Kim zengin, kim fakir

Saygıdeğer okurlar, bu yazımda kapitalist düzenin bizi köleleştirmesi ve nasıl bir tüketim toplumu olmamız ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

İnsan beyni çok muhteşem bir organ. Fakat insanları yönlendirmek ve algı yaratmak da bir o kadar kolay bizler için.

Kapitalizm insanları sürekli tüketmeye ve ihtiyacı olmayanı aldırmaya yönelik bir sistemdir.

Maalesef günümüzde çoğumuz bu kapitalist sisteme ayak uydurur olduk.

Sürekli bir şeyler almak istiyoruz ve haz duygusunu da kaybediyoruz ne yazık ki.

Maddi durumu kötü olmayan insanlar şöyle evlerindeki eşya ve kıyafetlere bir baksa ne kadar fazlalık olduğunu görecektir.

İnsanlar sevilmek, eşyalar ise kullanılmak için var.

Fakat bu zamanla değişti ve eşyalar sevilir, insanlar kullanılır hale geldi.

Günümüzden 80 sene öncesine kadar geriye doğru gidersek eskiden arabası olan zengin, atı olan fakirdi.

Şimdi ise herkeste araba var, ama atı olanlar zengin şu anda.

Hep eskiye doğru bir gidiş ve özlem var farkındaysanız.

Köylerde yaşayan köylüler evlerini tarlalarını bırakıp şehirlere taşındılar.

Şehirlerde yaşayan hali vakti yerinde olan insanlar da köylere taşınmaya başladı.

Kısacası ters göç yaşanıyor şu anda.

İnsanoğlu şimdilerde hep bir şey istiyor hayattan.

Kimisi lüks bir araba, kimisi yüzme havuzlu villa, kimisi de holding sahibi olmak istiyor.

İnsanlarda bir hırs almış başını gidiyor.

İnsanlar nedense eşyalar ve para ile mutlu olabileceklerini düşünüyorlar.

Halbuki mutlu olmak için çok fazla neden sayabiliriz.

Tabi bunu idrak edebilmek çok önemli.

Bunun için mesela şu anda düşünün.

Sağlığını yerinde mi?

Görebiliyor, yürüyebiliyor, konuşabiliyor, nefes alabiliyor, yiyip içebiliyor musunuz?

Bunlara sahipseniz şayet zenginsiniz demektir.

Zenginlik deyince aklınıza ilk olarak para gelmemeli.

Sağlık ve iç huzur da büyük bir zenginlik.

Lütfen eşyaların ve sistemin kölesi olmayalım.

Mesela bir hastanede yoğun bakımda hayat mücadelesi veren bir hasta olmak mı istersiniz yoksa bankada milyon dolarlara sahip olmak mı istersiniz.

Sağlığın kıymetini sağlığını kaybeden bilir.

İnsanoğlu tabi çabuk unutan bir canlı.

Her şeyin değerini kaybedince anlıyoruz.

Artık bu alışkanlığımızı bırakıp bazı şeylerin değerini kaybetmeden bilelim.

Herkes bir arayış içinde şimdilerde.

Fakat elimizdekilerin kıymetini de unutmayalım ne olur.

Hayat kısa.

Anın tadını çıkarmaya çalışalım.

2025 senesi inşallah dünya ve ülkemiz için savaşların olmadığı, afetlerin yaşanmadığı, bolluk ve bereketin olduğu bir yıl olur.