SON DAKİKA
Hava Durumu

Sertifikaları Aktaş'ın "Avatar"ı verdi

Yazının Giriş Tarihi: 29.06.2022 11:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.06.2022 11:23

Sinemanın, resim, heykel, mimari, dans, şiir ve müzikten sonra 7. sanat olduğu söylenir hep.

Sanattan ziyade sinema, son 50 yılda önemli bir tanıtım aracı oldu.

Onlarca, yüzlerce kahramanımız olmasına karşın ABD sinemasının zihnimize yerleştirdiği uydurma kahramanları daha benimser hale geldik sinema yüzünden.

Hangi kahraman 115 kiloluk bir top mermisini kaldırabilir ki Seyit Onbaşı dışında.

Gemileri karadan geçirerek Konstantinopolis'i 1453 yılında İstanbul yapan Fatih Sultan Mehmet Han var iken Vikingler, 300 Spartalı gibi ve benzerlerinin onlarcasını izledik son 30-40 yılda.

Gerçi 1970'li yıllarda tarihi Türk filmler oldukça ilgi görmüştü.

Tarkan, Karaoğlan, Fatih'in Fedaisi ve benzeri filmler çekilmiş ve oldukça ilgi görmüştü.

Burada önceki gün yaşamını yitiren tarihi filmlerin baş kahramanı Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli jönlerden Cüneyt Arkın'ı da rahmetle anmadan geçmeyelim.

Ama bu tarihi filmlerde ilgi görmesine rağmen ısrar edilmedi... 

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 4 ay önce hayata geçirilen Birol Güven Sinema ve Televizyon Akademisi, bu çerçeveden bakıldığından bence çok önemli bir proje.

Projenin, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Dijital Görüntü Tasarım ve Eğitim Merkezi'ndeki eğitimlerin uygulamalarını takip etme fırsatı bulmuştum.

Sohbet etme fırsatı bulduğumuz Birol Güven, gelişen teknoloji ile birlikte artık Türkiye'de de avatar ve benzeri filmlerin çekilebileceğini, hatta küçücük bir alanda oluşturulacak dijital ortamda İstanbul'un fethi filminin teknolojik imkanlar sayesinde sanki binlerce figüran yer almış gibi çekilebileceğini de aktarmıştı.

Konunun özüne dönecek olursak 4 aylık eğitimin ardından Birol Güven Sinema ve Televizyon Akademesi Öğrenci Performans Gala Gecesi düzenlendi.

Şoray Uzun'un sunuculuğunu yaptığı gala gecesinde öğrenciler performanslarını sunma fırsatı buldular.

Geceye damga vuran konu ise programa şehir dışında olduğu için katılamayan Alinur Aktaş'ın sertifika töreninde bir şekilde yer alması oldu.

Evet Alinur Aktaş olmasa da avatarı gecede yer aldı ve başarılı olan öğrencilere sertifikalarını takdim etti.

Fark oluşturmak böyle bir şey.

Törende Alinur Aktaş'ın yerine hazır bulunan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Halide Serpil Şahin de bir müjde verdi.

Şahin, Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde uluslararası bir kısa film festivali düzenleneceğini söyledi.

Hem akademiyi başarıyla bitiren gençlerin hazırlayacağı projeleri hem de film festivalini merakla bekliyorum doğrusu...

- Muhteşem konuşma

Doktorluk çok kutsal bir meslek.

Çok meşakkatli...

Eğitim süreci ayrı, pratisyenlik süreci ayrı, uzmanlığı da başka bir ayrı...

Öyle her babayiğidin yapabileceği bir iş değil.

Ve bu nedenle en yüksek maaşı hak ediyorlar.

Onlar ne kadar kazansa "çok" diyemeyiz...

Ama...

"Bana ne, ben küstüm, gidiyorum" diyene de saygı gösteremeyiz.

Havaalanlarında çekilen ve sosyal medyada paylaşılan "Türkiye iyi bir doktor kaybetti" videolarını hoş göremeyiz.

Demek ki yeterince iyi değilmişsiniz...

Demek ki yemininizi içten etmemişsiniz.

Demek ki sizin için para ve maddiyat daha önce geliyormuş.

Bu arada sadece doktorlar hak etmiyor iyi şartları…

Ve hatta mühendisler…

Ve hatta hakim ve savcılar…

Ve hatta öğretmenler…

Ve hatta polisler…

Ve hatta ülkenin bölünmez bütünlüğü için ülke içinde ve sınır ötesinde canları pahasına görev yapan askerler, güvenlik güçleri…

Ve hatta memurlar, işçiler, asgari ücretle çalışanlar...

Aslında bu kişilere, yani çekip gitmeyi tercih edenlere en güzel cevabı, Çapa Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde okulu birincilikle tamamlayan Merve Nur Uçar verdi.

O ne muhteşem konuşmaydı.

O ne muhteşem göndermeydi.

O ne muhteşem özgüvendi.

Konuşmasında yazar Rasim Özdenören'in "Hem bu deveyi güdecek hem bu diyarda kalacağız. Çünkü deve de bizim diyar da" sözlerine de yer veren Uçar, salonda uzun süre ayakta alkışlandı.

Sadece salondakiler mi?

Elbette hayır!

Tüm Türkiye ayakta alkışladı çiçeği burnunda doktoru.

Sanırım Gazi Mustafa Kemal de maddi nedenlerden dolayı başka ülkelere gidenler yerine her koşulda bu ülkede kalan, hem deveyi güden hem de bu diyarda kalan doktorlara emanet ederdi kendini...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.