"Başaramadım" demek erdemdir

Kar ve aşırı soğuklar yurdu etkisi altına aldı.

Kimi bunu "bereket" diye yorumladı...

Kimisi de "esaret" dedi.

Ben de kar ve yağmurun "bereket" olduğunu düşünenlerdenim.

Özellikle ağustos ayı sonunda yüzde 10'ların bile altına düşen baraj doluluk oranlarını düşündükçe...

Neyse aslında konumuz tam da bu değil.

İstanbul resmen kara teslim oldu.

Kentin merkezinde mahsur kalan insanları duyunca...

İnanmak istemedim önce.

Ve sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kent ulaşımı felç hale geldiği saatlerde bir balıkçıya gidip yemek molası vermesi konusu sosyal medyada gündemin ilk sırasına oturdu. (Yemekte, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott bir araya gelmesi ayrı bir tartışma konusu.)

Hemen ardından Ekrem İmamoğlu bu duruma yine sosyal medya hesabı üzerinden, "Bu zamana kadar, devletimiz, ilçe belediyelerimizle koordineli çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Binlerce çalışanımızın emekleri ortadayken, 19 saatlik mesaide, 1 saatlik yemek molamın neden gündem yapılmaya çalışıldığı malumdur. Milletimiz bu hazımsızlığı iyi bilmektedir" açıklamasında bulundu.

Elbette yoğun çalışma temposu nedeniyle yemek molası da verecektir ve hatta daha sağlıklı çalışmak için yine küçük uyku molaları da verecektir, vermelidir de kenti yönetenler.

Çünkü doğru kararları verebilmek için dingin bir kafa ve ruh haline ihtiyaç var ama...

Evet burada kocaman bir "ama" devreye giriyor.

Bu yemek molasının yeri lüks bir balıkçı lokantası mıdır?

Yemek, mesai yaptığı yere söylenemez miydi?

Ayrıca bu yoğunlukta ne ara İngiliz büyükelçi ile sözleşti, randevulaştı...

Öncelikle şunu söylemek gerek; "Başaramadım" demek de bir erdemdir aslında.

- Elimizden geleni yaptık ama olmadı...

- Kar beklediğimizden önce bastırdı...

- Biz şu kadar yağış bekliyorduk, meteoroloji öyle bilgi verdi ama şu kadar yağdı...

- Tuz stoklarının bulunduğu yollar önce kapandığı için aksaklık yaşandı...

- Pek çok kişi yazlık lastiklerle, zincirsiz bir şekilde yola çıktığı için yollar kapandı...

Ve daha bir çok gerekçe sayılabilirdi.

Şimdi şu bir gerçek ki İstanbul kar yağışına teslim olmuştur.

Kent yönetimi bu krizi iyi yönetememiştir.

Elbette elinden geleni yapmıştır, sayın Ekrem İmamoğlu da böyle olmasını istemiyordur ama...

Trafik böyle kitlenmişken, insanlar kentin göbeğinde mahsur kalmışken, balıkçıya gittiği için yapılan eleştirilere de "Evet haklısınız hata yaptım. Bir bu krizi yönetemedim, beceremedim. İki binlerce kişi yollarda mahsurken balıkçıya gitmemeliydim" demeliydi sayın belediye başkanı.

Ayrıca sosyal medyadaki eleştirilerin önemli bir kısmı kendi partisinin yöneticileri, ittifak içinde oldukları partilerin temsilcileri ve en önemlisi de oy verenleriyken bunu bir siyasi saldırıya dönüştürme çabasını hiç anlayamadım, kimse de anlayamadı.

Neredeyse bu doğa olayının sorumlusu olarak eleştiri yapanları gösterecek...

Oysa sadece özür dileseydi...

"Hata yaptım" deseydi...

O zaman sizi yapraklar alkışlasın sayın İmamoğlu...

Ve umarım balık sonrası helva da yemişsinizdir...

Madem İstanbul felç olmuşken balıkçıya gitmeyi tercih ettiniz, tadına iyice varsaydınız.

Bu arada, sayın İmamoğlu'nun karla mücadele kadar önemli olan Büyükelçi ile görüşmesinin detaylarını her vatandaş gibi ben de çok merak ediyorum.

Açıklama bekliyorum...