KISITLASAKTA MI BEĞENDİRSEK KISITLAMASAKTA MI BEĞENDİRSEK

Evet haklısınız, başlık oldukça karışık.
Ancak içinde bulunduğumuz durum da aynen böyle.
Karışık...
İçinden çıkılamaz...
Çözülemez...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası 29 Nisan ile 17 Mayıs tarihleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması, diğer tabirle "tam kapanma" tedbirleri uygulanacağını açıkladı.
Kimi bu kararı haklı buldu...
Kimisi ise eleştirdi.
Her iki tarafa da saygı duyuyorum.
Ben de bu denli uzun kapanmanın özellikle esnaf üzerinde olumsuzluklar oluşturacağından endişe ediyorum.
İnşallah olmaz ama kepenk kapatmalar yaşanabilir.
Bu da doğal olarak vergi kaybına yol açacaktır...
Bu durum işsizlik rakamlarına da olumsuz yansıyabilir.
Ama diğer yandan hastanelerin de durumu ortada.
Yoğun bakım üniteleri amiyane tabirle kapalı gişe...
Ölümlerden rakam olarak bahsetmeye başladık.
300'ün altına düştü mü seviniyoruz...
Tüm bunlar benim karmaşık düşüncelerim.
İşin bir de muhalefet kanadı var.
Her şeye muhalefet hem de.
Gerçi CHP'li Engin Altay, 2017 yılındaki bir konuşmasında, "Hükümet dünyanın en doğru işini yapsa bile yanında olmayacağız" demişti.
Dünyanın en doğru işini yapsa bile...
Bu nasıl bir mantık...
Bu nasıl memleket sevgisi...
Son günlerde tam da Engin Altay'ın 2017 yılındaki söylediği gibi hareket ediyor CHP ve avanesi...
Kısıtlamalar kaldırılır!
"Salgın yayılıyor kapanma olsun" çıkışı gelir.
Kapanma kararı alınır!
"Bu kadar kapanma yapılır mı?" eleştirisi yapılır.
Hükümetin aldığı kararların "dünyanın en doğru işi" olduğunu iddia etmiyorum.
Zaten bu siyasi değil bilimsel bir karar.
Bilimsel veriler ışığında yapılan öneriler, siyasi irade tarafından hayata geçirildi.
O nedenle yapılan eleştirilerin önemli bir kısmının bilim insanlarına gittiğinin farkında mı acaba muhalif kanat.
Yani hükümetin de işi zor yani.
Bence hükümet, "Kısıtlasak mı beğendirsek, kısıtlamasak mı beğendirsek?" diye ikilemde kalıyordur.
Yani işin özü, bu muhalefetle hükümet olmak zor vesselam.
Eleştiri çok...
Çözüm üretmek hiç yok...