SON DAKİKA
Hava Durumu

Otur evinde yahu

Yazının Giriş Tarihi: 20.02.2022 01:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.02.2022 01:16

Güldür Güldür Show programında "Fikri bey" karakteri var, izleyenler bilir.

Bu karakterde, etrafına sürekli olumsuzluk pompalayan bir tipleme canlandırılıyor.

İşe girmek, evlenmek, tatile gitmek isteyenlere aklınca hesaplar yapıp, "Çalışıp ne yapacaksın, otur evinde yahu" önerisinde bulunuyor.

Programdaki skeçlerde bu karakterin önermeleri genellikle karşı taraftan haklı bulunuyor.

Gülüp eğlendiğimiz, bazen "o kadar da değil" dediğimiz bu skeç karakterine benzer pek çok kişi var aslında artık etrafımızda.

Ne çalışan, ne okuyan ne de iş arayan, diğer bir anlatımla gözü ne eğitimde ne de çalışmakta olan bu yapıdaki kişiler İngilizce NEET yani (Not in education, employment or training) olarak adlandırılıyor.

Sayıları da öyle azımsanmayacak düzeyde.

Önemli bir kısmı iyi eğitim almış, kısa bir süre çalışmış ve sonrasında üretmek yerine oturmayı tercih eden bu kişilere "ev genci" benzetmesi yapılıyor ülkemizde.

Ekonomik olarak ailelerine fazlasıyla bağımlı bu kişiler, ailelerinden yeterince destek göremediklerinde yarı zamanlı işler de yapıyorlar belirli aralıklarla.

Kimisi, okumuş ancak iş bulamamış yakınlarını örnek olarak gösteriyor, kimisi de işe gitmek için trafikte harcadıkları zamanı bahane olarak ortaya koyuyor.

Sosyal çevreleri bir kaç mahalle arkadaşı ve yakın akrabadan oluşan bu kesim, günlük yaşamlarını değiştirmek için de çaba sarf etmiyor.

Türkiye İş Kurumu'na kayıtları olmadıkları için istatistik olarak işsizlik verilerine de yansımıyorlar.

Bu kişilerin durumunu bir anlamda "Yaşar ne yaşar, ne yaşamaz" olarak adlandırabiliriz. 

Ayrıca Türkiye, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre, 36 üye ülke arasında "ev genci" oranının en yüksek olduğu ülke durumunda.

Yani OECD verilerine göre Türkiye’de yaşayan 20-24 yaş arası gençlerin yüzde 33,3'ü herhangi bir eğitim almıyor ve iş aramıyorlar. 

Ve bu gençler vakitlerinin büyük bir kısmını evde, mahalle köşelerinde, kafe ya da kahvehanelerde geçiriyor. 

Bu gençler sosyalleşmek için kendilerinde bir amaç, motivasyon ve enerji hissetmedikleri gibi genellikle bunun için anne-babalarından para istemek zorunda kalmaktan da oldukça rahatsızlar.

Yani ciddi bir ikilem yaşıyorlar aslında kendi içlerinde. 

Aslında durum oldukça vahim.

Pek çoğumuzun umut bağladığı...

"Geleceği şekillendirecekler" olarak nitelendirdiğimiz...

Hepimizin özlemle beklediği "büyük Türkiye" hedefine ulaştıracak nesil...

Başka bir tabir ile Z Kuşağı, öyle sanıldığı kadar parlak değil.

İşin özü bu gençler, kendi ve ülke geleceği için çalışmak, üretmek yerine kendilerine "Otur evinde yahu" diyorlar.

Önemli bir kısmı cep telefonundan film izleyerek, sosyal ağlarda gezinerek zamanlarını geçiriyorlar.

Bir kısmı da sınırlı paralarını "coin ve token" veya "borsa" gibi sanal yatırım araçlarıyla arttırmaya, bir anlamda "çalışmadan yırtmaya" kafa yoruyor.

Bence bilim insanları, uzmanlar bu duruma biran önce el atmalı.

Gençler, psikolojik ve mental olarak motive edilmeli ve hayata yeniden bağlanmaları sağlanmalı.

Çalışmayan, üretmeyen, sadece tüketen, bireysel, aile ve ülke yaşam standardını aşağı çeken bu bireylere yönelik özel bir çalışma yürütülmeli.

Ve gerekirse yerel yönetimler de bu işe el atmalı.

Aile danışma merkezleri gibi, bu gençlerin motivasyonunu yükseltecek, çökük haldeki psikolojilerini düzeltecek, onları yeniden toplumsal ve iş hayatına bağlayacak merkezler kurulmalı.

Ve bence bu çok vakit geçirmeden biran önce yapılmalı.

Yarın geç olabilir...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.