur etkiyi çoktan üretmiş oluyor zaten.

 

Mesele tahmin edilenden çok daha ciddidir ve açık söylemek gerekirse bıçak kemiğe çoktan dayanmıştır.

Bu önlem, bir an önce hayata geçirilmez ise umutlarımıza ve ülkemize yazık etmiş olacağız hep birlikte.

Daha geç olmadan bu ihanete dur demeyi başarabilmeliyiz.

Yoksa umutlarımız ve ülkemiz için “başka bir bahara” deme vasatı bile kalmayacaktır ki, deyim yerindeyse “başka bir yüz yıla” ifadesi daha uygun düşecektir…

Öyleyse herkes üzerine düşeni, hemen ama hemen yapsın!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberin Doğrusu En Güncel Haber

Haberin Doğrusu, Bursa haber, Bursa son dakika, Doğru haber, Son dakika, Bursa iş dünyası, Bursaspor, Bursa hava durumu, Bursa nöbetçi eczaneler, Bursa ekonomi haberi, Bursa kapalıçarşı, Bursa trafik durumu

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.